'Füze kalkanı'nın eğrisi, doğrusu

9 Ekim 2011 08:19 tsi
'Malatya’ya radarın öncelikle İsrail’in savunması için yerleştirildiğini iddia edecek kadar malumat yoksunluğu ve ideolojik önyargı içinde olanlar...'

Brüksel’de görüştüğüm NATO uzmanlarından aldığım bilgiler ve erişime açık verilerden derlediğim bu yazıyı, Malatya’ya radarın öncelikle İsrail’in savunması için yerleştirildiğini iddia edecek kadar malumat yoksunluğu ve ideolojik önyargı içinde olanların istifadesine sunuyorum.
Bilinmesi gereken husus, Kürecik’e yerleştirilecek “AN/TPY-2” X-band radarından bir ünitenin de ABD ile İsrail arasında 2008’de varılmış ikili anlaşma gereği İsrail topraklarında çoktan konuşlanmış olduğudur. Bu radar, ABD-İsrail ortak savunma sisteminin bir unsuru ve Amerikalı askeri personel tarafından çalıştırılıyor.
Bu çok marifetli radarın menzili, tahminlere göre 2000 kilometre civarında... 260 derecelik çok geniş bir açıdan görebiliyor. İşlevi, fırlatılan düşman füzesini takibe almak, türünü ve hedefinin neresi olduğunu saptamak...
İsrail’deki radar, İran’ın herhangi bir yerinden fırlatılan bütün füzeleri görebilecek yetenekte.
Malatya’nın göreceli avantajı ise İran’a İsrail’den daha yakın olması... Dolayısıyla İran’dan bir füze ateşlendiğinde, Kürecik’teki radar bunu daha düşük bir irtifada iken izlemeye alabilecek. Başka bir ifadeyle, İran füzelerini önce Kürecik radarı görecek.
İsrail Kürecik’teki radarın toplayacağı veriye ortak olacak olsaydı İran füzelerini havada imha etmek için biraz daha fazla zamana sahip olurdu. Ortak olmamanın ise İsrail açısından telafisi imkânsız bir durum arz ettiği söylenemez; kendisinde de aynı radar var çünkü.
Mamafih İsrail Kürecik radarının değil belki ama dolaylı yoldan füze savunma sisteminin fiili ortağı ve bu ortaklığı önlemek adına Ankara’nın elinde bir araç yok.
Çünkü sistem uzaydan başlıyor.
Düşman füzesinin ateşlendiği önce uydulardaki ısı sensörleri tarafından algılanıyor ve ihbar ediliyor.
Lakin bunlar, NATO sistemine ortak edilmiş olsalar da neticede ABD uyduları.
Ve ABD uydusu tarafından elde edilen “Füze ateşlendi” uyarısı kural olarak önce Amerikan komuta kontrol sistemine gidiyor, oradan da NATO’nunkine. Ardından radarlar füzeyi izlemeye alıyorlar. Bütün bunlar saniyeler içinde oluyor.
NATO’nun da aynı uydulardan istifade ediyor olması, uzaydan gelen füze ikazının ikili anlaşmalar gereği İsrail’deki radara ulaştırılmasını engellemiyor.
Sistemin gözleri, uydular ve radarlar. Beyni, komuta kontrol merkezleri... Kolları da füzesavar füzeler.
NATO sistemindeki göz, beyin ve kollar ilk kez geçen ağustosta birbirine bağlandı. Ancak sistemde beyin iki tane: Amerikan komuta kontrol merkezi ve NATO’nunki... Bu iki “beyin” Almanya’daki Ramstein Hava Üssü’nde yan yana görev yapacak ama Amerikan beyni “eşitler arasında birinci” olacak. Çünkü uydu ve radarların gönderdiği bütün sinyaller önce Amerikan beynine gelecek oradan NATO’nunkine geçecek.
Kısacası, veriler İsrail’e NATO tarafından servis edilmez tabii ama bu işi Amerikan komuta kontrol merkezinin yapması “teknik olarak” pekâlâ mümkün.
Dolayısıyla Türkiye açısından işin püf noktası, İsrail konusundaki güvenceyi NATO’dan değil önce ABD’den almaktır.

Kadri Gürsel / Milliyet (İlgili kısım)

Bu haber 1,152 defa okundu.