'Yeni türü' ilk kim görecek?
15 Aralık 2011 15:29 tsi
Issız bölgelerde enerji yoğunlaşıyor...
"Atlantic Council adlı düşünce kuruluşunda konuşan
ABD Genelkurmay Başkanı Euro bölgesinde kriz kötüleşmeye devam ederse Avrupa ülkelerinde
huzursuzluk çıkabileceğini söyledi."
"Atlantic Council adlı düşünce kuruluşunda konuşan Zbigniew
Brzezinski: ABD, her geçen gün daha karmaşık meydan okumalar ile karşı karşıya geliyor. Öteki taraftan Amerikan kamuoyu
korku,
cehalet ve demagoji ile idare edilir hale geldi ki, bu
akılcı bir yönetim biçimini zorlaştırıyor. Böylesine kompleks bir çağda, bir çok üniversite öğrencisi haritada Irak'ın yerini bulamayacak halde."
Genelkurmay başkanlarının, siyaset ve toplumsal olaylar üzerine açıklama yapmalarına alışmış bir toplumda, yukarıdaki uyarı hiç de garipsenmeyebilir. Ancak asker-sivil ilişkileri, siviller lehine dengelenmiş ülkelerde, genelkurmay başkanlarının sivil meseleler üzerine açıklama yapmaları pek alışıldık değildir. Ancak gene de yukarıdaki açıklama kimsenin dikkatini veya tepkisini çekmedi. Garip...
Neden ABD Genelkurmay Başkanı, Avrupa'da kitlesel huzursuzluk tehlikesine dikkat çeker? (
Sadece ABD askerlerinin hayatı ile F-35 projesi tehlikeye giriyor diye olabilir mi? Belki...)
Peki bir seviye yukarı çıkalım. "Küresel uyanışı" fark eden ilk isimlerden biri olan Brzezinski, neden kitlelerin cehaletinden yaka silker, bunu bir tehdit olarak algılar? (
Oysa cahil olanı yönetmek kolay değil midir? Yoksa karmaşık durumlarda, bilinçsiz kitleleri elden kaçırmak daha mı kolay? )
Bizim bir cevabımız var: Söz konusu uyarılar ard arda geliyor, çünkü kitleler hızla uyanıyor. Ve uyanmalarından çok, nasıl uyandıkları önemli.
Ancak bu, 19. yüzyıl Avrupa'sından veya 68 kuşağının yaşadıklarından farklı bir "uyanış". Kitleler arası iletişimin ışık hızını yakaladığı bir dönemdeyiz.
140 karakter ile devrimler başlayabiliyor.
0 ve 1'ler üzerinden rejimler kuruluyor, düşmanlar vuruluyor.
Bundan sonra her şey, söz konusu uyanışın nasıl olacağına bağlı.
Bilinçlenerek mi? Yoksa daha beter bir karanlığın içine mi?
Bu durumun farkına varanlar, artık taktik değişikliklerin işe yaramadığını görüyorlar.
Kökten bir strateji değişikliğine gidiyorlar.
Materyal boyutun ötesinde kalanlar, alıştığı sömürü düzenini evrim geçirerek devam ettirebileceğini düşünüyor.
Daha derin anlayışa sahip olanlar, eski düzen için zaman kalmadığı görüşünde. (Siber alemde 'geri sayımlar' boşuna yapılmıyor)
Her ne olursa olsun, her iki taraf da söz konusu kitlesel uyanışı kontrol etmek istiyorlar. Biri sömürüyü devam ettirebilmek için...Öteki "kitlesel kıyım" için.
Bu kontrol savaşının siyasal düzene yansıması ise kendini belli etmeye başladı.
Soğuk savaş parametreleri üzerinden düşünmeye çalışanlar, eski günlerin o basit iki kutuplu dünyasını görmek istiyor. (Kissinger'ın hayretle karşıladığı bir fenomen)
Öteki taraftan büsbütün
yeni bir paradigmanın doğuşunu görenler var.
Düşmekte olan ile yükselmekte olan, totaliter tek bir yapı üzerinde ortak karara vararabilir. Tıpkı bir
Ying-Yang gibi.
Ve bu anlaşma,
fosil yakıtları ekarte edecek yeni bir enerji üzerine inşa edilebilir.
Sonunda enerjiyi kontrol eden, her şeyi kontrol eder.
Dünyanın ıssız, insandan ırak bölgelerinde olan biteni iyi takip etmek gerekiyor. Keza tüm gelişmeler oralarda yoğunlaşıyor. Kutuplar ve Asya'nın çöllerinde neler oluyor?
www.iyibilgi.com
Bu haber 4,637 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle