En Sıcak Konular

Medyanın duyarlılığı iç savaşın panzehiridir

23 Ekim 2011 00:00 tsi
Medyanın duyarlılığı iç savaşın panzehiridir Terörle savaşın psikolojik bir savaş olduğunu belirten Prof. Arıboğan, ekledi: Medya desteği olmadan terörün amacına ulaşması imkansız. ABD ve Batı dünyasında bu konuda belirgin bir otokontrol var

Şenay YILDIZ / Aksam

Çukurca'da 25 askerin şehit edildiği saldırının ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın önceki gün medya patronları ve genel yayın yönetmenleriyle yaptığı toplantı 'terörün nasıl haberleştirilmesi gerektiği' tartışmalarını tetikledi. Dünya basınında otokontrolü analiz eden Prof. Deniz Ülke Arıboğan'a göre, medya desteği olmadan terör amacına ulaşamaz. ABD ve Batı medyasında, terör haberlerinin hikayeleştirilmeden anlatılması yaklaşımı hakim. Arıboğan'ın değerlendirmeleri şöyle:

- Çukurca saldırısının haberleştirme biçiminde, önceki süreçlere göre bir farklılık gözlemlediniz mi? Türkiye'de medyanın teröre yönelik tavrı toplumsal yarardan çok, keder ve yas hali üzerinden rating yapmak ile devletin sivil ve askeri unsurlarına koşulsuz destek çıkmak arasında gidip geliyor. Yani konuya ya ideolojik ya da romantik bir yaklaşım geliştiriliyor. Son eylemde de konunun haberleştirilmesinden ziyade hikayeleştirilmesi yoluna gidildiğini söyleyebilirim. Eylemin kendisinden çok kurbanların hayat hikayeleri, ailelerinin tepkileri en acıklı biçimde gündeme getirildi. İnsanların en perişan hallerinde milyonların gözü önünde olmayı tercih edip etmedikleri de sorulmadan bu yayıncılığın yapılması etik de değil aslında. Bu bakımdan terörle mücadelede gereken nötr habercilikten çok, dramatik ve duygusal habercilik yapıldığı söylenebilir.

İÇ SAVAŞ TEHLİKESİ CİDDİ - Türk medyası, PKK terörünü sunarken neye dikkat etmeli? Haberin verilmesinde dramatik bir dil kullanılmasının en önemli sonucu, izleyenlerin kendilerini o dramın içerisine yerleştirmeleridir. Buradan ya kontrolsüz öfke ya da derin yas hali çıkar ki, her ikisi de olumsuz psikolojiler. Halkımız süre giden terör ortamı nedeniyle çok üzgün, öfkeli ve kendisini çaresiz hissediyor. Devlete güven zayıflıyor, kendi işini kendi görmesi gerektiğini düşünmeye başlıyor. Sokakların dolup taşması bu yüzden. Lakin herhangi bir provokasyonla bu duygusal ruh hali her an saldırganlığa dönüşebilir. Asıl önemlisi terör eylemlerinden kıvılcımlanan bir iç savaşın önüne geçmek. Ve her hal ve şartta devlete olan güven duygusunun devamını sağlamak.

- Başbakan Erdoğan, medya patronları ve yöneticilerinden ulusal duyarlılık gösterilmesini istedi. Bunu nasıl değerlendirdiniz? Medya desteği olmadan terörün amacına ulaşması imkansız. Terör eyleminin haberleştirilmesi ekonomiyi, sosyal yaşamı, siyaseti her şeyden önce vuruyor. Toplumsal ruh hali depresif bir noktaya gidiyor ve özellikle büyük eylemlerden sonra hayat neredeyse duruyor. Başbakan Erdoğan'ın bu toplantıyı yapması birlik bütünlük gösterisi yaparak karşı tarafı yıldırma amacını taşıyor. Sanırım bir yandan da medya patronlarını çağırarak medya profesyonellerine mesaj veriyor. Medya aslında nasıl davranması gerektiğinin bilincinde ama gazetecilik mesleğinin gereğiyle otosansür kolay örtüşmüyor. Kendi uyguladığı bir kontrol yüzünden yapmadığı haberin diğer gazetede çıkması patrondan bir rating baskısı gelmesine yol açabilir. Başbakan bunu engellemeye çalışıyor diye düşünüyorum.

BELİRGİN OTOKONTROL VAR - Dünyadaki medya refleksleriyle bizdekileri kıyasladığınızda ortaya nasıl bir tablo çıkıyor? ABD ve Batı dünyasında bu konuda belirgin bir otokontrol var. Terörizmin medya yansımasına muhtaç olduğunu biliyor ve sınırlı haber yapıyorlar. Konuyu kurbanlar ya da eylemciler üzerinden hikayeleştirmek gibi bir yaklaşım yok. Herkesin gözü önünde cereyan eden 11 Eylül saldırısında ya da İngiltere'deki metro bombalamasında kurbanlar, perişan haldeki yakınların görüntüsü asla olmadı.

Devlet yaparsa sansür basın yaparsa sorumluluk - Basın özgürlüğü çağdaş demokrasinin birinci koşulu. Medyanın haber vermesi engellenemez ama haberin veriliş tarzı ve dili kontrol altında tutulabilir. Bunu devlet yaparsa sansür, basın kendisi yaparsa toplumsal sorumluluk olur. Kanımca en önemli mesele dengenin tutturulması. Hiçbir haber verilmemesi, hiçbir eleştiri de getirilmemesi ya da toplumun gözlerinin köreltilmesi anlamına gelirse teröristin yarattığından da ağır hasar verebilir. Ama kontrolsüz bir özgürlük de acıların istismarı ve şiddetin teşviki anlamına geleceğinden sorumlu davranmak esastır. Ben otokontrolün terörün etkisinin azaltılmasında önemli bir işlevi olduğuna inanıyorum



Bu haber 709 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,400 µs