En Sıcak Konular

Meclis Araştırma Komisyonu kurulabilir

19 Kasım 2011 17:40 tsi
Meclis Araştırma Komisyonu kurulabilir Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Dersim olaylarının araştırılması için Meclis'te araştırma komisyonu kurulabileceğini kaydetti.

Ziyaret ve incelemelerde bulunmak üzere üç günden beri Antalya'nın Alanya ilçesinde olan Başbakan Yardımcısı Arınç, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve iş adamlarıyla bir araya geldi. Daha sonra basın mensuplarının sorularını cevaplayan Arınç, bir gazetecinin, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün, 'Dersim Olayları'na yönelik sorusuna cevap verdi. 1930'lu yılların ortalarında Dersim diye bilinen, tarihte çok zor bir dönem olduğunu kaydeden Arınç, o günleri yaşayanların ifadesiyle insanların sığındıkları yerde bombalanmak suretiyle, Sabiha Gökçen'in de içinde bulunduğu uçaklardan atılan bombalarla fareler gibi öldürüldüklerini ve toplu olarak katliam yaşandığını söylendiğini kaydetti.

Arınç, bunun, sadece Seyit Rıza'nın değil, onunla birlikte olanların da çocuklarıyla, kadınlarıyla, hayatta kalanların sürüldüğünü, çocukların başkalarına evlatlık olarak verildiğini 'Dersim'in Kayıp Çocukları' isimli kitaplarda yazıldığını kaydetti. Arınç, "Şüphesiz Atatürk hayattadır ve İsmet Paşa başbakandır ve sorumlu bir hükümet de vardır. Cumhuriyet Halk Partisi hükümetidir. O günden beri bu konu Türkiye'de hep tartışıldı. Ama son yıllarda gerçekler aydınlansın diye her şey ortaya çıksın diye konuşmalar yapılıyor, kitaplar yazılıyor. Dolayısıyla alemde hiç bir gerçek gizli kalmamalıdır. Dersim gerçeği de bugün ortaya çıkarılmalı ve tarihimizle yüzleşmeliyiz. Nasıl Mustafa Muğlalı'nın ismi yanlış olarak bir kışlaya verilmiş ve yıllar sonra o kışladan ismi kaldırılmışsa, 33 suçsuz insanı kurşuna dizen General Mustafa Muğlalı, askeri mahkeme tarafından yargılanmış ve mahkum edilmiş, hayatını cezaevinde kaybetmişse, halka karşı işlediği suçun karşılığı, hiçbir zaman olayın yaşandığı yerdeki kışlaya isminin verilmemesiydi. Sağolsun, bu yanlış, bugünkü komutanlarımız tarafından giderildi ve bir şehit astsubayımızın ismi o kışlaya verildi." dedi.

Dersim'le ilgili bu kadar gizli kapaklı şey konuşmaya hiç gerek olmadığını dile getiren Arınç, tarihle yüzleşmek adına Dersim'in bütün gerçeklerinin açıklanması ve konunun, gerek o zamanki siyasetçilerin varsa yanlışları, varsa doğrularının halka karşı ne yapıldığı, isyanın ana sebepleri, isyana karışanların kimlikleri ve isyandan sonra yaşananlar, bir tarih süzgecinden geçirilerek ortaya konulması gerektiğini söyledi.

Bununla ilgili olarak Meclis'te bir araştırma komisyonu dahi kurulabileceğini ifade eden Arınç, gerçeklerin ortaya çıkmasından yana olduklarını dile getirdi. O bölgenin bir milletvekili olan Hüseyin Aygün'ün, Dersim'de yaşanan olaylarla ilgili olarak kendi partisini sorumlu tutan davranışının önemli olduğunu belirten Arınç, Aygün'ün avukatı olmadığını belirtti. O partide bu konuşmaya karşı çıkanlar olduğunu belirten Arınç, şunları ifade etti:

"Bu kişiyi suçlamışlar ve partiden adeta ihracının istendiğini ifade etti. Burada önemli olan tutum Kemal Kılıçdaroğlu'nun tutumu. Bu kişi Tuncelili. Bu konu CHP'nin kendi iç sorunu. Tarihle yüzleşmek sadece Dersim'den ibaret değil. İskilipli Atıf Hoca konusu da üzerinde durulması gereken bir konu. Merhum İskilipli Atıf Hoca'nın neyle suçlandığı, niçin idama mahkum edildiği ve ona karşı yöneltilen adeta zulmü Türkiye'nin de artık konuşması lazım."

"AİHM VİCDANİ RET KONUSUNDA ÖNERİDE BULUNDU"

Bedelli askerlik ve vicdani ret konusuna da değinen Arınç, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)'nin vicdani ret konusunda düzenleme yapılmasını istediğini belirterek, konseyin bu talebini yerinde gördüklerini söyledi.

Vicdani ret konusu hukuki bir düzenleme olduğunu ifade eden Arınç, bunun Avrupa'da var olduğunu kaydetti. Avrupa Konseyi'nin, bu düzenlemenin yapılmasını istediğini kaydeden Arınç, "Bu, şu demektir; zorunlu askerlik uygulamasının olduğu bir ülkede, birisi çıkar da 'benim vicdanım silah atmayı, adam öldürmeyi, sınırda beklemeyi, düşman veya dost olarak birilerini kabul etmeyi emretmiyor. Ben vicdanen askerlik yapmayı kabul etmiyorum.' dediği anda, bizim kanunlarımızda askerlikten soğutma var. Ceza yiyor. Alıyorsunuz askere götürüyorsunuz, orada direniş yapıyor, bu sefer emre itaatsizlik var. Cezaevinden çıkamaz hale geliyor. Cezaevinden çıkamaz hale gelince de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidiyorlar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de vicdani ret konusunda bir düzenleme yapın diye Türkiye'ye öneride bulunuyor. Şimdi bizim vazifemiz, bir hukuki düzenleme yapmaktır. Çünkü, Konsey'in bu talebini yerinde görüyoruz."

'Benim vicdanım askerliği emretmiyor' diyen insanın, o zaman karşılığında bir yaptırım getirmek gerektiğini ifade eden Arınç, zorunlu askerliği kaldırmadıklarını söyledi. Bunun ayrı bir konu olduğunu ifade eden Arınç, zorunlu askerliğin olacağını ama vicdani ret talebinde bulunacak bir insanın askerlik süresi kadar veya askerlik süresinden daha fazla kamu hizmeti yapmasını isteyeceklerini kaydetti. Bunun, Avrupa'da örnekleri olduğunu ifade eden Arınç, ya sağlıkta başka kurumda ya da özürlülerin hizmetinde çalıştırıldığını söyledi. Vicdanı yufka olan insanlara böyle güzel hizmetler vermek gerektiğini ifade eden Arınç, onlara uygun bir yasal düzenlemeyi de yakın bir zamanda yapacaklarını belirtti. 

"DÖVİZLİ ASKERLİK, BEDELLİ ASKERLİKTEN FARKLI"

Dövizli askerliğin; yurt dışında en az 3, 4 veya 5 yıl yaşamış, çalışmış olan insanların belli bir döviz karşılığında Burdur'da askerliğini yapması olduğunu ifade eden Arınç, dövizli askerliğin 30-40 seneden beri var olduğunu hatırlattı. Arınç, şöyle devam etti:

"Orada doğmuş, büyümüş, yetişmiş, orada çalışmış ve yaşayan insanlar, örnek olarak 10 bin veya 15 bin avro verdiği zaman Burdur'a geliyor. Biz onları 21 gün misafir ediyoruz, askerliğini yapmış sayılıyorlar. Şimdi burada ince bir konu var. Avrupa'ya gittiğimiz zaman hatta Avrupa dışındaki ülkelere gittiğimiz zaman mesela Avustralya. Orada Türk uyruklu olmasına rağmen milletvekili seçilmiş olanlar var. Bölge milletvekili, federal milletvekili. Mesela Avustralya'da Melbourn'de belediye meclis üyeleri var. Şimdi onlar dövizli askerlik yapmak istiyorlar, Yapıyorlar da. Ama 21 gün Türkiye'de Burdur'da askerlik yapmalarını kendi parlamentolarına anlatamıyorlar. O ülkelerin çoğunda zorunlu askerlik yok. Şimdi Belçika'da 10 milletvekilimiz var bizim. Bir ay önce gittiğim için biliyorum. Bir de bakanımız var. Bunlar 'Evet biz askerlik yapalım amma parlamento başkanına bana 21 gün izin ver. Benim oraya gidip askerlik yapmam gerekir' dediğinde 'ben sana parlamento başkanı olarak sana nasıl izin vereyim. Bizim mevzuatımızda böyle bir şey yok.' diyorlar. Bu konunun da halledilmesi lazım. Dolayısıyla yurt dışından dövizli askerlik yapmak için döviz ödeyen ama 21 günde olsa Türkiye'de askerlik için gelemeyecek insanların sayısı fazla. Bizim yurt dışında Türkler ve Akraba Topluluklar Daire Başkanlığımız var. Oraya iletilen taleplerden birisi de bulundukları konum itibariyle Türkiye'ye gelip 21 gün askerlik yapmamız mümkün değil diye bir şikayet var. Bunu dikkate almamız gerekiyor."

Bedelli askerliğin ise bugüne kadar 3-4 defa çıkarıldığını hatırlatan Arınç, yaşı geçmiş bulunduğu konum itibariyle askerlik yapmasının hem doğru olmadığını, hem de mümkün olmadığını kaydetti. Hatta bir çok insanın işini kurmuş, çoluk çocuğa karışmış olduğunu açıklayan Arınç, bunların 40, 45, 30 yaşında olanı bulunduğunu ifade etti. Bedellinin, geçmişte en son 99'da yapıldığını hatırlatan Arınç, gene de yapılabileceğini ifade etti. 'Bu bir anayasa emri değil' diyen Arınç, burada tek şeyin Genelkurmay Başkanlığı'nın, Silahlı Kuvvetler'in 'Benim bu yıl şu kadar asker ihtiyacım var. Eğer onun üzerinde bir talep varsa o zaman bedelliyi yapabilirsiniz' şeklindeki düşüncesine dikkat etmek gerektiğini ifade etti.

Arınç, "İmzaladık, bu önümüzdeki hafta bu açıklanacaktır. Ben kendimi geri çektim. Sayın Başbakanımız hükümetimizi temsilen bütün unsurlarıyla açıklayacaktır. Yaş konusu karara bağlanmıştır, bedel konusu karara bağlanmıştır. Tabi sayısal olarak herkesin bundan istifade edeceğini düşünmemeliyiz. Geçmişteki oranlara baktığımız zaman bu, yüzde 20-25'leri geçmemiş. Yani bedelliden yararlanmak isteyen veya yararlanabilecek 100 kişi var. Ama müracaat eden 25 kişi olmuş. Çeşitli sebeplerle olabilir. Bunun için para olabilir, psikolojik sebepler olabilir, moral sebepler olabilir. Dolayısıyla bundan 500 bin kişi yararlanacak diye bir rakam söylense, siz bunun en az yüzde 30'unu kabul etmeniz lazım. Bunlar teknik olarak üzerinde çalıştığımız konulardır." diye ifade etti.

Bedelli askerlik uygulaması konusunun herkesin beğeneceği bir uygulama olacağını ifade eden Arınç, burada dikkat ettikleri hususu şu şekilde açıkladı: "Bedelli askerlik konusu, askerliği bir görev olarak bilen, çocuklarını bu amaçla yetiştiren, özellikle terörle mücadele eden Türkiye'de halkımızın bu konuya nasıl baktığıdır. Kafasındaki soru işaretleridir. Onu tatmin edecek bir düzenleme yaptık biz. Terörle mücadele aynen devam edecek ve eğer buradan bir gelir temin edilecekse terör mağdurları, şehitlerimiz, gazilerimiz, özürlülerimiz malullerimizin öncelikli olarak istifade edebileceği bir düzenleme yapıyoruz. Yani şu kanun çıktığı zaman, 'helal olsun, aşk olsun. Biz de buna dikkat etmiştik. Biz de bunu arzu etmiştik' diyecekler."

Yapacakları düzenlemenin, CHP'nin teklifiyle en küçük bir benzerlik göstermediğini ifade eden Arınç, onun için Kılıçdaroğlu'nun 'Bizim modelimizi uyguluyorlar' diye boşuna sevinmemesini istedi. Bu uygulamanın içerisinde CHP'nin hiçbir düşüncesinin olmadığını ifade eden Arınç, "Çünkü, CHP, bedelli adı altında 'bedelsiz askerliği' getiriyorlardı. Onların sisteminde askere gidecek 3 tane adam bulamadılar. Böyle bir sistem. Bizim fikir ve düşünce itibariyle Sayın Bahçeli'nin söylediği yöntemle biraz yakınlığımız var. Yani halkın hissiyatını, duygularını, beklentilerini karşılayacak bir güzel yapı içerisinde bedelliyi getiriyoruz." diyerek sözlerini bitirdi. 



Bu haber 679 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,977 µs