Gasp edilen vakıf mallarının adresini gösterdi

9 Aralık 2011 22:15 tsi
MHP'li Kalaycı: Gasp edilen vakıf mallarını görmek isteniyorsa, Kıbrıs, Yunanistan, Bulgaristan, Balkanlarda ata yadigarı olan vakıfların nasıl talan edildiğini görmesini tavsiye ediyorum'' dedi.

MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, ''Tarihi gerçeklerden bihaber olanlar, gasp edilen vakıf mallarını görmek istiyorsa, Kıbrıs, Yunanistan, Bulgaristan, Balkanlar'da ata yadigarı olan vakıfların nasıl talan edildiğini, hangi gayrimenkulleri kimlerin gasp ettiğini görmesini tavsiye ediyorum'' dedi.

MHP Grubu, TBMM Genel Kurulunda, RTÜK, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'nun, 2012 yılı bütçeleri üzerinde görüşünü dile getirdi.

MHP Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu, RTÜK, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü bütçelerinin üzerinde yaptığı konuşmada, RTÜK'ün, toplum, gençler ve çocuklar açısından önemli bir görev üstlendiğini, bu nedenle RTÜK'ün, görevini titizlikle ve en iyi şekilde yapması gerektiğini belirtti.

Dedeoğlu, RTÜK'ün, radyo ve televizyon yayıncılığını iyi düzenlemesi, ciddi denetimler yapması, yayınlarla ilgili kamuoyunda oluşan tepki, beğeni, hassasiyetlerin yakından izlenmesi, ölçüsüz yayın yapan, toplumca benimsenen ilkelere uymayan kurumlara dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.

Radyo ve televizyon yayınlarının, toplumun milli, manevi değerlerine, Türk aile yapısına aykırı olmaması gerektiğini kaydeden Dedeoğlu, son yıllarda, televizyon yayınlarında genel bir memnuniyetsizlik yaşandığını ifade etti. Dedeoğlu, ''Bugün toplumun hangi kesimine giderseniz gidin, insanlarımız televizyonlardaki sorumsuz yayıncılıktan rahatsızdır. Pek çok yayında, reyting uğruna bu ülkenin geleneklerini, milli, manevi değerlerini, çocuklar ve gençlerimizin ruh sağlığını adeta hiçe sayan bir yayıncılık anlayışıyla hareket edilmektedir. Özellikle çocukların ve ev hanımlarının televizyon izlediği saatlerde birbirlerinin benzeri niteliksiz, düzeysiz, insanların özel yaşamlarını konu edinen programlar yayınlanmaktadır. Bugün, RTÜK'e gelen izleyici şikayetleri, çocuklara ve gençlere zararlı, Türk aile yapısı, ahlakına aykırı yayınlar yapıldığını ortaya koymaktadır. Bu çok vahim bir olaydır'' diye konuştu.

Türk aile yapısı ve ahlakına, çocuklara, gençlere zarar verecek yayınlara izin verilmemesini isteyen Dedeoğlu,gelen izleyici şikayetlerine bakıldığında bu kurumun kendisine verilen görevleri tam anlamıyla yerine getiremediğini savundu.

Dedeoğlu, RTÜK'ün, sürekli tartışılır bir kurum olmaktan kurtularak, yolsuzluk ve usulsüzlüklerle anılmaması, iktidar partisinin siyasi baskılarından uzaklaşması, gerçek özerk yapısına kavuşması gerektiğini kaydetti.

-''Kilise vakıflarına pozitif ayrımcılık yapıyor''-

MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, 27 Ağustosta yürürlüğe giren Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK içine, bu konuyla hiç alakası olmayan gayrimüslim cemaat vakıflarıyla ilgili bir düzenleme yerleştirildiğini söyledi. Kalaycı, bu düzenlemeyle, gayrimüslim cemaat vakıflarına 1936'da beyan ettikleri ancak şu an mülkiyetleri ellerinde olmayan tüm taşınmazları, vakıflarının adına tescil etme yolunun açıldığını vurguladı.

Bu durumun, Hükümetçe yapılan yanlışların nereye kadar geldiğini gösterdiğini savunan Kalaycı, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Ayasofya'ya kadar götürülebilecek bir sürecin önü açılmak istenmektedir. Şu anki düzenleme kapsamıyor, dersiniz, doğrudur ama yarın niye 36'da beyan edilenleri devrediyorsunuz da beyan edilememiş olanları vermiyorsunuz denildiği zaman bu nasıl savunulacaktır? Nitekim denilmeye de başlanmıştır. AİHM'de açılacak davalarla bu işin nereye kadar gideceği gerçekten meçhul.

Son yapılan düzenleme için Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç 'Gasp ettiğimiz gayrimenkullerini cemaat vakıflarına aynen iade ediyoruz. Bu Türkiye'nin yüz akıdır' diyor. Bulunduğu mevkiinin herhalde farkında değil ki, temsil ettiği devleti gaspçı olarak niteliyor ve bir anlamda gasbın karşılığı olan tazminat davalarının da yolunu açıyor. Tarihi gerçeklerden bihaber olanlar, gerçekten gasp edilen vakıf mallarını görmek istiyorsa, Kıbrıs, Yunanistan, Bulgaristan, Balkanlarda ata yadigarı olan vakıfların nasıl talan edildiğini, hangi gayrimenkulleri kimlerin gasp ettiğini görmesini tavsiye ediyorum. 'Azınlıklara haklarını vermek boynumuzun borcudur' diyorsunuz, olmayan hakları zorlama yorumlarla veriyorsunuz, peki Müslümanların haklarını aramak kimin boynunun borcudur? Bu konuda ne yaptınız. Gasp edilen, talan edilen Müslüman vakıflarının milyarlarca dolarlık gayrimenkullerini niye iade ettirmiyorsunuz? Kilise vakıfları için bu kadar düzenleme yapıyorsunuz da ceddimizin kurduğu vakıfların haklarını niye aramıyorsunuz? Neden Lozan Antlaşmasının gereği olan mütekabiliyet şartını aramadan tek taraflı tasarrufta bulunuyorsunuz.''

Kalaycı, 2008'de çıkarılan Vakıflar Kanunu ile cemaat vakıflarının, istisnai statüden çıkarıldığını, Medeni Kanuna göre kurulan genel vakıf statüsüne getirildiğini ifade ederek, Hükümetin, kilise vakıflarına pozitif ayrımcılık getirdiğini iddia etti.

Mustafa Kalaycı, İstanbul'da Ortodoks dünyası için yeni bir Vatikan yaratmayı hedefleyen patrikhanenin, aşamalı bir strateji izlediğini, AK Parti iktidarında bu stratejinin birçok aşamasının yürürlüğe konulduğunu öne sürdü.

-''60-70 milyonluk gelir''-

MHP Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu da Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurum bütçeleri üzerinde söz aldı.

Bu kurumlarla ilgili yapılan son düzenlemeye işaret eden Halaçoğlu, kurumların tamamen devlet kontrolüne alındığını söyledi.

Halaçoğlu, yeni düzenlemeye göre Yüksek Danışma Kurulu'nda bakanların yer aldığına işaret ederek, ''Vicdan sahibi kim olursa olsun, herkes bilimsel araştırma yapan kurumda siyasilerin ne işi olduğunu soracaktır. Yabancı ilim kuruluşları da bunu gördüğünde, bu kuruluşların çalışmaları hakkında ne düşünecektir?'' diye sordu. Halaçoğlu, böyle bir yapılanmanın, Avrupa ülkelerinde, ABD ve Rusya'da olmadığını kaydetti.

Yüksek Danışma Kurulunda gerekli görülen kararların, Resmi Gazete'de yayımlanacağını anımsatan Halaçoğlu, ''Hangi bilimsel araştırma kararları Resmi Gazetede yer alır. Ayrıca, tüzel kişilik verilen bu kurumların nasıl olup da başka tüzel kişiliğe bağlandığını izah etmek mümkün değil. Kurumları etkisiz hale getirmek yerine bütün bu kurumları kapatarak yüksek kurum adıyla tek kurum oluşturunuz. Askeri darbe kanunlarından ve anayasasından kurtulalım diyeceksiniz, o dönem kanunlarından daha kötü bir kanun hazırlayacaksınız'' diye konuştu.

Halaçoğlu, Atatürk'ün kurduğu Türk Tarih ve Dil Kurumlarını birer akademi halinde teşkilatlandırılmasını önererek, ''Bunu yapacak olursak, iki kurumumuzun geniş mali imkanlarını da göz önüne aldığımızda büyük hizmetler verilecektir'' dedi.

aa




Bu haber 778 defa okundu.