En Sıcak Konular

Çocukları kurtarmaya çalışıyoruz

19 Eylül 2011 09:42 tsi
Çocukları kurtarmaya çalışıyoruz "By-pass’lar başladığında ameliyat ortalaması 50 yaş ve üzeriydi. Ameliyat ettiğimiz hastaların yaş ortalaması giderek düşüyor. Erken ölümler oluyor. Hiçbir şikayeti olmayanlar, top sahasında aniden ölebiliyor...Doğaya, toprağa, özümüze dönmenin za

22 yıllık kalp ve damar cerrahisi uzmanı Dr. Mahmut Akyıldız’ın (47) eli sadece neşter ve kateter tutmuyor. İstanbul, Riva’da kurduğu doğal yaşam üssünde kah çobanlık yaparak keçilerini meraya götürüyor kah kazması ve küreğiyle toprağa tohum atıp fide ekiyor. Çocuklarını daha doğal bir ortamda yetiştirmenin temellerini atıyor

Aslen Rize Çayelili olan Mahmut Akyıldız’ın İstanbul’un hemen yakınındaki Riva köyüne ilgisi tesadüf değil. İstanbul’da oturduğu ve doktorluk yaptığı halde aile dostlarının yaşadığı bu köye sık sık giden Akyıldız, daha 25 yıl önce buraya yerleşmeyi kafaya koymuştu. İstanbul’dan Karadeniz’e açılan ilk koyda bulunan Riva, denizi, deresi, ormanı, insanıyla memleketine çok benziyordu. Bir hayali de Karadeniz’e hakim sarp kayalıklar üzerindeki, 1963 yapımı evi satın almaktı.

Uzun yıllar sonra o evin satılığa çıktığını duydu. Yeni evlendiği meslektaşı ve eşi Şenay Akyıldız’ı da hayaline ortak etti. Önce düğünde takılmış altınları bozdurdular, üstünü de borçlandılar. İstanbul’da kiralık bir dairede oturuyorlardı ama bunu dert etmediler ve Riva’daki evi böylece satın aldılar.

Hayallerinden birini gerçekleştirmişti Mahmut Akyıldız. Konumu nedeniyle evde büyük değişiklikler yapamadı. Ama komşu arsaları birer birer satın aldı. Eve ödediğinden fazlasını çevresindeki bahçeyi düzenlemek için harcadı. Kayalıkların üzerine yaklaşık 100 kamyon toprak taşıtıp araziyi düzleştirdi. Üzerine gübre döktürdü ve bir dönümlük bahçesini oluşturdu.

Akyıldız yılın altı ayını Riva’daki evinde geçiriyor. Ona yardımcı bir bahçıvanı var ama tercihi mümkünse her işi kendi başına yapmak. Mevsimine göre hangi sebzelerin ekileceğini, hangi ağaç fidelerini getireceklerini planlıyor. Kazıyor, çapalıyor, suluyor. Keçilerini, koyunlarını alıp meraya otlatmaya götürüyor. “Haftanın beş günü ameliyathanedeyim. Günde ortalama iki kalp ve damar ameliyatı yapıyorum. İşimizin sorumluluğu çok fazla. Her ameliyatımı, teknik direktörün kazanmak zorunda olduğu büyük bir maç gibi düşünüyorum. Ama Riva, denizin, derenin, yeşilin bir araya geldiği bir köy. Toprakla ve hayvanlarla kendime terapi yapıyorum. Denizle, balıkla, yıldızlarla konuşuyorum. İşimin dışındaki bütün zamanım burada geçiyor. Yaptıklarımdan büyük bir keyif alıyorum. İstanbul’a yakın bir yerde köy hayatını yaşayabiliyoruz.”

ÇOCUKLARI TOPRAKLA HAŞIR NEŞİR OLUYOR

Son yüzyılda ortaya çıkan veya yaygınlaşan hemen tüm hastalıkların temelinde sağlıksız beslenme, stres ve hareketsiz yaşamın bulunduğunu söyleyen Akyıldız, bahçesinde mevsimine göre her türlü sebzeyi yetiştiriyor. Asla kimyasal ilaç ve gübre kullanmıyor. Akyıldız hayvanlarını da doğal yemlerle besliyor. Piyasada satılan, kimyasal destekli süt veya yumurta yemlerini kullanmıyor. Keçi ve koyunlarını merada, tavuk ve horozlarını bulgur, mısır, buğdayla besliyor.
Akyıldız, Riva’nın kendisine sağlıksız koşullarla baş etmek imkanı sunduğunu anlatıyor: “Önceleri sütü köyden alırdım. Ama sonra kendim üretmeye başladım. Önce koyun aldım. Sonra keçi. Keçi sütü çok özel ve kıymetli bir kaynak. Her bir keçim günde 5 litre kadar süt veriyor. Sütten yoğurt, peynir, çökelek üretiyoruz. Buradan elde ettiğimiz süt, yumurta ve sebzeler bize fazlasıyla yetiyor. Hatta eşe, dosta da dağıtıyoruz. Derdim sadece ailemi sağlıklı beslemek değil. Çocuklarımın hayvan sevgisini öğrenmesi, toprakla haşır neşir olmasını da istiyorum. Bunu da başardım galiba...”

BİZİM İÇİN ARTIK ÇOK GEÇ AMA ÇOCUKLARI KURTARMAYA ÇALIŞIYORUZ

Kalp ve damar hastalıkları sıklığı ve bu nedenle yaşamını kaybedenlerin sayısı giderek artıyor. By-pass’lar başladığında ameliyat ortalaması 50 yaş ve üzeriydi. Ameliyat ettiğimiz hastaların yaş ortalaması giderek düşüyor. Erken ölümler oluyor. Hiçbir şikayeti olmayanlar, top sahasında aniden ölebiliyor. Doğadan ve doğal beslenmekten uzaklaşmak önemli faktör. Yağlar suçlanıyor ama esas suçlu rafine edilmiş gıdalar. Bir araştırmaya göre son 100 yılda yağ tüketiminde önemli bir değişiklik yok. Ama rafine edilmiş şeker tüketimi yılda 4 kilogramdan 80 kilograma çıkmış. Un tüketimi kişi başına 60 kilogramdan 80 kilograma yükselmiş. Buna bağlı olarak kalp ve damar, diyabet, kanser hastalıklarındaki artış da yüzde 300. Doğaya, toprağa, özümüze dönmenin zamanı. Belki benim için geç ama çocuklarımın önünü açmak istiyorum.”

Hürriyet



Bu haber 827 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,736 µs