En Sıcak Konular

Kürt Sokağı neden bu kadar sessiz?

26 Eylül 2011 09:59 tsi
Kemal Burkay, “Kürt hareketi, 80 öncesi PKK terörü yokken zaten kitleselleşmişti" diyor ve tarihi bir gerçeğe dikkat çekiyor...

Önümüzde cevap bulmayı bekleyen önemli bir soru var. Kürtler, son saldırılarla artık iyice zıvanadan çıkan PKK terörü hakkında ne düşünüyor? Ankara’da gencecik üç bedeni, Siirt’te 4 savunmasız genç kadını ölüme götüren saldırılar, biz Türkler açısından ‘sözün bitti yer’ anlamına geliyor.

Peki ya Kürtler… Onlar bu son saldırılar konusunda nerede duruyorlar. Ben kürdüm diyen birisi böyle bir durumda neler hisseder, ne tür duygular yaşar. Cinnet getiren bir adamın etrafa rast gele ateş etmesi gibi her önüne geleni hedef seçen PKK-TAK terörü, Kürt sokağının vicdanında ne tür izler bırakır.

İşte o vicdanı temsil ettiğine inandığım bir isim; 31 yıllık sürgünün ardından Türkiye’ye dönen Kürt aydın ve politikacı Kemal Burkay’a bunu sordum. Şiddeti bütünüyle reddeden bir anlayışı yaptığı siyasetin merkezine oturtan bir isim olan Burkay, Kürtler arasındaki havayı şöyle özetledi.

“Bu saldırılar, PKK’ya sempati besleyenler, BDP’ye oy verenler arasında bile büyük tepkiyle karşılandı. Dışarıdan bakınca bir sessizlik var gibi görünüyor ama gerçek durum öyle değil. Kürtlerin büyük bölümü bu olayları tepkiyle karşılıyor.”

12 Haziran seçimleri sonrası, anayasa tartışmalarının başladığı, tam da barış umutlarının zirve yaptığı, Kürt sorununa köklü bir çözüm bulunması için hükümetin cesur adımlar atma hazırlıklarına başladığı bir dönemde neden tırmandı PKK terörü?

Bu soruya iki yanıtı vardı Burkay’ın.

1-CHP, ama özellikle BDP’nin Meclis’e gelip yemin etmemesi, gerilim ve kaos ortamına zemin hazırladı. Bu tutum, yumuşamış olan iklimi değiştirdi.

2-Bu durumu fırsat bilen devlet ve PKK içindeki karanlık odaklar harekete geçti, süreci baltalamak için terör eylemlerini başlattılar.

BURKAY: KÜRTLER BU HAKLARA PKK SAYESİNDE KAVUŞMADI

 

Sohbetimiz sırasında Burkay’a şöyle bir soru da yönelttim.

“PKK Doğu’da yaşayan Kürtlere “bakın ben silahlı mücadele verdiğim için siz bu hakları elde ediyorsunuz. Eğer bugün devlet, sizin haklarınızı geri veriyorsa, bu benim silahlı mücadelem sayesindedir. Başka türlü hiçbir şekilde bu haklara kavuşamazdınız” diyor. Gerçekten durum böyle mi?”

Burkay, bu görüşün Kürtlerin bir bölümü arasında gerçekten ‘kabul gördüğünü’ kabul ediyor. Ama “bu doğru değil” diyor. Burkay’ın sözleri, bu ‘bir bölüm kürtler’ ne der bilmiyorum ama bana makul geldi.

“Kürt hareketi, 80 öncesi PKK terörü yokken zaten kitleselleşmişti. Benim kurduğum parti, yüzbinlerce kişinin desteğini almıştı. Hatta Diyarbakır başta olmak üzere birçok ilde yerel seçimleri biz kazanmıştık. Dolayısıyla Kürtler o dönemde şiddete bulaşmadan tamamen siyasi bir mücadele ortaya koyarak kendi haklarını savunup elde etmeye başlamıştı.”

“Sonra” diye devam etti Burkay.

“Sonra 12 Eylül cuntası bir taraftan Kürtlerin haklarını ellerinden aldı. Öbür taraftan da kendi düşmanını kendi elleriyle büyüttü. PKK bu güce ulaştı.”

Burkay, Ak Parti hükümetinin Kürt sorununun çözümü konusunda attığı adımlarda yalnız kaldığı için zaman zaman bocaladığı düşüncesinde. Kendisi, toplumu ve siyasi aktörleri ‘statükocular’ ve ‘değişimden yana olanlar’ diye ikiye ayırıyor.

Bu bağlamda söylediği şu: “Statükonun devamını isteyenler, zaten bütün gücüyle çözüm sürecini baltalamaya çalışıyor. Açılım sürecine destek verenler ise, kritik dönemlerde (özellikle de literatürümüze Habur olayı olarak geçen gelişmeler olduğu zaman) hükümete destek vermediler. Böyle olunca hükümet bu konuda tek başına kaldı. Bu da çözüm yolunda ilerlemeyi zorlaştırdı.”

KÜRT SOKAĞI GÖREVE…HEMEN ŞİMDİ…

 

Burkay’ın da kabul ettiği gibi, özellikle sol kesimin bir bölümünde böyle dönemlerde, hemen işin kolaycılığına kaçıp hükümeti suçlamak gibi bir adet var.

Oysa bu çevreler kabul etse de etmese de, bu son gelişmelerde hükümetin ve Ak Parti’nin hiçbir kabahati yoktur. Değişimden yana olduğunu söyleyenlerin, Kürt sorununun çözümünü isteyenlerin, özellikle bu dönemde Ak Parti’ye kabahat yüklemek gibi bir hakları yoktur. Aksine, kendisini bu konuda ‘duygudaş’ hisseden herkesin, özellikle de ‘Kürt sokağının’ PKK’ya karşı sesini alabildiğince yükseltmesi gereken bir dönemden geçiyoruz.

Değilse en çok onlar kaybeder…

Mehmet Acet - Haber 7
acetmehmet@hotmail.com


Bu haber 766 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,311 µs