En Sıcak Konular

'Bunu bana yapmayacaktın, Hocam'

12 Ekim 2011 09:41 tsi
'Bunu bana yapmayacaktın, Hocam' "Ülkemizin en ünlü sosyologunun Müslümanlar arasında iletişimin önemini anlayabilmesi için bir yabancı antropologun tanıklığına ihtiyaç duyması doğrusu beni kahretti."

Büyükbabası Ahmet Cevdet Bey diplomat oğlundan olma torunu Şerif’i İstiklal Caddesi’nin ortasındaki Ağa Camii’ne götürmüş. “Git; bu insanlar ne yapıyorlarsa sen de onu yap” demiş... O sırada yine Cadde-i Kebir üzerindeki Galatasaray’da okuyor olmalı genç Şerif... Ne yapsın, büyükbabasının “Kendi memleketini bilmeyen insanlardan oluşan bir aile mi olacağız?” hassasiyetinin sonucu çıktığı ‘halkını tanıma’ turunda, abdest de almış, namaz da kılmış... Neşe Düzel’in Taraf’taki pazartesi konuklarının sonuncusu Şerif Mardin’di. İki gün süren söyleşide en çarpıcı bölüm bu ‘halkını tanıma’ girişimi... Ağa Camii’nden çıkıp Balık Pazarı’na gitmişler; orada da mumbar yemiş torun...Mumbardan büyükbaba da yemiş midir acaba? Küçük Şerif abdest alıp namaz kılarken büyükbaba camiden içeri girmemiş çünkü...Şerif Mardin’le yapılan söyleşi günümüzdeki İslâmi hayat üzerine... Tarikatlar, cemaatlar, siyaset... Geçmişinde Bediüzzaman Said Nursi ile ilgili bilimsel bir kitabın yazarlığı bulunduğundan Hoca konunun muhatabı seçilmiş besbelli... Ancak söyledikleri neredeyse bütünüyle kulaktan dolma şeyler... Söyleşide en çok geçen sözcük ‘bilmiyorum’ oluyor bu yüzden...Tarikat mensubiyetinden söz ederken, “O ilişki havzası neleri kapsar, o havzanın içinden neler çıkar bilmiyoruz” diyor. Hem Müslüman hem modern olmaya değiniyor, ama bu ikisinin yüzdesinin ne olduğunu bilmiyor... Günümüz siyasileriyle tarikat ve cemaatlar arasında ne fark olabileceğine geliyor söz; “İncelemediğim için bilmiyorum, ama araştırılması gerekir” diyor Hoca... Aslında bildiklerinde de sorun var Hoca’nın... Fethullah Gülen Cemaati’nin İslâm’ı nasıl yorumladığını merak ediyor Neşe Düzel; “Sırf İslâmi yorumundan gidilirse ben bunu bilmiyorum, çünkü incelemedim” diyor ve ekliyor: “Nakşibendilikten geldiği doğru, ama o yolu bir hayli değiştirdi.”Fethullah Gülen’in Nakşibendilikten geldiği?Henüz araştırmadığı için bilemedikleri yanında iyi bilmediği için çelişkiye düştükleri de var. Kendisinin açtığı ‘Panislâmizm’ muhabbeti sırasında sözü ‘İslâm’ın kendini göstermesi’ adını verdiği konuya getirdiğinde, “Burada tarikatlardan bahsetmiyorum; çünkü tarikatlar çok kuvvetli değiller” diyor. Cemaatlerden bahsediyormuş...Oysa, söyleşinin başlarında tarikatları bayağı önemsediğini hissettiren sözler etmiş, Nakşibendilik için “Çok etkin bir tarikat” demişti. Etkin oluşunu “Amigoları var” diye açıklamıştı; artık ne demekse...Anlattıklarının kulaktan dolma bilgilere dayandığını zaten kendisi söylüyor. “Bana tarikatlar hakkında hikâyeler anlatılıyor” diyor; anlatıcıların kimliği hakkında ipucu da sunuyor: “Sevdiğim dört-beş kişi hakiki bir merak sonucunda tasavvuf meselesine girdiler...” Bir başka yerde de, ‘bilen birisi’ diye tanımladığı birinden işittiğini şöyle aktarıyor: “Siz cuma günleri camilerde hayır toplama sandığının içine bakarsanız, şaşarsınız.”Her cuma bakıyorum ben, ama şaşılacak çapta bir şey görmüyorum o kutuda...Sovyet döneminde Ruslar’ın dine dokunuşuyla Cumhuriyet’in dine bakışı arasındaki farka işaret ederken kendisinin gönlünün hangisinden yana olduğunu pek belli etmiyor Hoca; hatta sanki öteki deneyim daha akıllıcaydı diye düşündüğünü ihsas ediyor. Ürperiyorsunuz. İyice gençliğinde büyükbabasının ittiği Ağa Camii’nin kapısında kalakalmış bir sosyolog görüntüsü verdi bana Şerif Mardin. O gün toplumu ne kadar tanımışsa o kadarla idare etmiş... Okuyalım: “Buraya gelen bir antropolog ilginç bir şey buldu; bizim hiç üzerinde durmadığımız ve önemsiz bulduğumuz bir şey... Tarikatlara canlılık veren bir şey...”O şey neymiş biliyor musunuz? Sohbet... Ülkemizin en ünlü sosyologunun Müslümanlar arasında iletişimin önemini anlayabilmesi için bir yabancı antropologun tanıklığına ihtiyaç duyması doğrusu beni kahretti.Kütüphanemin bir bölümü hiç vazgeçmeyeceğim kitaplara ayrılmıştır ve Prof. Şerif Mardin’in eserleri en görünür rafta durur. Kendi kitapları da, hakkında yazılmış olanlar da yine orada kalacak, merak etmeyin...

Taha Kıvanç / Star



Bu haber 980 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,708 µs