Aziz Yıldırım'ın elindeki koz

9 Aralık 2011 15:45 tsi
Gülay Göktürk, şike yasası etrafında kopan fırtınayı ve Aziz Yıldırım'ın elindeki kozu yazdı.İşte o yazı:

Tek yürek olmak

"AK Parti Grubu tek yürek olarak bu sürecin arkasında durmasını bilecektir" demiş Suat Kılıç. Süreç dediği şey Şike Yasası'nın değiştirilmeden Cumhurbaşkanlığı'na gönderilmesi.

Evet, gönderileceğini biliyoruz. Ama bunun "tek yürek" olarak yapılmayacağını da... Aslında demokratik bir yapıya sahip olan partilerde "tek yürek" olmak da "tek beyin" olmak da öyle matah bir şey değil. Bu çoğu kez tek adam yönetiminin işaretidir. İnsanların özgür iradeleriyle davrandıkları yapılarda hiçbir zaman bütün beyinler aynı şekilde çalışmaz; yürekler aynı ritimde atmaz...

O bakımdan ben AK Parti içinde Şike Yasası konusunda ortaya çıkan görüş ayrılığını bir hastalık değil, sağlık işareti olarak görüyorum. Aynı şekilde, Başbakan Erdoğan Başkanlık Sistemi konusundaki görüşünü ortaya koyduğunda, Bülent Arınç ve Abdullah Gül'ün bu sisteme pek sıcak bakmadıkları açıklamalarını da bir sağlık belirtisi olarak değerlendirmiştim.

Sonuçta bu görüş ayrılığı sistematik bir hal alırsa, yani her olaya bakışta ortaya çıkan iki farklı çizgi varsa, bir başka deyişle parti fiilen birbirinden farklı iki partinin koalisyonu görünümü almışsa, o zaman parti ikiye ayrılabilir ve bu da sağlıklı bir gelişme olur. Nitekim geçmişte Fazilet Partisi içinde yaşanan buydu ve AK Parti'nin bu yapıyı muhafaza etmeye çalışmak yerine dışına çıkıp ayrı bir parti oluşturması doğruydu.

Yanlış olan, partilerin gerçekte hiçbir fikri-siyasi-ideolojik temeli olmadığı halde, kişilerarası çekişme yüzünden bölünmesidir. Ama ortada sistematik hale gelmiş iki çizgi varsa, bölünme de kaçınılmazdır.

Ben bugün AK Parti içinde ortaya çıkan görüş ayrılıklarının sistemleştiğini, kronikleştiğini ve bir bölünmeyle sonuçlanacağını düşünmüyorum. Partinin liderliğini oluşturan üçlü, şimdiye kadar çok daha güç badireleri atlattılar; bunu da rahat rahat atlatacaklardır. Parti dışından çevrelerin bu fikir ayrılığını "sonun başlangıcı" gibi ilan etmeleri; bölünmeyi körüklemeleri, kişileri birbirine düşürmeye çalışmaları elbette anlaşılabilir ama etkili olacağı çok şüphelidir.

Bu nasıl bir tehdit?

Bütün bu olayda beni asıl şaşırtan şey, bir fikir ayrılığı çıkması değil, ayrılığın çıktığı konu... Tıpkı, hiçbir konuda anlaşamayan dört partinin Şike Yasası üzerinde anlaşabilmelerine şaştığım kadar, AK Parti'nin de böyle bir noktada saflaşmasına şaşıyorum.

Önce "Böyle yapboz olmaz, kişiye yönelik yasal düzenleme olmaz" diyen Erdoğan'ı şimdi partisinin imajını bozmayı da, parti içinde hoşnutsuzluk yaratmayı da göze alan bu inatçı tutuma sevk eden sebep ne? Futbol mafyası nasıl bir güce sahip ki bütün partileri kontrol edebiliyor? "Beni buradan çıkarmazlarsa konuşurum" diye tehditler savurduğu söylenen Aziz Yıldırım'ın elindeki kozlar ne? Bu nasıl bir tehdit ki, yarım asırlık askeri vesayete kafa tutmaya korkmayan bir partiyi korkutabiliyor?

Bilelim ki, yasa ister değişmeden çıksın, ister çıkmasın; şikeciler ister 1 yıl ister 12 yıl yatsın; bu sorular artık hiçbir zaman düşmeyecek gündemden; zihinlere bir yılan gibi çöreklenecek ve cevaplanıncaya kadar da hem AK Parti camiasını hem de toplumu rahatsız etmeye devam edecek...

bugün

Bu haber 1,279 defa okundu.