'Jeostratejik tehditlere karşı birlikte mücadele'

15 Kasım 2011 10:38 tsi
Türkiye ile alçak koltuk krizinin mimarı İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon, Mavi Marmara'yı bir kenara bırakıp ilişkilerde eskiye dönülmesini istedi.

‘Saldırgan söylem bitmeli’
İran’ın nükleer silah peşinde olduğuna inanan Ayalon, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkinin eski günlere dönmesini, Mavi Marmara saldırısının ayrı tutularak iki iyi müttefik olmaya kalındığı yerden devam edilmesini istiyor. Ekonomi ve teknoloji alanlarında işbirliği gerektiğine dikkat çekerken “Mavi Marmara büyük resimde cüce kalıyor” ifadesini kullanıyor. Ancak iki ülkenin de agresif bir dil kullandığını söylediğimde “Agresif retoriğe son vermeliyiz” dedikten sonra “İsrail’den gelen sözler çok aklı başında” diye eklemesi manidardı. İki ülke arasında gizlice yürütülen görüşmeler olup olmadığı sorusuna verdiği yanıtın kayıt dışında kalmasını istediğinden kendime saklamak zorundayım. Şimdi sözü Ayalon’a bırakma zamanı:

“Resmi açıdan bakıldığında İsrail Mavi Marmara konusunda uzlaşma için normal tavrının dışına çıktı. Bunun bizim için kötü bir dönüm noktası olduğunu da anlamanız gerekiyor. Dostumuz ve müttefikimiz bize bunu yaptı. Diğer dostlarımız ve müttefiklerimiz ise filoları engelledi. Hem ortak akıl hem de denizcilik kuralları, ayrıca uluslararası ilişkiler var. Şaşırdık ve hayal kırıklığına uğradık çünkü sorumlu hükümetler insanlarını silahlı göndermez. Ama bu artık geride kaldı. Çözüm için Türklerin uluslararası komisyon isteğini kabul ettik. Palmer Komisyonu’nda Türk temsilci de vardı. Palmer raporu geldiğinde tavsiyeleri de kabul ettik. Ama talep tavsiyelerin dışında olunca bunu kabul edemeyiz. Ama Mavi Marmaraya izole bir vaka olarak bakıp onu arkada bırakarak ileri bakmalıyız. Ortadoğu’daki durum Türkiye ve İsrail’in geçmişteki iyi ilişkilerini yeniden kurmaları gerektiğini gösteriyor. Birbirimize çok yakınız ve doğal afetlerde yardıma koşuyoruz. Jeostratejik tehditlere, terörizme karşı birlikte mücadele vermeliyiz.

PKK ile Hamas aynı
PKK ve Hamas aynı, farkları yok. Bizi bağlayan çok şey var. Ayrıca geleceğe baktığımızda ekonomi ve teknolojinin de önemini anlamamız gerekiyor. Gıda güvenliği, su yönetimi ve daha iyi bir yaşam için işbirliği şart. Know-how ve bilgi çağında yaşıyoruz. İsrail’de pek çok yeni teknoloji ve bilimsel çalışma merkezlerimiz var. Tüm bunları bir araya koyduğunuzda Mavi Marmara gibi olaylar büyük resimde cüce kalıyor. Bence iyi politik niyetle herkesin kabul edeceği bir çözüm bulabiliriz. Dostlar birbirine şart koşmaz, birlikte çalışır. Ki İsrail yaşananlardan dolayı pişmanlık belirtti, aynı gün yaptığım basın toplantısında ben de bunu söyledim. Öncelikle yapmamız gereken ilk şey agresif söylemlere son vermektir. Ama İsrail’den gelen sözler çok aklı başında.”

UAEA’nın İran’ın faaliyetlerine ilişkin raporu reddedilemez kanıt
İran’ın henüz nükleer silahı yok ama kendi haline bırakılırsa kısa vadede, 2 ya da 3 yılda nükleer bomba sahibi olacak, bu konuda çok kararlı. Bana göre İran için nükleer bomba bir son anlamına gelmeyecek. Hedefi Ortadoğu ve ötesinde hegemonya sağlamak olacak. İran’ın nükleer aktivite altyapısı küresel boyutta. Önümüzde çok tehlikeli bir resim var. Çünkü İran için nükleer bomba başta Ortadoğu’daki Müslüman ülkeler olmak üzere diğer insanlara üstünlük sağlama konusunda ideolojik bir araç. Körfez ülkeleri bu kapsamda. Enerji kaynaklarının kontrolünü ele geçirmek gibi jeostratejik hedefleri var. Bu, dünyanın altından kalkamayacağı bir şey. İran, nükleer teknolojisini uluslararası terörizm için de kullanabilir. UAEA’nın raporu İran ile ilgili söylenen pek çok şeyi doğruladı ve şimdi elimizde reddedilemez bir kanıt var. İran yasal olmayan bir şekilde nükleer programını hızlandırarak sürdürüyor. Ayrıca dünya nükleer İran ile yaşayamaz. İran’ın nükleer programını durdurması için ikna edilmesi gerekiyor. Bunun için de İran Merkez Bankası’nı da kapsayan çok sert yaptırımlar gerekiyor.

Tahran yönetimi Arap devrimlerini sahiplenme peşinde koşuyor
Tahran’daki rejim bölgede yaşanan devrimlerden pay kapmaya, kendi devrimine çevirmeye çabalıyor. Tunus, Mısır, Libya, Bahreyn, Yemen, Suudi Arabistan, Lübnan, Filistin ve Suriye’de bunu görüyoruz. İran’ın askeri ve teknolojik yardımı olmasaydı Suriye’de rejimin durumu çok daha kötü olurdu. İran, para ve malzeme sağlayarak, sivillerle mücadeledeki ‘deneyimlerini’ paylaşarak rejime destek verdi. İran, Afrika ve Latin Amerika’ya da yayılmak istiyor. Nijer ve Nijerya’da bunu görüyoruz. Latin Amerika’da da Hizbullah ve İran hücrelerini görmek mümkün. İran birlikte varolmayı kabul etmiyor. Nükleer varlıkları ile de çok tehlikeli olabilirler. Elbette ideal bir dünyada nükleer güç bulundurmazsınız. İsrail nükleer gücünü kullanan ilk ülke olmayacak. Bahsettiğiniz Pakistan, Hindistan, ABD, Rusya gibi ülkeler nükleer güçlerini savunma amaçlı tutuyor ama İran, doğrudan olmasa da politikasıyla nükleer gücünü saldırı amaçlı kullanacağını belirtiyor.

Aslı Tekinay / Radikal

Bu haber 802 defa okundu.