En Sıcak Konular

Muktedir değil, mağdur değiştirecek

5 Aralık 2011 10:40 tsi
Muktedir değil, mağdur değiştirecek "Kürtlerin bir siyaseti var, PKK tarafından domine ediliyor. Bu, olası tek siyaset değil bir kere. Olabilecek siyasetlerden biri."

Star gazetesinden Fadime Özkan'ın, gazeteci Etyen Mahçupyan ile yapmış olduğu röportajdan ilgili kısım:

Askeri vesayetin kaldırılması, darbeci zihniyetin geriletilmesi, demokrasinin gelişmesi gibi konularda aynı çizgide buluşan aydınlar arasında KCK davasıyla birlikte bir ayrışma yaşandı. Önce muhafazakâr demokratlarla, liberal demokratlar arasında gibi görünen ayrışma, gelinen nokta itibariyle sosyalist solcularla demokratlar arasında sürüyor. Niye oldu bu ayrışma?

Esasında bu ayrışma PKK’nın varlığı ve siyasi tercihleriyle ilgili olarak başlamıştı ama giderek daha berrak hale geldi. KCK da PKK’nın bir yapılanması, siyasi bir tercihi sonuçta. Ama muhafazakârların yaptığı şey hükümeti tutmaktan başka bir şey değil. Ne kadar demokrat oldukları konusunda da soru işareti taşıyorum. Yargıya ve hükümete güveniyor, sonucu bekleyelim diyorlar. Bu bir düşünce değil, bir siyasi tavır. Ama solcular ve demokratlar ise olması gereken nedir, doğru pozisyon nedir, meşruiyet nedir gibi sorular soruyor, değişik cevaplar veriyorlar.

SOLCULARIN TUTUMU AHLAKİ

Tartışma ağırlıklı olarak PKK’nın ürettiği şiddete alınmayan tavır üzerinden yürüyor.  Nabi Yağcı, muktedir (devlet) sorunu bile bile çözmüyorken, eşit muamele yapamam, mağdurun yanında olurum diyor. Kürtlerin mağdurluğu PKK şiddetini haklı kılar mı? Geçmişte bir kere mağdur olmak onu ahlaken hep o haklı pozisyonda tutar mı?

Ortada bir mağdur varken ben o mağduru ne olursa olsun muktedirle eşitlemem ayıptır günahtır gibi bir yaklaşım olabilir. Bu ahlaki bir duruştur ama siyasi bir pozisyon değildir. Eğer o ahlaki duruşu siyasi bir pozisyona tercih ederseniz, mağdur olan ne yaparsa yapsın olabilir demeye gelirsiniz. Ve muktedir açısından mağduru suçlamak daha kolay hale gelebilir. O zaman da sorun çözülmez. Siz sadece kendi pozisyonunuzu aklamış olursunuz.

Hâlbuki sorun siyasetle çözülecekse, söylediğimiz şu: Her siyasi aktör siyasi sorumluluk taşır. Siyasiler her zaman neyi söyleyeceklerini ve neyi yapacaklarını seçerler. Seçim, bir ahlaki duruş olayıdır. O seçimi yapan, o seçiminin sorumluluğunu siyaseten taşınmak durumundadır. Evet, Kürtler mağdurlar. Ve Kürtlerin bir siyaseti var, PKK tarafından domine ediliyor. Bu, olası tek siyaset değil bir kere. Olabilecek siyasetlerden biri.

ŞİDDET PKK İÇİN BİR SEÇİM, ZORUNLULUK DEĞİL

Kürtler bunu tercih etti denebilir mi?

Zor çünkü bu tarihsel olarak çıkan bir sonuç. Ama PKK denen aktörün tercihlerinin siyasi sorumluluk taşıyan tercihler olduğunu görmek zorundayız. Diyelim ki parlamentonun açıldığı, anayasa komisyonunun toplandığı gün Silvan saldırısı oluyor. Bu bir tercihtir. Olmayabilirdi. Ya da farklı bir eylem yapabilirlerdi. Sivil itaatsizlik, yürüyüş, deklarasyon… birçok seçenekleri vardı. Namütenahi bir listeden bunu seçtiler. Ve bu eylemin, bu seçimin hiçbir sorgulamaya tabi tutulmaması Türkiye’yi Kürt meselesinde çözümsüzlüğe iten şeylerden biri bence. Çünkü şiddet kullanan bir mağdur olduğu müddetçe, muktedirin şiddet kullanması önemsizleşir. Muktedirin davranışı değişsin istiyorsanız, şunu soracaksınız kendinize, siz şiddet kullanınca muktedirin davranışı değişir mi? Değişmez, demek ki oyunun kuralı buymuş diye devam eder. Dolayısıyla burada siyasi sorumluluk mağdura, ahlaki sorumluluk muktedire düşüyor. Muktedir kendi yaptıklarıyla yüzleşmek, bunun hesabını vermek zorunda. Ama şu anda yarının siyasetini kim değiştirecek diye sorarsak, cevap: mağdur değiştirecek. Çünkü muktedir zaten değiştirmek istemiyor.

ÇÖZÜM SİLAH BIRAKMAKTA

Mağdur ne yaparsa muktedirin siyaseti değişecek?

MİT-PKK görüşmelerinde açıkça gördük ki, iki tarafta da yüzde 95 anlaşma var. Bu, aslında olay bitmiş demek. Yani Türkiye Cumhuriyeti devletini masaya oturtmuş olan bir PKK var. Doğru yöntemi seçebilirsen muktedir dünyanın gözleri önünde eski tutumunu devam ettiremez. Çünkü zaten kendisi çözüme evet dedi. Devlet istemese bile –ki bazı şeyleri yapmayı istiyor- bu reformları yapmak zorunda kalırdı. Devletin bunu yapmasını sağlamının yolu açık; silah kullanmayı geçici olarak bırakmak. PKK bu avantajı kullanabilseydi AB’den Amerika’ya bütün dünya madem anlaştınız, o zaman bu reformlar bir an önce hayata geçsin, Kürtçe eğitim tartışılmaya başlansın falan diyeceklerdi. Şimdi ne oldu? Kaç ay geçti, bu kadar insan öldü ve hala değişim yok. Kim kaybetti? Açık ve net olarak Kürtler kaybetti.

PKK MAĞDUR DEĞİL MUKTEDİR

PKK 30 yılın sonunda 36 ülkede örgütlenmiş, geniş bir network’ü, medyası, “ordusu”, Meclis’te temsili ve tabanda ciddi karşılığı olan, hatta sorunun ve bu alanın tek hakimi olma iddiasında bulunan bir örgüt. Bu haliyle PKK, Kürtlerin mağduriyetini gasp edip “muktedir”e karşı “mağdur” titrini kullanabilecek durumda mı?


Mağduriyeti nasıl tanımladığınıza bağlı. Eğer tarihi, sosyolojik, ahlaki bakıyorsanız evet Kürtler mağdur olmaya devam ediyor. Ama siyasi olarak bakarsak Kürtlerin mağduriyetinden söz etmek pek mümkün değil. Devlet ahlaken, PKK siyaseten sorumlu derken de uçlara çekerek söyledim. Tabi ki her ikisi de hem ahlaken hem siyaseten sorumlu. Ama burada birinin geleceği dönüştürmekte etkisi daha fazla. PKK siyaseten sorumlu ve eğer PKK siyaseti dönüştürecek güce de sahipse şu anda, onun siyasi mağduriyetinden söz etmek pek mümkün değil. Ayrıca Kürt dünyası içinde siyaset ne kadar var ve ne kadar özgür, soruları da var. PKK bu alanı domine etmiş durumda ve Kürtlerin bazı alt segmentleri PKK yüzünden siyaseten mağdur. Burada bazı katmanlar var. Ve bu durum PKK’nın sorumluluğunu daha da artırıyor. Çünkü oranın siyasi belirleyicisi PKK.



Bu haber 946 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,401 µs