En Sıcak Konular

Neden bu kadar çok şehit veriyoruz?

14 Haziran 2007 22:48 tsi
Neden bu kadar çok şehit veriyoruz? 
"Ben aynı soruyu sormaya devam ediyorum: Öncelikle askerlerimizin can güvenliğini nasıl sağlarız? Şehit vermeyi nasıl engelleriz? Öncelikle bu yapılmadıkça... Türkiye kanamaya... Kan üstümden siyaset yapılmaya... Ve akıl tutulmaya devam edecek." Mehmet

Mehmet Altan/Star

Neden bu kadar çok şehit veriyoruz?
 
 
Yedek subaylığınız erken dönemlerinde...

Askerliği doğru dürüst öğrenemeden...

Tankı... Topu...

Tüfeği kavramadan...

Askeri birimlere komutan olarak atandığını duysanız genç asteğmenlerin... O zaman...

Şehit sayısının bu kadar çok artmasına bir neden bulabilirsiniz.

Ama herhalde...

Herhalde ne...

Muhakkak ki...

Böyle bir şey yoktur.

***

Türkiye, sınır ötesi mi berisi mi diye tartışa dursun...

Benim önceliğim...

Muhtemelen yarın şehit düşebilecek askerimizi kurtarmak...

Şehit düşmesini bugünden önlemek.

Yukarıdaki gibi örnekler söz konusu olmadığına...

Olamayacağına göre...

Şehit sayımız nasıl böyle artmakta?

***

Daha önce Munzur’daki karakol baskını ertesinde şunları yazmıştım:

‘Munzur Dağı tepelerinde...

Kocatepe Jandarma Karakolu...

Karakolun resmine bakıyorum.

Karakol, kuş uçmaz kervan geçmez bir diyarda.

Ne için var?

Güvenliğimizi sağlamak için.

Peki, oradaki askerlerimizin güvenliği?

Hepimizin güvenliği gibi askerlerin güvenliği de gene askerler tarafından sağlanır...

Kocatepe Karakolu hem kendi güvenliğini sağlar, hem Türkiye’nin.

Doğrusu, iki teröristin bu kadar kolayca bir arabayı zaptetmesi...

‘Parola’ bile söylemeden karakola girmesi...

Yedi gencecik insanı öldürmesi, ikisi ağır sekizini yaralaması...

Ardından da birinin kaçması...

Karakolun kendi güvenliğini hiç mi hiç önemsememesi...

Munzur Dağı eteğindeki karakolumuz nasıl böyle kolayca basıldı?

Dağ başlarındaki gencecik insanlarımızı yitirmek...

Üstelik bizi savunanların böylesine savunmasız bir şekilde ölüme gitmesi...

İnsan bunu kabul etmekte zorlanıyor.

Hem de çok zorlanıyor.’

***

Bunu öğrenemeden...

Sorulara cevap almadan...

Bu kez de...

Bir yarbayımızı..

Bir binbaşımızı..

Bir erimizi..

Uzaktan patlatılan mayın nedeniyle yitirdik.

O zaman da gene şunları yazdım:

‘Birliğinin başında ilerlerken uzaktan patlatılan mayın sonucu şehit düşen yarbay...

Binbaşı... Onbaşı... Onların da bilmediğim yaşamları gözlerimin önünden geçti.

Kuzey Irak sınırına yerleşen Amerikalılar tüm manyetik alanı iptal etmişlerdi...

Bırak uzaktan mayın patlatmayı...

Arabanın otomatik kapısını açamıyordun.

Askerleri... Subayları... Bunca gelişmiş teknolojiye rağmen...

Biz neden koruyamıyorduk?

Askerlerin geçişi sırasında manyetik alanı sağırlaştırma imkanı yok mu?

Kuzey Irak’a geçer geçmez Amerikan askerleri için kullanılan güvenlik sistemi neden bizim askerlerimiz için kullanılmıyor?

Kabaran öfkemiz... Teröre lanetimiz... Bu soruları da alıp götürüyor.

Askerimizi daha iyi... İnsanımızı daha mükemmel nasıl koruyabiliriz sorusu, halbuki acilen sormamız gereken bir soru.’

***
Bu sorduğum soru..

Dün de bir kez daha Radikal’de İsmet Berkan tarafından tekrarlandı:

‘..Ama özellikle Hertz dalgalarını kullanan uzaktan kumandalı patlayıcılar için küçük alanlarda bütün frekansları bloke eden ‘jammer’lar olduğu malum.’

***

Bu yazıyı akşamüstü biterken yazıyorum.

Tartışmaların hepsini izledim..

Ben aynı soruyu sormaya devam ediyorum:

‘Öncelikle askerlerimizin can güvenliğini nasıl sağlarız?

Şehit vermeyi nasıl engelleriz?’

Öncelikle bu yapılmadıkça..

Türkiye kanamaya...

Kan üstümden siyaset yapılmaya...

Ve akıl tutulmaya devam edecek.

Tüm amaç insanlarımızın ölmesini önlemek değil mi?

O zaman ilk ve tek soru da şehit vermenin önüne geçmek için neler yapılması gerektiğidir.

Neden bu kadar çok şehit verdiğimizin sorgulanmasıdır... 



Bu haber 346 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,591 µs