En Sıcak Konular

'Sınır birlikleri Nisan'da bölgede'

26 Eylül 2011 10:31 tsi
'Sınır birlikleri Nisan'da bölgede' Fatih Altaylı Başbakan'ın Ahmedinejad'la görüşmesinin ardından yazdı...

Fatih Altaylı yazdı...

Başbakan’ın Ahmedinejad görüşmesinin son güne sarkması ve ardından Time Dergisi’yle yaptığı mülakat nedeniyle New York’tan planlanan zamandan yaklaşık 4 saat sonra ayrılabildik. Uçağa bindikten hemen sonra Başbakan Erdoğan “Yol uzun. İsterseniz hemen sohbetimizi edelim. Sonra dinlenirsiniz” diyerek, bir “Başbakanlık uçağı klasiği” haline gelen görüşmesi için gazetecileri uçaktaki “küçük odasına” davet etti.

Gündemin en sıcak konusu, büyük ihtimalle de Türkiye’de yükselen terörle bağlantılı olan Suriye meselesiydi. New York’taki son gün SETA’nın (Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı) toplantısında yaptığı konuşmadaki sözlerinden hareketle ilk soruyu sorduk.

‘SİZ DE GÖRÜN OLAYI’
SETA’da yaptığınız konuşmada Hatay’daki mülteci kampını ziyaretinizin ardından Suriye’ye yönelik yaptırımları açıklayacağınızı söylediniz. Neler bunlar?
Suriye’ye yönelik halihazırda uyguladığımız bir yaptırım yok. Silah sevkıyatının durdurulması dışındaki seçenekleri değerlendireceğiz. Silah sevkıyatının durdurulması konusunda hassasiyetlerimiz zaten vardı. Yaptırımlar konusu çok daha farklı. En önemli adım, Hatay’daki kampın medyaya açılması olacak. Burayı dünyaya açarsak, buradaki insanların gerçekleri dünyaya anlatması söz konusu olacak. Suriye de bundan çok endişe ediyor. Hatay ziyareti Suriye politikamızın bir dönüm noktası olacak. Hatta bu kampa yapacağımız ziyareti birlikte, bu ekiple yapalım. Siz de görün olayı. Doğruları yansıtalım.

Başbakan’ın New York ziyareti sırasında Türkiye’de peş peşe gelen terör olaylarıyla Suriye’nin bir bağlantısı olup olmadığını sorduk ardından.
Şu ana kadar olduğu veya olacağı kanaatinde değilim. Geçmişte bu konuda çok iyi çalıştık. Yakaladıkları teröristleri bize teslim ettiler. Bundan sonra ne olacağı bilinmiyor tabii. Terör örgütü oraya sığınır ve oradan saldırılar olursa bu Suriye için de endişe kaynağı.

Suriye’de bir mezhep çatışması riskinden bahsettiniz. Açar mısınız?
Esad’la görüşmemde de “Bir mezhep çatışmasından korktuğumu” söyledim. Kendisi de “Ben de endişeleniyorum” dedi. Kendisine “Sen Nusayri’sin eşin ise Sünni. O zaman bunu bir fırsat olarak kullan” dedim. Ancak sonuç çıkmadı. Sürekli yalan söyledi. “Kaç siyasi tutuklu var” diye sordum. “83 tane. İsterseniz isim listesini yollayayım” dedi. Halbuki binlerce siyasi tutuklu olduğunu çeşitli kaynaklardan öğrendim. Bunu da kendisine söyledim. “OHAL’i kaldırdım” diyor ama samimi değil. Denizden Lazkiye’yi vuruyor. Teröristler var diyor. Siyasi partilerin serbest bırakılması da söz konusu olmadı. Onun da sözünü aylar hatta belki bir yıl önce vermişti.

Tunus, Mısır ve Libya’dan sonra Suriye’deki gelişmeler nereye gider? Suriye bu ülkelerden hangisine benziyor?
Hiçbirine benzemiyor. Tamamen farklı bir durum Suriye’deki. Tunus’ta sadece Zeynel Abidin bin Ali meselesi vardı. Bir genç kendisini feda etti. Halk gösteriler yaptı. Bin Ali durumu gördü, sezdi ve hemen bırakıp gitti, kaçtı. Mısır’da da Tahrir gençliği organize hareket etti. Mübarek sonu olmadığını gördü, bıraktı. Libya’da ise, kabileler bölündü. Bir bölümü Bingazi’yi destekledi. Bingazi grubu desteğini artırdı. Alan genişletti. Kaddafi şu an 3 ile sıkıştı. Halkın azmi nedeniyle onlarında düşeceğine inanıyorum. Suriye bu ülkelerden farklı. Silah gücü Esad’ın elinde. Ordusu var. Bir de emrinde hareket eden illegal grup Şebia var. Benimle ilgisi yok diyor ama var. Katillerden, suçlulardan oluşan bir grup. Esad’a bağlı hareket ediyorlar. Adam öldürüyor, katliam yapıyorlar. Suriye’de nüfusun yüzde 10’u Nusayri, yüzde 60’ı Sünni. Hıristiyanlar var. Esad’ın zamanla Nusayrilerin tamamının bile desteğini alabileceğini sanmıyorum. Sünniler ve Hıristiyanlar zaten karşı, Dürziler de istediği desteği vermiyor. Silahlı gücü ve Şebia ile bir yere kadar gidebilir.

Burada aklıma takılan bir konuyu açıyorum. Libya ve Mısır’da Türkiye muhalif gruplara açık destek verdi. Suriye’de de muhalefetin Türkiye’de örgütlenmesine destek verecek misiniz? Evet. Bir hafta içerisinde Türkiye’de ofis açacaklar. Suriye muhalefetinin Türkiye’de örgütlenmesine izin vereceğimizi görüşmemizde Esad’a da söyledim. Biz demokratik bir ülkeyiz, engelleyemeyiz dedim. Türkiye’de faaliyet gösterecekler. Destekleyeceğiz.

Hemen Ahmedinejad’la yaptığı görüşmeye geçiyoruz. Suriye konusunda İran ile Türkiye arasında, daha doğrusu İran ile dünya arasında ciddi bir fikir ayrılığı var. Bunu hatırlatıyorum. İran şu anda daha iyi bir noktada. Ahmedinejad’a, Suriye yönetiminin kendilerinden cesaret aldığını söyledim. O da “Halkına silah doğrultmamasını belki 20 defa söyledim. Bu konuda sert eleştirdim. Beklemiyordu. Bana da kırıldı” dedi. İran da yavaş yavaş bizim bulunduğumuz noktaya gelecektir. Esad’ı desteklemekten vazgeçecektir. Öyle görüyorum.

Bunun üzerine İran’ın füze kalkanı konusundaki tavrını soruyoruz.
Bu konu hiç açılmadı. Lafı bile geçmedi.


"AKDENİZ TÜRK GÖLÜYDÜ İSRAİL'İN ORADA NE İŞİ VAR?"
Güney Kıbrıs’la sondaj krizinden sonra, donanma Akdeniz’e açıldı. Ne olacak?
Akdeniz bir Türk gölüydü. Ama son zamanlarda oralara çıkmadığımız içindir ki bazıları meydanı boş buldu. Bayram değil, seyran değil. İsrail’in oralarda işi ne? İsrail petrol aramada uzman bir ülke değil ki... KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu, Ban Ki-moon’a çok adil bir öneri götürdü. BM Genel Sekreteri bir özel temsilci atasın. Güney ve Kuzey’den temsilci atansın. Kuzey ve Güney bir de Amerikan şirketi, petrol ve hidrokarbon bulunursa eğer, sağlanan geliri BM’nin denetimindeki bir fona yatırsınlar. Bu fon adil paylaştırılsın ve kesinlikle silahlanmada kullanılmasın. Ama İsrail’in işin içinde olması bunu mümkün olmaktan çıkarıyor. Hadi Amerikalı şirket petrolü çıkaracak ve payını alacak. Geri kalan adanın iki halkının ortak malı. Pe ki İsrail neci? O neyin payını alacak? Ne işi var orada İsrail’in?

Burada Başbakan Erdoğan’ın Doğu Akdeniz’deki Türk varlığına vurgu yapması üzerine aklıma takılan bir meseleyi açmak istiyorum. Sözlerinizden Doğu Akdeniz’de güçlü bir deniz gücüne ihtiyaç duyduğumuzu çıkarıyorum. Peki bu kapsamda Türk Deniz Kuvvetleri’nin güçlendirilip takviye edilmesi, hatta bir uçak gemisi alınması söz konusu olabilir mi? Libya’dan, Lazkiye’ye kadar olan bir alandan söz ediyoruz çünkü.
Elbette. Güçlü bir deniz kuvvetlerine ihtiyacımız olduğu açık. Takviye planlarımız var. Gerek hücum bot, gerek firkateyn. Akdeniz’deki deniz üslerimizi genişletip, modernize ediyoruz. Büyütüyoruz. Belki Akdeniz’de yeni bir üs de kurabiliriz. Değerlendiriliyor hepsi.


"SİYASETLE MÜZAKERE TERÖRLE MÜCADELE EDECEĞİZ"
PKK eylemleri son günlerde artarak sürüyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bana öy le geliyorki bizim sınır ötesi operasyonlarımızda çok zayiat verdiler. Panik içinde, intikam alma gayreti içindeler. Bu operasyonları durduramayız. Talabani'ye de söyledim. “Ancak PKK silah bırakırsa, operasyonlar biter” dedim. Talabani ve Barzani, Türkiye’den gidenlere bunu anlatıyorlar. İkiside terörden yaka silkiyor. Onlarada söyledim, “Ya siz bitirin, ya müşterek hareket edelim ya da biz bitiririz” dedim.

Barzani Kandil’dekilere buradan çıkın artık demiş. Doğru mu?
Bize de geliyor bu duyumlar. Onlar da istemiyor terör örgütünün orada olmasını.  
Ahmedinejad’la görüşmenizde PKK’ya karşı mücadele gündeme geldi mi?
Evet. Onlar zaten PJAK ile mücadele ediyor. Müşterek hareket etme imkânımız var. İstihbarat paylaşımı ve operasyon anlamında.

Bundan sonra terör sorununun tek çözüm yolu savaştan mı geçecek?
Terörle mücadeleden vazgeçmeyiz. Hudut birlikleri kurulduğu zaman çok daha rahatlayacağız. Mart, nisan gibi 5 bin 100 kişilik ilk grubun eğitimi tamamlanacak ve bölgede konuşlanacaklar. Bunlar sözleşmeli görevleri süresince aynı yerde görev yapacaklar. Araziyi, halkı tanıyacaklar. Dolayısıyla etkin mücadele olacak. Şehirlerde de özel harekâtçıların sayısını artırıyoruz. 5100 kişilik ikinci bir grup da şimdi alınıyor. Eğitimden sonra onlar da peyderpey bölgede göreve başlayacaklar.

Bundan sonra artık müzakere süreci bitti mi? Bundan böyle İmralı ile ya da Kandil ile müzakere olmayacak mı? Tamamen askeri tedbirlere mi dönülüyor?
Hayır. Her ikisi bir arada sürecek. Devlet, bakın hükümet demiyorum, devlet gerekli gördüğü koşullarda siyasi müzakereleri sürdürür. Şunla veya bunla. Kiminle uygun görüyorsa. Kimle çözüme gidebilecekse. Ama bir yandan da terörle mücadele sürer. Ben şöyle özetliyorum bunu. Siyasetle müzakere, terörle mücadele edeceğiz. Siyasi ayakla müzakere kesilmez. Çözüm için ne gerekiyorsa devlet bunu sürdürür. Ben görüşmem ama devlet adına görüşülür.
Hükümet ne devlet ne?
Görüşen bürokrattır. Devlet adına görüşür ama nihai karar yetkisi yoktur. Kararı sonunda biz veririz.

Siyasi ayaktan kastınız BDP mi?
BDP’nin kafası karışık. “Gelin Meclis’e sorunun çözümünde etkin olun” diyoruz. “Geliriz” diyorlar, “Geleceğiz” diyorlar. Sonra farklı bir tavır alıyorlar. Gelirlerse onlarla ben de görüşürüm. Daha önce Ahmet Türk'le görüştüm. Yine görüşürüm. Ama gelmeleri lazım. Bakalım 1 Ekim’de gelecekler mi? Siyasi ayaktan kastımız bu işin silahsız bir şekilde sona ermesine katkı sağlayacak olandır.

Son olarak Başbakan’a bir ricamızı iletiyoruz. “Siz Ankara’ya gideceksiniz ama hepimiz İstanbul’a gidiyoruz. Bizi İstanbul’a bırakıp oradan Ankara’ya geçseniz” diyoruz. Gülüyor. “Pilotlarımıza bir sorayım” diyor. İstanbul’da uçaktan inerken çok keyifliyiz.

habertürk



Bu haber 1,073 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,976 µs