En Sıcak Konular

Babacan, New York'ta

15 Aralık 2011 09:40 tsi
Babacan, BM Küresel Sürdürülebilirlik Paneli toplantılarına katılmak üzere geldiği New York'ta basın toplantısı düzenledi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun tarafından geçen yıl oluşturulan ve kendisinin de üye olarak seçildiği BM Küresel Sürdürülebilirlik Paneli'nin hazırlamakta olduğu raporla ilgili olarak ''Bizim de Türkiye olarak iştirak edeceğimiz Rio zirvesi öncesinde hazırlanan ve o toplantılara yön vermesi beklenen bir rapor'' dedi.

Babacan, BM Küresel Sürdürülebilirlik Paneli toplantılarına katılmak üzere geldiği New York'ta basın toplantısı düzenledi.

Yüksek düzeyli Panel'in New York'taki toplantısıyla ilgili bilgi veren Babacan, hepsi ayrı ülkelerden gelen siyasetçi, akademisyen ve işadamından oluşan 22 kişilik üst düzey panelin, New York'ta 5. toplantısını yaptığını ve küresel sürdürülebilirlik konusunda şu ana kadar 80 sayfa civarında bir rapor hazırladıklarını söyledi.

Küresel sürdürülebilirlik konusuyla ilgili olarak OECD'nin son raporuna değinen Babacan, ''Bu rapora göre eğer ülkeler politikalarında ciddi değişikliklere gitmezlerse, bir süre sonra dünyada özellikle iklim değişikliği, küresel ısınma ciddi şekilde etkili olmaya başlayacak, küresel sıcaklığın 3 ila 6 derece artması bekleniyor. Bu gerçekten dünyada iklim dengelerinin ciddi şekilde bozulması demek'' dedi.

Dünyada pekçok gelişmekte olan ve yoksul ülkenin coğrafi olarak yüksekliğin son derece düşük olduğu yerlerde bulunduğuna da işaret eden Babacan, karbon salınımının da önemli bir sorun olduğunu belirtti. Bu tür sorunlara çözüm bulmak için yatırım ve finansman gerektiğine dikkat çeken Babacan, bu konuda şimdiye kadar yapılan çalışmaların iklim ve çevre ağırlıklı olduğunu, kendi hazırladıkları raporun ise çevre, iklim konularının yanında işin insani ve ekonomik unsurlarına da odaklandığını anlattı.

BM'ye üye ülkelerin, 2015 yılına dek BM Binyıl Kalkınma Hedeflerine ulaşmalarının hedeflendiğini anımsatan Babacan, ''2015 yaklaşıyor, bizim hazırladığımız raporun bir başka önemli fonksiyonu da 2030'a doğru giderken hangi konuları gözönünde bulundurmalıyız, dünya 2015 hedeflerini tutturduktan sonra 2030'da kendisine nasıl hedefler seçmelidir, bunun da ipuçlarını, genel çerçevesini bu raporda ortaya koymuş olacağız'' dedi.

Raporun Haziran ayında Rio'da yapılacak Rio 20 toplantısının da en önemli girdilerinden biri olacağını vurgulayan Babacan, ''Bizim de Türkiye olarak iştirak edeceğimiz Rio zirvesi öncesi hazırlanan ve o toplantılara yön vermesi beklenen bir rapor'' diye konuştu.

Bu kapsamda raporun hazırlanmasına yönelik çalışmaların ilginç ve verimli geçtiğini söyleyen Babacan, ''Oldukça derli toplu, 22 kişinin ürettiği ortak akıl ürünü bir rapor ortaya çıkmış oldu'' diye konuştu.

Babacan bir soru üzerine, hazırladıkları raporu Genel Sekreter Ban Ki-mun'a sunacaklarını, Genel Sekreterin de raporun Rio toplantılarına sunacağını belirtti. Panelde yer alan 22 kişinin geldikleri ülkeleri temsil etmediklerini vurgulayan Babacan, kendi şahsi birikimleriyle panelde bulundukları için uzlaşmaya ve ortak akıla daha çabuk ulaşılabildiğini söyledi.

New York'ta bugün ve yarın finans çevreleriyle, farklı yatırımcı gruplarıyla, yatırım bankalarıyla da görüşeceğini bildiren Babacan, bu toplantıların ardından Türkiye'ye döneceğini belirtti.

-Gelir dağılımı-

Gelir dağılımı eşitsizliğini ortadan kaldırmanın, sürdürülebilir kalkınmaya ulaşmada nasıl bir etkisi olduğunun sorulması üzerine Babacan, son OECD raporunun pek çok ülkede gelir dağılımının bozulduğunu ortaya koyduğunu, kendi raporlarında da bu konuya dikkat çektiklerini söyledi.

Babacan, ''OECD raporunda Türkiye istisnai bir vaka olarak ele alınmış, çünkü Türkiye bir yandan büyüyor, bir yandan da gelir dağılımı Türkiye'de düzeliyor, fakirle zengin arasındaki uçurum daralıyor. Bizim raporumuzda da Türkiye ve Brezilya'nın istisna olduğu belirtildi'' dedi.

Türkiye'de artık bazı ailelerin, bazı şirketlerin monopol oluşturup belli alanlarda aşırı ve ölçüsüz şekillerde para kazanmalarının mümkün olmadığını, çünkü her alanda, her sektörde rakiplerin bulunduğunu belirten Babacan, ''Biz Türkiye'de zaten hep rekabeti teşvik ediyoruz, rekabetin iyi işlemesini savunuyoruz, korumacılığa onun için karşıyız. Kim hangi konuda daha iyi, daha ucuza üretirse o Türkiye'de etkili oluyor, malını satıyor. Türkiye'de aşırı kazanç gittikçe zorlaşıyor'' dedi.

Türkiye gibi kişi başına düşen milli gelirin 10 bin dolar civarında olduğu Meksika'nın dünyanın en zengin işadamı başta olmak üzere pekçok zengin kişiye sahip olmasına rağmen, kişi başına düşen gelirin bu seviyede olmasının bu ülkede ciddi miktarda yoksul olduğunu da gösterdiğini, günlük geliri 1-2 doların altında yaşayan insanların olduğunu vurgulayan Babacan, Türkiye'de ise 1 doların altında günlük geliri olan insanın kalmadığını, 2,15 doların altında yaşayan insan sayısının binde 2'ye indiğini söyledi. Ali Babacan, Türkiye'de günlük geliri 4,3 doların altında olan nüfusun 2002 yılında yüzde 30 iken bu rakamın bugün yüzde 4,3'e indiğini de vurguladı.

Babacan bunu başarmada sosyal koruma programlarının önemli rol oynadığını, ayrıca Türkiye'de özel vakıf ve sivil toplum kuruluşlarının sosyal yardımlaşma çalışmalarını son derece iyi şekilde yürüttüklerini belirtti. Vergi politikasının da bu kapsamda önemli olduğunu vurgulayan Babacan, düşük gelirlilerden düşük vergi aldıklarını, gelir vergisinin yüzde 15 ile yüzde 35 arasında olduğunu anımsattı.

''Türkiye'de çok muhtaç olan kesim gittikçe hızla azalıyor, bir yandan da başka gelişmekte olan ülkeler gibi çok aşırı (70-80 milyarlık serveti olan) kişiler oluşamıyor. Türkiye gerçekten istisnai bir tablo sergiliyor'' diyen Babacan, Türkiye'nin pek çok konuda önemli ilerlemeler sağladığı için BM Küresel Sürdürülebilirlik Paneli'ne olan katkısının da oldukça takdir edildiğini söyledi.

-2012 ekonomik büyüme tahminleri ve Avrupa'da belirsizlikler-

Yeni yayımlanan bir IMF raporunda, 2012 yılında Türkiye'nin büyüme oranının biraz düşük tahmin edildiğinin belirtilerek 2012 yılında büyüme oranının ne kadar olmasının beklenildiğinin sorulması üzerine, Babacan şunları söyledi:

''2012 yılı dünya için ve özellikle de Avrupa için belirsizliklerin oldukça büyük olduğu bir yıl, 2012 ile ilgili Avrupa ne tür kararlar alacak, Avro bölgesiyle ilgili somut ne tür adımlar atılacak bunlar maalesef henüz belli değil. En son AB zirvesinde de biliyorsunuz Avrupalılar kendi aralarında bir mutabakat zemini yakalayamadılar. Avro bölgesi içerisinde bir mutabakat zemini oluşturup bu anlaşmalarda, yani AB'nin kuruluş anlaşmalarında Avro bölgesi ülkeleri için bir değişiklik yapılabilir mi, bir ortak maliye politikası çizgisi izlenebilir mi, gerekli yaptırım mekanizmalarını da içeren bir ortak maliye politikası çerçevesi oluşturulabilir mi, bunların hepsi yoğun bir şekilde tartışılıyor. Bir yandan AB'ye üye olan ülkelerin bankalarındaki sıkıntılar henüz giderilmiş değil, ciddi miktarda sermaye açıkları var, bu sermaye açıklarının belirli bir tarihe kadar kapatılması gerekiyor. Bir yandan da ülkelerin borç stoğu çok yüksek seviyeye ulaşmış durumda, bu borç stoğunu aşağıya doğru çekecek, ya da artışını en azından durduracak bütçe tedbirleri gerekiyor. Yine Avrupa ülkelerinde yapısal ciddi sorunlar var, bunların aşılabilmesi için yapısal reformlar yapmaları gerekiyor. Avrupalılar bunları yapacak mı, Avrupa ciddi olarak sıkıntılı bir görünüm arz ediyor, bu bu şekilde devam mı edecek, biraz toparlayacak mı, yoksa daha kötüye mi gidecek, bunlarla ilgili henüz bir kesinlik yok.''

IMF'nin genelde dünya ve özellikle de Avrupa ile ilgili beklentilerinin kötü olduğunu söyleyen Babacan, örneğin Dünya Bankasını'nın, ya da OECD'nin, ya da AB Komisyonu analistlerinin daha başka tahminlerde bulunacaklarını, işin özünde, Avrupa'da karar verme mekanizmalarının ne üreteceğiyle ilgili belirsizliklerin yattığına işaret etti. Babacan, ''Bugünlerde siyasi analizlerle ekonomik analizlerin içiçe geçtiği bir dönem yaşıyoruz, siyasette belirsizlikler çok olduğu için, o kadar belirsizliklerin olduğu bir ortamda ekonomik analizler de birbirinden çok farklı çıkabiliyor'' dedi.

Türkiye'nin 2012 yılı için büyüme beklentisinin yüzde 4 olduğunu söylediklerini, ancak bu yüzde 4'lük büyüme oranının Avrupa'daki gelişmelere bağlı olarak aşağı ya da yukarı değişebileceğini belirtiklerini anımsatan Babacan, ''Avrupa'da işler eğer bugünkünden daha kötüye gitmeye başlarsa Avrupa'nın kendi iç pazarında sıkıntılar ortaya çıkarsa, bizim Avrupa ülkelerine yapacağımız ihracat da olumsuz etkilenecektir. İhracatımız olumsuz etkilenince bu büyüme rakamlarımıza da bir miktar yansıyabilir, bunları da daha önce söyledik'' dedi.

Bu kapsamda IMF, OECD gibi kurumların hepsinin dünya, Avrupa ve Türkiye ile ilgili farklı farklı tahminlerde bulunmalarının normal olduğunu ifade eden Babacan, Türkiye'de de bu tahmin çalışmalarını Merkez Bankası, Hazine Müsteşarlığı ve Kalkınma Bakanlığının bilimsel bir şekilde yürüttüklerini, orta vadeli program çalışmalarının bu 3 kurumdan alınan veriler ve analizlerin bir birleşimi olduğunu anlattı.

Babacan dünyada yapılan bu tür tahminlere dikkat ettiklerini ve değerlendirdiklerini söyleyen Babacan, ''Bir yandan da Türkiye için her türlü senaryoya hazır olmamız gerekiyor. O çok önemli, biz sadece tek bir varsayımla, tek bir beklentiye göre politikalarımızı oluşturmuyoruz. Karşımıza çıkabilecek farklı senaryolarda ne yapacağımızı da önceden hazırlıyoruz ki hiçbir şey sürpriz olmasın. Dünyanın 16. büyük ekonomisini yönetiyoruz, bunun ciddi bir sorumluluğunu üzerimizde hissediyoruz'' dedi.

aa


Bu haber 686 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,056 µs