ABD Büyükelçisinin eşine kendi adıyla seslenin!
0 0 0000 00:00 tsi
Efendim bu köşede diplomasi kulisi okuyacaksınız. İlk iki-üç yazıdan sonra farkı fark edersiniz. Onun için fazla parlatmıyorum.
Ankaralı gazeteciler sağ olsun... Hele diplomasi muhabirleri ile Ankara Temsilcileri. (Zaten Sabah ve Hürriyetin temsilcileri diplomasi ekolündendir ya
Daha erken, sonra bakarız!)
Diplomasi kulisi diye, davetli oldukları resepsiyon notlarını İstanbula kakalama konusunda ehildirler. Bab-ı ali ne yapsın? Ankarayı hiç bilmediğinden, bir de çaresizlikten, geleni gerçek kulis sayıp, basar.
İşte efendim bu köşede diplomasi kulisi okuyacaksınız. İlk iki-üç yazıdan sonra farkı fark edersiniz. Onun için fazla parlatmıyorum.
Sondan başlayalım...
Ankara diplomasi çevrelerinin şu sıralar en gözde konusu ABD Büyükelçisinin etnik kökeni! Günlüklere pek düşmediyse de, haftalık dergilere küçük notlar halinde ve özel haber mahreçleriyle yansıdı. Yani hiç duyulmadık değil.
Sayın Büyükelçinin büyükannesi ile büyükbabası Kızılderili! (Artık ana tarafı mı baba tarafı mı bilmem. Bence baba tarafı. Zira anne tarafının Yalçın Küçük hocayı ilgilendirdiğini sanıyorum!)
Olabilir... Bu tarafı daha ziyade genel kulisçilerin işi. Sayın büyükelçi fazladan bu işe meraklı. Washington-Ankara arasındaki sert politik rüzgarlardan ve bizim hınzır meslektaşların biteviye sorularından yıldığını daha şimdiden açıkca söylüyor.
Onun gerçek merakı tarih ve sanat... Bir yerde karşılaştığınızda Ne olacak bu PKKnın hali ya da Çuval işinde ayıp ettiniz minvalli bir girişe yeltenirseniz, tersler!.. Sonra bozulmayın.
Ama dialog arıyorsanız tarih konuşun, sanat konuşun, otantik eşyalardan bahsedin tamamdır. Gerisinden hem sıkılıyor hem sinirleniyor.
Eşi de öyle... Bayan Wilson-ki kendisine bu şekilde hitap ettiğimi bilse paralar-öyle göstermelik eşlerden değil. Hele Amerikan jargonunda adet olduğu üzere, eşi bir yerde konuşma yaparken sürekli gözlerinin içine bakarak ilgiyi eşinde tutma görevini sırtlayacak dekor eşlerden hiç değil. (Esasen bu da ilginç bir konu. ABD Başkanı bile konuşma yaparken bakın, first lady sürekli ona bakar. Tüm elçi eşlerinde de aynı tavrı gördüm. Sordum soruşturdum, psikolojik bir varyasyonmuş. Dikkati toplamak ve saygı uyandırmak için. Tam tersine benim ilgim dağılıyor. Devamlı kadına bakıyorum.)
Neyse, devam edelim... Efendim kendisi kariyer diplomattır. Yani en az kocası kadar bu işlerden anlar, hatta fazlası dahi olabilir! Onun için kendi yaptığı işlerle, kendi kariyeriyle ve doğal olarak kendi ismiyle anılmak istiyor. Bu yüzden ona yanaşırken de tedbiri elden bırakmamamak lazım. Mrs. Wilson ya da adet olduğu üzere Mrs. Ambassador diye hitap ederseniz, kocasından yediğiniz zılgıtın aynısını yersiniz. Geceniz rezil olur.
Kızılderililere gelince... Büyükelçi kızıl falan değil. Zaten sakal yüzünden rengini kestirmek de zor. Yine de ta Amerikadan gelip, ülkemizde kendi müziklerini seslendirecekleri bir dizi konser vereecek bir grup Kızılderili dostu büyükelçilik residansında ağırladı ve kısıtlı bir konuk grubuna mini konser vermelerini sağladı. Fısıldayanların yalancısıyım-konuklar-elit bir kesimdenmiş. Seçilmişler yani!
Türkler Western filmlerinde hep Kızılderilileri tutmuşlardır... Biliyorsunuz mazlumlara sempatimiz var. Ancak konserde Türk misafirperverliğini gösterip el ayaları çatlayıncaya kadar alkışlamışlarsa da, genel kanaat bu müziğin bir felaket olduğu yönünde husul etmiş. Bu konuda da dinleyenlerin yalancısıyım.
Belki konuk kızılderililer çeşitli kabilelerden toplama olduğundan tam bir senkronizasyon sağlanamamış olabilir. Yine de önyargılı değilim ve hala koboylara karşı Kızılderilileri tutuyorum.
Sadede gelemeden yerimiz tükendi. Yemek faslı, konukların aç kalışı ve yabancıların üzerlerinden dökülen kıyafetler sonraki yazıya.
Not: Bu arada sizde dersinize çalışın ve Allah rızası için, artık nerede görürüsünüz bilmem, şu adamların kıyafetlerine ama özellikle Amerikalıların kravatlarına bir bakın. Sonra dertleşelim.
Bu haber 364 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle