En Sıcak Konular

‘Petrus şarapçısından, simit-çay özlemcilerine ders!’

8 Haziran 2007 12:01 tsi
‘Petrus şarapçısından, simit-çay özlemcilerine ders!’ Özkök, İpekçi ve Mumcu dönemi gazetecilikle, ‘medya’ gazeteciliğini kıyasladı. Özkök’e göre bugünkü gazetecilik daha iyi! Bu öyle dramatik bir yazı ki, satır satır psiko-patolojisinin çıkarılması, otopsi masasına yatırılması gerekiyor. <

Yazıyı “parçalamaya” daha hiç başlamadan ama geneli için peşinen şunu yazmak gerekiyor.

Özkök’ün manşeti, “Bir medya tabusunu yıkmak”!..

Ama rahatlıkla söyleyebiliriz ki asla bir “tabu yıkıcılığı” değil. Tam anlamıyla “kişisel”, hadi Özkök’ün sevdiği üslupla yazalım “pörsınıl” bir kompleksi yansıtıyor.

Özkök, yaptığı ve yaptırdığı gazeteciliğin, gerçek gazetecilik olmadığını biliyor. İşte bu, o iç ezikliğinin günah çıkarması.

Kuru bir eleştiri veya kınama yapmıyoruz. Buyrun beraber irdeleyim… 

”ABDİ İpekçi ve Uğur Mumcu zamanında, "gazetecilik" ve "gazeteler" daha mı iyiydi?

Türkiye’de böyle bir önyargı var.

İtiraf edeyim kırılması da çok güç.

Peki yargı gerçeği ne kadar yansıtıyor?

Ben ne desem pek etkili olabileceğimi sanmıyorum.

O nedenle, bu konuyu tartışmaya, bir başka kişiyi, çok ünlü bir yazarı davet ediyorum.

* * *

Geçen pazartesi günü Cape Town’da, video konferansta, Latin Amerikalı yazar Mario Vargas Llosa’yı dinliyorum.

Dünya Yayıncılar Birliği ve Dünya Editörler Forumu’nun yıllık kongresi için Güney Afrika’nın bu güzel şehrindeyiz.

Mario Vargas Llosa ile Peru’nun El Mercurio Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Alejandro Miro Queseda.

Yukarıda benim sorduğum soruyu, Alejandro, bütün dünya için genelleştirerek soruyor:

"Birçok insan, eski dönemde gazeteciliğin çok daha iyi olduğunu söylüyor. Sizce gazetecilik bozuldu mu?"

Llosa, bir yazar ama aynı zamanda gazetelere haftalık makaleler de yazıyor.

Bakın bu soruya nasıl cevap veriyor:

"Muhtemelen bu, eski gazetecilik hakkında romantik bir düşünceden ibaret. Geçmişte çok büyük gazeteler ve dergilerin olduğu bir gerçek. Ama geçmişte çok kötü gazeteler ve dergiler, çok kötü gazetecilik de vardı. Bütün bunlar unutuldu. Şurası gerçek ki, günümüzde dünya çok karmaşık hale geldi ve artık çok farklı teknikler, iletişim araçları var. Gazeteciler için meydan okuyacak çok şey var ve bunlara uyum sağlamak o kadar kolay değil. Fakat ben, geçmişte gazeteciliğin çok daha iyi olduğu ve bu gazeteciliğin bugün için model olması gerektiğini düşünenler kadar karamsar değilim. Çünkü bunun sadece romantik bir önyargı olduğuna inanıyorum."

* * *

Dünyanın en tanınmış yazarlarından birinin, "geçmişte kalan o güzelim gazetecilik" önyargısı hakkındaki görüşleri bu.

Türkiye’de böyle düşünenler de yok mu?

Yani, Mario Vargas Llosa gibi düşünenler demek istiyorum.

Yoksa eski gazetecilik nostaljisi ile, simit çay ideolojisi ile yanıp tutuşan insanların sayısının hiç de az olmadığını biliyorum.”

1. Ertuğrul bey, “eski gazetecilik” kavramından anlaşılması gereken o dönemin yaşam ve meslek şartları değil! Bunu söylemeyecek kadar akıllı olduğunuzu biliyoruz. Ama söylüyorsanız “iyi niyetinizden” şüphe etme hakkı doğuyor! Kimse çıkıp, aç bi-ilaç gezelim, eve dönecek paramız olmasın ama akşamları gazetecilerin buluştuğunu mekanlarda rakı tokuşturup memleketi kurtaralım demiyor. “Gazetecilik” diyoruz! Açıklamaya gerek var mı? “Gazetecilik”. Bir yaşam tarzı olarak gazetecilik! Gerçek haber için yaşayan gazetecilik. Bu ülke için kuralan tüm tezgahları üç-beş kişi daha fark etsin diye hayatlarını ortaya koyarak ortaya çıkaran ve yazan, “şaşalı hayattan” rızasıyla vazgeçmiş gazetecilikten!

“Ben daha az sayıdaki ‘yeni gerçekçilerden’ söz ediyorum.

Var.

Hem de hiç aklınıza gelmeyecek insanlar var.

Mesela Hürriyet Gazetesi’nin başyazarı Oktay Ekşi.

İstanbul Üniversitesi bundan dört yıl önce Oktay Ekşi’ye fahri doktora unvanı verdi.

Oktay Bey unvanın verilişi için yapılan törende beni şaşırtan, ama aynı zamanda onun dürüstlüğüne olan hayranlığımı bir kere daha pekiştiren bir konuşma yaptı.

Konuşmasının teması tam anlamıyla bu konuydu.

Yani, ‘Eskiden her şey daha güzel, daha iyi, daha dürüsttü’ inancı.

Oktay Ekşi "Böyle bir şeyi genelleştirmenin yanlış olduğunu" söyleyerek başladı ve özetle şunu söyledi:.

’Türk basınının kuruluşunda devlet parası vardır. 19’uncu yüzyılda, 20’nci yüzyılda tanık olduğumuz bazı gazetecilik örnekleri, bugünkülerden çok daha kötüdür. Üstelik bugünün önemli bir farkı var. Artık kötü örnekler yazılabiliyor.’”

2. Kimse böyle bir genelleme yapmıyor. Geçmişi topyekün aklayıp, bugünü topyekün karalayan bir basın olduğunu söyleyen mi var? Varsa yanlış. Ama şunu görmek lazım… Bugünkü haliyle medya şirazesinden çıktı. Devlet parasıyla kurulduğu söylenen taa 19.yy basını ile Mumcuların İpekçilerin ne ilgisi var? Ama şu anki hakim medyanın ilgisi var! Yalan mı? Başat medya organlarının tamamı, “işimiz bu siyasilerle de görüşürüz, herkesle de görüşürüz” gibi çok muhkem bir basın zırhının arkasına gizlenerek, dibine kadar politik ayak oyunlarına ve ticari ilişkileri batmış değil mi? “Basın bağımsız olur. Bağımsız olmak için para kazanmak” lazım diyen siz değil misiniz? Yanlış mı? Hayır doğru. Ama yöntem?

* * *

Oktay Bey’in bu konuşmasının bütün gazetecilik okullarında okutulup değerlendirilmesini çok isterdim.

3. Hiç de öyle bir şey yok. Üniversiteler de okutulacak denli feraset içeren bir yaklaşım değil bu. İletişim (basın-yayın) okullarından bize gelen mezunların halini bilmiyor muyuz? Gazetecilik öğretmek için onlara ilk sözümüz “okulda öğrendiklerinizi unutun” olmuyor mu? Bir de Oktay beyin bu sözünü müfredata eklerseniz işin içinden hiç çıkamayız. Ek olarak şunu da yazalım, “Hiç beklemediğim bir kişiden, Oktay Ekşi’den geldi” sözü ne anlama geliyor? Yani başyazarınızı da aslında eleştirisini yaptığınız o döneme ait görüyorsunuz.

Şimdi baştaki soruya geliyorum.

Eskinin, yani simit çay ideolojisinin hákim olduğu dönemde gazetecilik daha mı iyiydi?

Abdi İpekçi, Uğur Mumcu örnekleri, bütün bu dönemi dürüstlüğün ve iyi gazeteciliğin rol modeli yapmaya yeter mi?

Ben Llosa ile aynı şeyi söyleyeceğim.

Elbette o dönemin çok iyi örnekleri, çok kötü örnekleri var.

Bazılarının her gün "medya gazeteciliği" diye insafsızca karaladığı bugünün gazeteciliği, çok daha rekabetçi, çok daha mükemmeliyetçi, çok daha araştırıcı, çok daha renkli ve hayata çok daha yapışıktır.

4. Tamamen palavra. Evet rekabetçi ama ihaleler ve hız konusunda! Hız konusundaki rekabetçilik de çoğu zaman, haberi önceden verebilmek adına bir ton yanlış ve tehlikeli bilgiyi, dış kaynaklı bir kamyon dolusu “servis”i amacına bakmadan kamuoyuna boca etmeye dayalı. “Mükemmelliyetçi? Araştırıcı?” Evet  bu ikisini arayan gazeteciler var. Ama Burberry’s ve Petrus’lu sarı basın kartını tercih edenlere kıyasla devede kulak. Kötüsü, genç gazeteciler de bu neon ışıklı hayatı gazetecilik sanıyor. “Renkli”, bak bu doğru. Hayata yapışık, evet o kadar ki, muhabirler barların kapısında sabahlıyor. Sadece genç ve güzel olduğu için medyanın kremalı hayatını paylaşmak uğruna kaç “aptal sarışın” şöhret yapıldı? Tersi daha kötü! Gazeteciliği zerre sallamayan kaç alımlı kadın “gönüllü” olarak “usta gazetecilerin” altına yattı? Şimdi pekala bir seri isim verip, “bunlarda mı gazeteci değil” diyebilirsin. Biz de deriz ki, “hangi dönemden geldiklerine iyi bak”, kulelerden mi geliyorlar, “simit-çay” sütunlarından mı?

Kısaca bu konuda hiçbir nostaljim yok. Ama çok iyimser bir gerçekçiliğim var.


5. Bizim de! Yazının başında bu önyargının kırılmasının zor olduğu, ne desen de işe yaramayacağını yazmanın sebebi, gelecek bunun gibi eleştirileri aynı kefeye koymak kolaycılığına sapmak! Bazı okurlar bunu yutabilir. Ama her gün “aynı” klavyenin tuşlarını eskiten basın mensupları yutar mı? Bu gerçekten bir önyargı mıdır, yoksa doğru mudur bilmiyoruz. Ama kötü haber şu Ertuğrul bey, bu yazınız bir “tabu-savar” değil, günah çıkartıyorsunuz ve gazetecilik yapmadığınızın pekala farkındasınız. İpekçi veya Mumcu ekolünün yaşam anlayışını benimsemek zorunda değilsiniz. Dilediğiniz gibi yaşayın. Ama gazetecilik başka bir şey. Bunu biliyorsunuz! Ne demek istediğimizi anladığınıza kalıbımızı basarız.

www.iyibilgi.com



Bu haber 421 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,574 µs