En Sıcak Konular

"Ya benimsin ya toprağın"

10 Haziran 2007 12:53 tsi
Liseli cinayetleri artıyor. Bu ‘ateşli’ gençlere ‘neden’ sorusunu sorduğunuzda aynı cevabı alıyorsunuz: Aşığım, o yüzden öldürdüm! Flörtün önündeki engellerin kalkması, hadiseyi ‘modern’ yapmıyor, aksine, bu serbestlik

Sonunda gazeteler bize de yer veriyor, gençlere yeni yetmelere, fakat ne acıdır ki, sorunlarımıza değil, aramızdan çıkan ‘ateşli’ yaşıtlarımızın suçlarına, maktul kardeşlerimizin trajik sonlarına! Üçüncü sayfa haberlerinin vazgeçilmez figüranları haline geldik. Sayfalar birbirlerine savaş açmış ‘genç’ katil ve maktullerin resimlerinden geçilmiyor. Yaşanan bu şiddet olaylarında ortak 4 ana öge var; okul, liseli gençler, aşk ve şiddet. 3 milyon 386 bin 717 öğrencinin 199 bin 816’sı ateşli silah taşıyor. Evde, sokakta, futbol sahalarında yaşanan şiddet olaylarının son yıllarda eğitim-öğretim kurumlarında da yaşanıyor olması korkutucu. Üzerlerinde bıçak, çakı gibi kesici aletler taşıyan öğrenciler, artık herhangi bir nedenle tartıştıkları arkadaşlarını hiç tereddüt etmeden yaralıyor, hatta ölümlerine bile neden olabiliyorlar. Okullardaki şiddet olayları giderek artarken TBMM Çocuklar ve Gençler Arasında Artan Şiddet Eğilimleri ile Okullarda Yaşanan Şiddet Olaylarını Araştırma Komisyonu’nun raporunda, gençlerin şiddetten kurtulmaları için silaha ulaşmalarının engellenmesi, silah alınmasının ise zorlaştırılması istendi.

İl il okullardaki şiddet rakamları

TBMM bünyesinde oluşturulan Çocuk Şiddetini Araştırma Komisyonu’nca, 2005-2006 eğitim-öğretim yılı verileri dikkate alınarak hazırlanan raporda, şiddet olaylarının yaşandığı ilk 20 il arasında Konya’nın 146 olayla birinci sırada yer aldığı belirtiliyor. Aynı dönemde, Kayseri’de 129, İzmir’de 126, İstanbul’da 124, Balıkesir’de 122, Adana’da 86, Samsun’da 77, Düzce’de 70, Tekirdağ’da 67, Diyarbakır’da 59, Ordu’da 56, Ankara’da 52, Antalya’da 47, Erzurum’da 46, Elazığ’da 39, Sivas’ta 38, Manisa’da 35, Osmaniye’de 34, Şanlıurfa’da 34 ve Rize’de 29 olayın meydana geldiği tespit edilmiş.

Gençler niye şiddete başvurur?

‘Lise öğrencilerinin aşklarını saplantı haline getirmeleri ve bunun için kaba kuvvete başvurmaları, geleceklerini güvence altına alacak bir aile ve eğitim olanaklarından yoksun olmalarının bir sonucu’ diyor uzmanlar. Bu gençlerin bir başkası uğruna, “o yoksa ben de yokum” mantığı içinde olmaları, tutunacak başka dallarının olmadığının da açık göstergesi. Yaşlarının verdiği biyolojik ve psikolojik nedenler, elverişsiz sosyo-ekonomik şartlarla da birleşince ortaya şiddet uygulayan liseli bir gençlik çıkıyor. Ayrıca, şiddetin öğrenilmesinde, aile içinde yaşanan şiddetin, çocuklar üzerindeki olumsuz etkisi önemli rol oynuyor. Gelir dağılımındaki dengesizlikler, özellikle gelir düzeyinin düşük olduğu bölgelerde gençlerin boş zamanlarını değerlendirecek olanakların olmayışı, okul içinde de spor, eğitim ve sanatla ilgili etkinliklerin yapılmayışı şiddete neden olan faktörlerin başında geliyor. Toplumsal yaşamdan soyutlanma da, köyden kente göç eden ailelerde yaygın bir şekilde görülmekte. Bu nedenle, kente göç edenler beraberlerinde kültürlerini de taşıdıkları için kentteki egemen kültürle çatışma içine girmekte.

Şiddeti önlemede kim ne yapmalı?

MEB-UNICEF işbirliği ile düzenlenen “1. Şiddet ve Okul Sempozyumu sonuç bildirgesinde, şiddetin önlenebilmesi için kamu kurum ve kuruluşlarına, MEB’e, okula, anne-babalara ve medyaya düşen görevler şöyle sıralanmış:

MEB’in; etkili ebeveynlik eğitim programlarını yaygınlaştırması, çocukların sorunlarını iletebilecekleri ve çözüm üretilebilecek mekanizmaları hayata geçirmesi, öğrencilerin etkili iletişim, karar verme, problem çözme, çatışma yönetimi gibi temel yaşam becerilerini geliştirmesi için gerçekleştirilen yeni eğitim programlarının etkin uygulanmasını sağlaması, okullarda sanat, spor gibi ders dışı etkinliklerin geliştirilmesine yönelik altyapının sağlanması,

Okulların; ev, okul ve toplum arasındaki iletişimi güçlendirmeleri, öğrenciler ve personel için katılımcı yollarla davranış kuralları belirlemeleri,

Anne-babaların çocukları için model teşkil ettiklerinin ve çocuklarının okuldaki davranışlarının büyük bir olasılıkla onların evde gördükleri muameleyi yansıtacağının bilincinde olmaları, çocukları ile güven ilişkisi oluşturarak onların arkadaşlarından ve ne yaptıklarından haberdar olmaları, gerektiği de vurgulanmıştır.


Tünelin ucunda ışık göremeyen genç öfkelenilir!

Cemal Dindar (Psikiyatr): Toplumsal sistemin pek alışık olmadığı vakalar var… Üstelik cinsiyet farkı gözetmeden. ‘Aynı erkek yüzünden bıçakları çeken’ liseli kızlar mesela... Bunların öteki yüzü sevgilisiyle ailesini katleden ya da öğretmenini dayakla hastanelik eden gençlik hikâyeleri değil mi? Oysa çok yakın zamana değin, okullarda öğrencilere dayak atılmasının önüne nasıl geçilir tartışması, dayakçı bir öğretmen öyküsüyle süslenerek gazetelere taşınırdı. Bana öyle geliyor ki toplumumuzda bildik otorite biçimleri tasfiye edilmiş durumda. Siyasete bile baktığımızda, bazıları ‘big brother’ olmak kaydıyla, sadece kardeşler mücadelesi var gibi... ‘Babalar’ın ise siyasi ömürlerini tamamladıklarına tanık olduk, oluyoruz. Babaların iflası en keskin yoksulların dünyasında yaşanıyor gibi. Niye? Çünkü yoksullaşma süreci, babanın güçten düşme sürecidir, öncelikle. İkincisi çocukların arzu dünyasıyla ebeveynlerin yorgun dünyasının arasında uçurumun yükselmesi demektir. Bu uçurum da lise yıllarında iyice belirginleşir. Bir de tünelin ucunda ışık görünmüyorsa, yani okuyarak adam olunamayacağı anlaşılmışsa... Sonuç; öfke ve şiddettir.


Artık genç kızlar saç saça değil, falçatayla dövüşüyor!

Nilüfer Narlı (Sosyolog): Şiddet eskiden de vardı; fakat şehirleşmeyle ve medyanın yaygınlaşmasıyla arttı ve görünür oldu.Medya şiddetle ilgili konuları dillendirir oldu. Değişimin daha hızlı olduğu bu çağda gençlerin içsel dengeleri de sarsıntıya uğradı. ‘Anomi’ yani neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlayamaz hale getirildiler. Toplum hızla normlarını kaybetti. Genç kızlar en fazla sözel bir kavga ortamında bulunurlardı. Oysa şimdilerde kızlar çete kuruyor. Ellerinde falçatalarla birbirlerinin canlarına kastedebiliyorlar. Bireysel olarak biz yetişkinlerin ilk önce silahsızlandırılması gerekmekte ki, sonra liseler silahsızlansın.


Aşk adına şiddet ve birkaç olay

Batıkent Mobil Lisesi önünde lise öğrencisi Y.S. ve Ö.S. arasında “kız meselesi” nedeniyle tartışma çıktı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine her iki öğrenci, diğer öğrencilerin gözleri önünde birbirlerini bıçakla yaraladı.

Kocasinan Lisesi’nde 10’uncu sınıf öğrencisi D.K. ve son sınıf öğrencisi U.K.K. arasında okul bahçesinde tartışma çıktı. Kız meselesinden kaynaklandığı öğrenilen tartışma büyüdü, U.K.K. cebinden çıkardığı bıçakla D.K.’yı bacağından, yardıma gelen 11’inci sınıf öğrencisi C.D.’yi de kalçasından bıçakladı.

Aydın Lisesi’nin bahçesinde ‘kız yüzünden’ çıkan kavgada, 16 öğrenci birbirine girdi. Teneffüste okul bahçesine çıkan öğrencilerden A.O.’nun, kız arkadaşı olduğu öğrenilen Ö.A. ile konuşmak isteyen başka bir öğrenci, A.O. ile tartışmaya başladı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi sonucu bahçedeki 16 öğrenci, tekme ve yumruklarla birbirine girdi. Öğretmenlerin güçlükle yatıştırdığı kavgada, yaralanan Ö.A. ve A.O., Aydın Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.

Denizli’de okulların yaz tatiline girmesine iki gün kala liseli kızlardan oluşan yaklaşık 10’ar kişilik iki grup kıyasıya kavga etti. Kavganın “erkek arkadaş” meselesi yüzünden çıktığı öne sürüldü.

Ömer D., Adıyaman Lisesi 11. sınıf öğrencisi H.Ö.’yü ailesinden istedi; ancak aile bu aşka sıcak bakmayarak teklifi geri çevirdi. Bunun üzerine sevdiği kızın okuduğu liseye gelen Ömer D., H.Ö.’nün sınıfı olan 11-Sos-E’ye girdi. Sınıf öğretmenini, ‘Çantamda bomba var’ tehdidiyle dışarı çıkaran şahıs, tüm sınıfı yaklaşık yarım saat boyunca rehin aldı.Ömer D., polis tarafından güçlükle ikna dilerek gözaltına alındı. 

zaman



Bu haber 506 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,755 µs