Kekeç'e göre paketin akibeti belli!

18 Haziran 2007 10:11 tsi
Ahmet Kekeç, Anayasa değişikliği paketi ile ilgili yargıdan nasıl bir karar çıkacağını yazdı. "Gidişi de gelişi gibi problemli" dediği Sezer'e yanıtını bulamadığı soruları yöneltti:

Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç'in tıkanan Köşk seçimi ile ilgili yorumu...

"Biri bana anlatsın...

Bürokrasi, ihtiyaçtan bulunmuş ‘367 şartı’na dayanarak anayasa değişikliği paketini reddedecek.

Bunu tahmin etmek hiç de zor değil.

İşte raportör raporunu açıkladı:

‘İlk madde 367 oyla geçmediği için, paketin reddine...’

Şimdi yüce yargının en büyüğü olan Anayasa Mahkemesi oturacak, Cumhurbaşkanını halka seçtirmeyi öngören anayasa değişikliği paketini, ‘anayasaya aykırı’ olduğu gerekçesiyle reddedecek.

Karar, 9’a 2 oy çoğunluğuyla alınacak.

Biz de Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘hukuk devleti’ olduğunu yazıp, insanların buna inanmasını bekleyeceğiz.

İki kere iki dört:

Bürokrasi Cumhurbaşkanını halka seçtirmeyi öngören anayasa değişikliğinden hoşlanmıyor, nitekim hoşlanmadığını (muhtemelen Salı günü) açıklayacak...

Bazı emekli generaller Cumhurbaşkanını istikbaldeki Meclis’e seçtirecek ‘erken seçim’ kararını (nedense) ‘Türkiye’nin çıkarlarına aykırı’ buluyor...

Parlamentonun işine karışmak gibi bir görevleri bulunmadığını açıklayan silahlı bürokrasinin şahin kesimi, sırf parlamento işini yapmaya yeltendiği için muhtıra üstüne muhtıra veriyor...

Hükümeti ‘erken seçim’ kararı almaya zorlayan ana muhalefet partisi, erken seçim tarihini ‘erken’ buluyor...

Hiç kimse de şunu sormuyor:

Cumhurbaşkanını bu Meclis seçemiyor, istikbaldeki Meclis seçemiyor, halk seçemiyor, halkın seçtikleri seçemeye yeltendiği an silahlı bürokrasinin şahin kesimi ‘arıza’ çıkaracağını söylüyor.

Peki kim seçecek?

Bu soruyu, hassaten, Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer’in yanıtlamasını istiyorum.

Gelişi gibi gidişi de (daha doğrusu gidemeyişi de) problemli olan Sezer’in, ‘veto’larıyla bizlere nasıl bir gelecek hazırladığını bilmek istiyoruz.

Gelişi problemliydi.

Çünkü, korumaya can attığımız anayasamıza göre, hiçbir siyasetçi, ‘falanca kişiyi köşke çıkarıyoruz’ diyerek kamuoyu önünde ‘açık deklarasyon’ imzalayamaz. Parlamentoyu yönlendiremez. Tavsiye kararı alamaz. Milletvekillerini kanaat belirlemeye zorlayamaz.

Üstelik, Cumhurbaşkanı ‘gizli oy’la seçilir.

Cumhurbaşkanlığına aday olan kişi, (bürokratsa eğer) görevinden istifa eder; yetkilerinden, aidiyetinden, (varsa) üniformasından arınır.

Oysa, anayasaya sadakatinden kuşku duymadığımız değerli Ahmet Necdet Sezer, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in ‘açık deklarasyon’undan sonra Cumhurbaşkanlığına aday oldu; ‘pürüzsüz’ olarak Meclis’in huzuruna çıkmayı ‘zül’ addettiği için de, görevinden, yani Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’ndan istifa etmedi. (‘Gül de istifa etmedi’ diyeceksiniz ama, kapıyı Sezer açtı. Kararı bir nevi ‘içtihad’ sayıldı.)

Gidişi de problemli...

Çünkü, korumaya can attığımız anayasamıza göre, görev süresini tamamlamış Cumhurbaşkanı, sadece yenisi gelinceye kadar köşke vekalet edebiliyor. Yani, Sezer’in ‘vekalet’ dönemi 16 Mayıs’ta bitti. Yenisi seçilemediği için, görevi TBMM Başkanı’na devretmesi gerekiyor.

Hadi bu ‘gerekliliği’ yerine getirmedi...

Peki, bizatihi kendi önerisi olan ‘Cumhurbaşkanını halk seçsin, yetkileri azaltılsın, seçimler beş artı beş esasına göre iki turlu yapılsın’ yönündeki anayasa değişikliğini niçin Meclis’e iade ediyor?

Ne yapmak istiyor Sezer?"

 

star
 

Bu haber 232 defa okundu.