En Sıcak Konular

Türkiye aynı tuzağa düşmesin

31 Aralık 2011 08:14 tsi
Türkiye aynı tuzağa düşmesin Mahir Kaynak'tan 90'lar uyarısı...

Türkiye, kendi bekası ile ilgili gördüğü konularda kuralların kendisine ayak bağı olmasından hoşlanmadığını defalarca gösterdi. Kürt meselesi gibi kritik bir sorunla karşılaşınca devleti yönetenlerin kendilerini kısıtlamak istememeleri devlet geleneğimizin doğal bir sonucu oldu. Bizde sorunların vahameti her zaman devleti yönetenlerin sınırları zorlaması için iyi bir gerekçe oluşturdu. Güneydoğu’daki silahlı çatışma ve bölünme korkusu “rutin dışına çıkma” diye veciz bir şekilde ifade edilen uygulamaların önünü açtı. Ancak bu uygulamalar amaçlanan yönün tam tersi istikamette bir dinamiği harekete geçirdi. Silahlı mukavemeti kırmak isteyen devlet güçlerinin ayrım gözetmeden uyguladığı karşı şiddet Kürt milliyetçiliğini körükledi ve PKK’nın siyasal tabanı hayal bile edemeyeceği kadar genişledi. Devlet ayrıca koruculuk uygulamasıyla bölgede kendisine bağlı milis güçleri oluşturmaya çalışarak kendi meşruiyetini iyiden iyiye sıkıntıya soktu. Hem bölgede vatandaşın kendini koruması gibi devlet mantığına tamamen aykırı bir yapı oluştu hem de koruculuğun kapsamı dışında kalan gruplar için PKK ile dayanışmaya gitmek kaçınılmaz hale geldi. Zaten korucuların devlete bağlılığı da konjonktüre bağlıydı ve kolaylıkla taraf değiştirebildiler.

Devletin kendini korumak amacıyla kuralsızlığı metot olarak benimsemesi nihai noktada onu çatışan bir taraf statüsüne aldı. Dolayısıyla devletin halkın desteğini sağlayabilmek için dayanacağı en sağlam dayanak, yani onun halkın gözünde meşru tek silahlı güç olması özelliği ortadan kalktı. Zaten gerilla savaşının temel amacı da hiçbir zaman devletin silahlı güçlerinin imhası olmadı; böyle bir güce ulaşması da mümkün değildi. Amaç devlet güçlerinin karşı şiddetini kışkırtarak, onu halkın gözünde meşru kılan hukuka bağlılık ilkesinin gözardı edilmesiydi. Türkiye özellikle 1990’lı yıllarda bu tuzağa şaşılacak kadar kolayca düştü. Devlet karşısındaki silahlı direnişi bastırdığını düşündüğü ve kendisini en güçlü hissettiği anda bile aslında siyasal amaçlara ulaşma anlamında çok zayıf bir duruma düşmüştü. Uzun vadede bu mücadelenin kaderini belirleyecek halk desteği büyük ölçüde erozyona uğramıştı.

Söylemek istediğim devletin kendi bekasıyla ilgili gördüğü konularda hukuk devleti ilkelerini dikkate alması sadece ahlaki bir kaygıdan kaynaklanmamalıdır. Bu kurallar bizzat devletin varlığına meşruiyet sağladığı için önemlidir ve uygulanan politikaların başarısı açısından da belirleyicidir. Sorunların alevlendiği bu gündemde bunu hatırlamakta yarar var.

Mahir Kaynak / Star (İlgili kısım)



Bu haber 2,719 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,689 µs