En Sıcak Konular

Ahmet Altan'a koca bir teessüf

13 Eylül 2011 12:21 tsi
Ahmet Altan'a koca bir teessüf Taraf gazetesindeki Mavi Marmara ile ilgili iki yazısından dolayı Ahmet Altan'a, Hakan Albayrak tarafından Cumartesi günü sert eleştiriler yöneltilmişti. Altan'a aynı ayarda bir eleştiri de Özlem Albayrak'tan geldi.

Albayrak, 'Altan için asıl problemin, Mavi Marmara Olayı'nın olmadığını, asıl meselenin Türkiye'nin açıkladığı İsrail'e uygulanacak yaptırım kararları olduğunu düşünüyorum' dedi.


Özlem Albayrak *

Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan, geçtiğimiz Cuma ve Cumartesi (09-10 Eylül 2011), peşpeşe iki yazı yazdı.

Altan, "Mavi Marmara ve Deniz Feneri" başlıklı ilk yazısında, "O yolculuğu organize eden örgüt neden "sivil bir eylemi", bir "cihada" çevirdi?", "İsrailli askerlerin barbarlığı ortadayken neden sivil insanları gereksiz bir çatışmaya soktu?" diye IHH'yı suçladı.

Hükümete de, sanki sivil toplum kuruluşları eylemlerini hükümetlerin onayına sunmalıymış, dünyada işler böyle yürüyormuş gibi "neden bu eyleme izin verdiniz, neden o insanların kurban olmasına göz yumdunuz?" şeklinde bir soru yöneltti.

Altan'ın yazısının sonundaki, "Erdoğan ve Davutoğlu çok sevdiği "Osmanlı mirasçılığı" meselesini fazlasıyla ciddiye alıp, "sultanlığı" da benimseyerek gerçeklerle bağlarını koparmaya başlamış gibiler" ifadesi ise kanaatimce, Mavi Marmara'yla başladığı yazısının asıl muradını açık ediyordu.

Hakan Albayrak, ertesi gün (10 Eylül 2011) Yeni Şafak'ta yayınlanan "Yıldıray Oğur ve Ahmet Altan'a" başlıklı yazısıyla kendisine Mavi Marmara hususunda gayet net ve anlamlı bir cevap verdi.

Ancak Altan için asıl problemin, Mavi Marmara Olayı'nın olmadığını, asıl meselenin Mavi Marmara Raporu'nu izleyen günlerde Türkiye'nin açıkladığı İsrail'e uygulanacak yaptırım kararları olduğunu düşünüyorum.

Çünkü Altan, Cumartesi günü (10 Eylül 2011) Taraf'ta yayınlanan yazısında "AKP'nin Gazze ambargosu üzerinden başlayan sertleşme sürecini Doğu Akdeniz'de egemenlik siyasetine eklemlediği"ni söylüyor; "hükümeti destekleyen medya cenahında yazılıp çizilenleri de emperyal bir gücün fütuhat hazırlığı" olarak niteliyordu.

Altan'ın Mavi Marmara'yla ilgili olarak, şimdiye dek din, dil, ırk ayrımı yapmadan dünyanın her yerindeki yoksullara, düşkünlere, evsizlere, açlara yardım götürmek dışında tek bir faaliyeti olmamış bir sivil toplum kuruluşu olan IHH'yı "cihadçılar" olarak kodlaması, O'nu "Tamam kendi vatandaşın için özür bekle, tazminat da talep et, ama Gazze ambargosundan bize ne?" diye hükümeti eleştiren ulusalcılardan bile geriye düşürdü.

Çünkü, İslam literatüründe zulm, zalim ve mazlum olarak geçen ve dünya durdukça varolacak, varoldukça da çözülmeyi bekleyecek, bu bekleyişte insanlık bilgisi ve iyiliğini gereksinecek bu konu; liberal literatürde de hak, hukuk ve adalet başlıkları altında aransaydı bulunabilirdi. Bazı değerler üstüne kurulu olduğunu bildiğimiz Taraf'ın Genel Yayın Yönetmeni Altan, pekala bildiğini bulmamayı seçmiş.

Olsun.

Sivil toplum, sivil irade, sivil eylem kavramlarını pekala bilir yani Altan da; hükümetin İsrail'e karşı yaptırım kararları almasını, "Gazze ambargosu üzerinden başlayan sertleşme sürecini Doğu Akdeniz'de egemenlik siyasetine eklemlediği" varsayımına hangi verilerle gerekçe yaptı, bilemedim.

Keza, "hükümeti destekleyen medya cenahında yazılıp çizilenlerin de emperyal bir gücün fütuhat hazırlığı" olarak yorumlamak nasıl mümkün oldu, çözemedim.

Altan elbette iyi bir kalemdir, sözü değerlidir, Türkiye'nin demokratikleşme sürecinde ciddi ve sıkı el emeği bulunan bir yazardır.

Amma velakin, hayata dair referansları farklı olanların öncelikleri de farklı oluyor demek ki...

"Kolları bacakları taşlarla kırılan, evlerinden yağan misket bombalarıyla kendileriyle dünyanın gözü önünde misket oynanan Müslümanlara yardım götürelim, dikkati bu yöne çekelim" demek, "fütuhatçılık" oluyormuş.

Bunu, modern bir sivil toplum kuruluşu olarak, çokuluslu bir katılımı tercih ederek ve silahsız şekilde gerçekleştirmeye çalışmak da "cihatçılık".

Vatandaşını öldürene yaptırım kararı alan devlet de, "Osmanlı mirasçısı".

Hükümeti eleştirmeyi anlarım, eleştirilecek pek çok yönü de var. Da, bunu Mavi Marmara üzerinden yapmak üstüne kurulduğun hak, hukuk, özgürlük değerlerini alaşağı etmek, bizzat kendinin oturduğu sandalyeyi çekmek, kendi ayağına sıkmak anlamına gelir.

İnanan insanların hassasiyetlerini "cihatçılık" ve "fütuhat hazırlığı" olarak değersizleştirmek ve amacından saptırmak da seni eleştirdiğin ve uzak olduğunu sandığın Kemalistlerin elitist bakış açısına anında ışınlar. Fildişi kulenden baktığın toplumu, toplumun hassasiyetlerini, önceliklerini, ortak vicdanını anlamadığın anlamına gelir ki, fenadır.

Ahmet Altan'a koca bir teessüf gönderiyoruz.

* Yeni Şafak

Bu haber 1,210 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,131 µs