En Sıcak Konular

Belki de İsrail Türkiye’ye teşekkür ediyordur

13 Eylül 2011 09:25 tsi
Belki de İsrail Türkiye’ye teşekkür ediyordur "Herkes zannediyor ki, İsrail burada çok önemli bir yerde ve Amerika kendisini İsrail için feda eder. Bu kesinlikle doğru değil."

Vatan gazetesinden Mine Şenocaklı'nın, Prof. Mahir Kaynak ile yapmış olduğu röportajdan ikinci bölümü:

(Birinci bölüm için buraya tıklayınız)

Dünkü konuşmamızda, “Rusya ile ABD, Avrupa Birliği’ni dağıtacaklar, Çin’i sınırlandıracaklar. Dünyada yeni oluşacak düzende tahterevallinin iki ucunda Rusya ve ABD yer alacak, ortada denge noktası ise Türkiye olacak. Ortadoğu’yu yeni taliplerine, yani Çin ve AB’ye karşı Türkiye koruyacak” dediniz. Türkiye’nin gücü gerçekten de bu kadar artacak mı?

Evet. Dikkat ederseniz gelişmeler de o istikâmette. AB ile ilişkilerimiz giderek kopuyor. Türkiye, Ortadoğu ve Afrika’da rol alıyor. Çin’in bölgedeki atlama taşı İran’dı. İran’a karşı da tavır aldılar.

Peki ama tam da bu arada PKK terörü şiddetleniyor, İsrail’le ilişkilerimiz bozuluyor. Bunu nasıl açıklayacağız? Eğer Ortadoğu’da Amerika ve Rusya bizi destekleyecekse...

Amerika’nın bugüne kadar PKK’yı desteklemesinin sebebi, Türkiye’nin ulus devlet yapısından ayrılması ve bölgesel güç olmasını sağlamak içindi. Bu da Kürt’e ‘Kürt’ demeden olmazdı. Oysa şimdi hem Kürt’e Kürt diyoruz, tıpkı Arap’a Arap dediğimiz gibi, hem de Hıristiyanlara karşı olumlu jestler yapıyoruz. Diyoruz ki, “Hiç kimsenin kimliğiyle ve inançlarıyla ihtilaf halinde değiliz.” Biz Türkiye içindeki Kürt’e ‘Türk’ diyorduk. Peki Kuzey Irak’takine ne diyecektik? Onun için Kürt kimliğini kabul etmek zorunda kaldık. ABD’nin Öcalan’ı önce tasfiye edip, kendisinin işgal ettiği Kandil’de Türkiye’ye karşı hareketlerin olması tezattır, yani olmaz böyle bir şey değil mi?

Evet, olmaz! O zaman ABD niye Kandil’i destekledi?

Dediğim gibi amaçları ülkeyi bölmek değildi, sadece “Kürtlere Kürt deyin, o bölgedeki Kürtlerle iyi ilişkiler kurun ve sizin genişlemenizin bir alanı olsun orası” dediler.

Nereye doğru genişlemek?

Kuzey Irak’a doğru. Zaten oralarda da ekonomik olarak çok büyük ilişkilerimiz var. Daha da artıyor. Onun için PKK’yı çok fazla ciddiye almamak lazım. Şu anda Türkiye’nin bölünmesi söz konusu değil. Ben Kürt meselesi çıktığından beri şunu söylüyorum; Kürtlerin ayrı bir devlet kurduklarını farz edelim, bu devletin fert başına milli geliri 300 doları geçmez. Çünkü hiçbir ekonomik gücü yok, askeri gücü yok! Askeri güç sadece omuzdaki silahla olur mu? Öyle olsa biz ne diye top, tüfek, tank, uçak alıyoruz? Aslında terörle sadece bu şekilde mücadele edenler Kürt kimliğini Türkiye’ye kabul ettirmenin yolunu açtılar. Gittiler, orada insanlara eziyet ettiler, insanlar devlete güvenlerini kaybetti ve Kürtlüğün etrafında birleşti. Başlarda öyle değildi.

Peki gidiş nereye doğru?

Olay bitti. Yani Kürt’e ‘Kürt’ dedik, bir süre sonra Kandil’e kara harekatı da yapacağız... Bunu Kandil’e yapılmış bir kara harekatı olarak kabul edeceğiniz gibi Kuzey Irak’ta Türkiye’nin askeri varlığının yerleşmesi olarak da kabul edebilirsiniz.

Bu ne anlama geliyor?

Biz orada etkili olacağız.

Yani Türkiye 1 Mart tezkeresinde yapamadığını şimdi mi yapacak? Amerika’yla birlikte...

Evet. Ama Amerika’yla birlikte değil! Amerika, Kuzey Irak’tan çekildikten sonra orada Kürtleri himaye etmek gerekecek. Çünkü Araplar Kürtlere karşı son derece tepkili. Diyorlar ki, “Biz Irak için 1 milyon insanımızı feda ederken onlar refah içinde yaşadı, hiç eziyet çekmedi.” Onun için Amerika çekilir çekilmez muhtemelen Kürtlere saldırılacaklardır, bizim varlığımız orada Kürtlere teminat olacaktır.

O zaman PKK’nın da umudu Türkiye mi olacak?

Tabii...

Ama şimdi şiddetin dozunu artırdı... BDP de demokratik özerklik istiyor...

Onun da nedeni şu; Güneydoğu’daki Kürt yöneticiler Kürtler için değil, kendileri için mücadele ediyorlar. “Yine buranın yöneticileri biz olalım” diyorlar. Konumlarını devam ettirmek istiyorlar. Türkiye’den finansmanın Güneydoğu’ya gitmesini ve onu kendilerinin kullanmasını istiyorlar. Onun için onları çok fazla önemsememek lazım.

Peki bütün bu olup biten arasında İsrail’i nasıl değerlendiriyorsunuz?

İsrail ayağı bana son derece makul geliyor. Şu bakımdan makul geliyor diyorum; çünkü Türkiye bölgesel güç olacaksa, buradaki Müslüman ülkelerle arasını iyi tutmak zorunda. Bu da İsrail’e tepkiyle olur. Hem İsrail’le hem de Arap ülkeleriyle dost olmak mümkün değil. Onun için bizim İsrail’le olan çatışmamız şeklen ABD’de tepki görse bile aslında destekleniyordur.

Prof. Hasan Köni, “Türkiye, İsrail’le ilişkilerini el altından hep iyi tutmuştur” diyor.

Evet, olabilir. İsrail’in görevini iyi anlamak lazım. Herkes zannediyor ki, İsrail burada çok önemli bir yerde ve Amerika kendisini İsrail için feda eder. Bu kesinlikle doğru değil.

Feda etmez mi?

Hayır! İsrail’in kuruluşundan beri takip edin, Avrupa’dan kaçan Yahudiler Amerika’ya sığınmak istediler, Amerika bu kadar çok Yahudi’yi istemedi ve buraya yönlendirdi. Ve şunu düşündüler, dediler ki, “Kurulacak Yahudi devleti, buradaki Müslümanların düşmanı olur ve buradaki düşman nedeniyle Müslümalar başka düşman aramazlar ve bizimle dost olur!” Ve bunu da başardılar. İsrail’in rolü odur. Bakın size bir örnek vereyim, ABD İsrail için canını feda eder diyoruz değil mi? Peki ABD’nin en çok silah sattığı ülke hangisi? Suudi Arabistan! Onun hasmı ise İsrail. Bu ikisini nasıl bağdaştırıyorsunuz birbirine? Eğer bu ikisi kapışırsa ABD hangisini destekleyecek?

Belki de İsrail Türkiye’ye teşekkür ediyordur

Suudi Arabistan’ı mı?

(Gülüyor) Ben şunu söylüyorum, bu bir senaryo, bize böyle yutturuyorlar, herkes de bunu kabul ediyor. Sormak lazım Amerika’ya, “Hangisini tutuyorsun Allah aşkına? Birileri diyor ki, siz İsrail’le ayrılmaz bir parçasınız. Ama Suudi Arabistan’la da ayrılmanız mümkün değil. Öyleyse? Ekonomik menfaatleriniz, dünya üzerindeki petrolün konumu nedeniyle Suudi Arabistan’la bir. Üstelik bütün silahları oraya satıyorsunuz. Sattığınız uçaklarda Amerikan pilotlarını görevlendiriyorsunuz. Şimdi Amerikalı pilotlar İsrail’e bomba mı atacak?” Hayır! Bakın Filistin meselesini de herkes çok abartıyor. Filistin’in görevi de Arap-İsrail çatışmasının bir simgesi olmaktır. Bu bir görev. Filistinlilerin görevi İsrail’le savaşmaktır. İşte gördük, Yaser Arafat onların lideri değil, yöneticisiydi. Ve bu yöneticilikten 1 milyar dolarlık bir kazanç sağlamıştı. Siz bir kahramanın 1 milyar dolar gelir elde etmesini nasıl karşılarsınız? Bir ideal uğruna mı yaptı bunu? Yanlış mı söylediklerim?

Amerika, Afrika’yı Türkiye’ye emanet ediyor

Türkiye’nin İsrail’e tepkisini aşırı bulanlar oldu... Sizin görüşünüz ne?

Bizim İsrail’e karşı tavır almamız gerekliydi. Ve bu ABD ile bir gerginliğe neden olacak değildir. Dikkat ederseniz bu olay sonucunda Başbakanımız o bölgenin kahramanı haline geldi. Her yerde fotoğrafları var. Ne kadar güzel değil mi? Biraz daha abartırsam şunu söyleyebilirim, İsrail acaba teşekkür etmiyor mu bize bu yüzden? “Bizi yok sayan İran’ın yerine, sizin İslam dünyasında egemen olmanız bizim için daha iyidir. Sizi tebrik ederim” demiyor mudur acaba? Dediğim gibi İsrail devleti o kadar güçlü bir devlet değil. Amerika düşman yaratmak için onu kullanıyor. İsrail’in vazifesi kavgayı sürdürmek. Orada barış olursa Araplara, Müslümanlara yeni bir düşman lazım. İsrail orada düşman vazifesini yerine getiriyor.

Öyleyse önümüzdeki dönemde Türkiye ile İsrail arasındaki çatışma daha da artacak?

Evet.

Peki Türkiye’nin Ortadoğu’da gücünün artması ne kadar Başbakan Erdoğan’ın çabasıyla olmuştur, ne kadarını küresel düşünmemiz lazım? Çünkü başından beri anlattıklarınızdan bunların hepsinin çok önceden belirlenmiş adımlar olduğunu çıkartıyorum... Erdoğan’ın ne kadar dahli vardır bu sürece?

Bizim yolumuz açıktı, o bu yolu kullanıyor. Yani ters bir yolda değil. Bu model, Erdoğan geldiği zaman kurulmadı. Daha evvelden kurulmuştu. 13 Ocak 1991 tarihinde bir beyanatım var Nokta Dergisi’nde. Oradan bir pasaj okuyayım size; “Önümüzdeki günlerde Türkiye bölgesel güç olacaktır. Bu amaca askeri güçle değil, ekonomik ve siyasi gücüyle ulaşacaktır. Amerika ve Rusya da bu oluşumu destekleyecektir” demişim. Daha 1991’de söylemişim. Neden buraya vardım? Tabii ki ben fala bakmıyorum, diyorum ki dünya üzerinde kurulmuş olan dengeler bozuldu. Bunun yerine ne inşa edilebilir? Ve kendime göre bir model yaratıyorum. Diyorum ki, yeni düzen Amerika ve Rusya arasında olacaktır. Türkiye bu ikisinin arasında bir denge unsuru olacaktır. Dünyayı başıboş bırakırsak gidişatı da şansa bırakmış oluruz. Oysa birtakım şeyler hesaplanıyor, planlanıyor. Her planlanan gerçekleşmez ama gerçekleşenler de var. Şu anda istikâmet bu olacak gibi gözüküyor.

Türkiye dine sırtını dönmekten kurtuldu

Peki Afrika’da durum ne olacak? Somali’de insanlar açlıktan ölmeye devam edecek mi?

Açlık aslında kuraklıktan kaynaklanıyor. Kuraklık ise geçici.

Bir de iç savaş var ama...

O da geçici. Biz oraya sadece bu sene için bir yardımda bulunabilirdik. Halbuki diyoruz ki, “Biz burada uzun vadeli işler yapacağız. Yollar yapacağız, kuyular açacağız ve burada var olacağız.” Bu bir yardım mı, yoksa orada egemen olmak kaygısı mı? Somali, Afrika’ya giriş kapısıdır. Çin, orada yer tutmak istiyor. Bütün Afrika’da var olmak niyetinde ve şimdi onu engellemeye çalışıyorlar. Bunu da Amerika engelleyemez. Türkiye’nin oralara Müslüman kimliğiyle gitmesi önemli... Belki komplo teorisi diyeceksiniz ama neden Obama başkan seçildi diye düşünürseniz, hem yarı zenci, Afrika kökenli hem Müslümanlığa yakın. Hatta Müslüman olduğu söyleniyor. O bu bölgeye bir mesajdı. Obama bu mesajı verdi, işi bitti, şimdi gidebilir.

Şimdi sıra Türkiye’de mi?

Evet.

O zaman Amerika ile Türkiye’nin ilişkileri ciddi anlamda güçleniyor?

Tabii. Çıkar ilişkileri! Bizi sevdikleri için değil. Bu bir hesap meselesi. Bu bölgeyi kime emanet edebilirler? Başka kimse yok.

Tehlikeli bir tarafı da yok mu bu ilişkinin? Ciddi olarak bağımlı olacağız Amerika’ya...

Hayır. Siz oturup ülkenizin bütün ihtiyaçlarını karşılar, iyi bir model kurarsanız, hiç bağımlı olmamıza gerek yok. Sadece düşünceli olacağız. Yani onlarla kavga edip etmemeye doğru karar vereceğiz. İdeolojik olarak tavır alabilirsiniz; “Bunlar emperyalisttir, İslam düşmanıdır, haçlı seferleri yapıyorlar, kahrolsunlar” diyebilirsiniz. Ama bu Türkiye’nin çıkarına olmaz. Türkiye artık sadece kendi çıkarını düşünen bir ülke olmaktan çıkıyor. Dünyanın nereye gideceği konusunda söz sahibi olan bir ülke oluyor. İktidar bu işi biliyor muydu? Ne kadarı Erdoğan sayesinde oldu demiştiniz değil mi?

Evet.

Bu iktidara Refah Partisi’nden geldiler. Yetiştikleri ortam esas itibariyle Milli Görüş’tür. Dolayısıyla küreselleşmesi mümkün değildi. Ama sonra dediler ki, “Paranın rengi yoktur!” Başlangıçta Türkiye küresel sermayeye kapısını açtı. Bakın şimdi politikasında bir değişiklik oldu. Bir örnek vereyim size... Mesela Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, Çin’e gitti. Çin, ABD ve Rusya’nın rakibi... Sonra Çin’den Urumçi’ye gitti. Çin’in kuzeydoğusundaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin başkentine... Urumçi’de kendisine profesör unvanı verdiler. Ve orada Gül, Türklerle Çinlilerin kardeş olduğunu söyledi. Bir hafta sonra kıyamet koptu orada. “Çinlilerle Türkler kardeş olamaz” diye... Olaylar çıktı. Bu Türkiye’nin politikasına karşı alınmış bir tavırdı... Amerika’da yaşayan Uygur Türkü Rabia Kadir yaptırdı o operasyonları. Yani Çin’e karşı bir operasyon yapıldı orada. Böylece Çin-Türk kardeşliği de ortadan kaldırıldı!

Peki Türkiye daha da muhafazakârlaşacak mı Ortadoğu’daki gücünün artması için?

Türkiye laiklikten sapmadı da, dine sırtını dönmekten kurtuldu. Yani artık dindarları da hoş karşılıyor. Ortadoğu’da etkisi ne olur bu kimliğin? Tabii ki bizim İslam’a karşı olmayışımız olumludur.

CHP de tasfiye edildi

Kılıçdaroğlu’nun gelişini nasıl yorumluyorsunuz?

CHP’nin tasfiyesini amaçlıyor. CHP’deki değişimi de bir tasfiye hareketi olarak gördüm. Çünkü CHP Türkiye’deki resmi ideolojinin simgesidir. Resmi ideoloji ortadan kalkacaksa CHP’de de değişim olması gerekir. Şu anda resmi ideoloji çok zayıfladı, üstelik içinde de bir şey kalmadı. Yani artık eskisi gibi ulus devlet, Türklük, laiklik, Atatürkçülük kalmadı. Tasfiye edildi.

Bu da ABD’nin işi mi?

Bu büyük güçlerin operasyonu. Benim istediğim Türkiye’yi Türklerin yönetmesi. Ama izin vermiyorlar.

Türk Lirası Ortadoğu’da güçlenecek

2008 krizini bildiği için adı ‘kriz kahini’ne çıkan ABD’li ekonomist Roubini, ikinci fırtınanın beklenenden daha erken kopabileceğini söyledi. Sizin öngörünüz nedir?

Kriz gelecek. Yine birçok finans kuruluşu iflas edecek. “Finans kesimi iflas ederse kim kaybeder?” sorusuna cevap arayın. ABD kaybetmez, çünkü orada iç tasarruf oranı sıfırdır. O zaman dışarıdan gelen sermaye kaybedecek değil mi? Yani Çin ve Japonya! Onlar iflas edecekler ve ABD yeni bir ekonomik sistem kuracak. Değeri düşmüş olan dolar, yeniden rezerv, taze para haline gelecek ve euro etkinliğini kaybedecektir. Muhtemelen birçok ülke eurodan çıkacaktır. Ondan sonra bu bölgede de Türk Lirası rezerv para haline gelebilir.

Siz böyle anlattıkça benim de kafam başka türlü işlemeye başladı... Şimdi Türk Lirası için de tıpkı dolar ve euro gibi simge aranmaya başlandı. Bu sebeple olabilir mi?

(Gülüyor) Vallahi Arap ülkeleri, Rusya ve Türkiye’nin içinde bulunduğu bir mali sistem kurulacak gibi görünüyor.

Türkiye AB’den kopuyor!

Bu son ekonomik krizden Türkiye ne kadar etkilenir peki?

Bir ölçüde etkilenir, çok değil. Çünkü Türkiye’nin ihtiyaçlarını Körfez sermayesi ile kapatacaklar. Ama yeni bir ekonomi politikasına ihtiyacımız var. Yani küresel sermayenin kontrolünü ortadan kaldırmamız lazım. Şu anda Türkiye ekonomisini sıcak para yönlendiriyor, onu kontrol altına almamız lazım.

Sıcak para zaten Arap ülkelerinden gelmiyor muydu?

Öyle. Şimdi de Araplar’dan para gelecek ama artık doğrudan yatırım yapacaklar... Yeni kurulacak endüstriler var Türkiye’de, silah sanayi var, uçaklarımızı kendimiz yapacağız diyoruz, ki aslında bu bölgeye yöneliktir, onun dışında kendi otomobilimizi yapacağız... Aslında bütün bunlar Avrupa’dan kopmadır.

Suriye’ye müdahale edebiliriz

Diyoruz ki, “Doğu Akdeniz’de gemilerimiz gezecek. İsrail’e karşı...” Bu nasıl olacak?

Evet. Ben de diyorum ki, ya o gemiler Suriye’ye karşı olursa!

Olabilir mi?

Suriye’de savaş çıkacak galiba. İran gemileri Doğu Akdeniz’e geliyor. Doğu Akdeniz dediğimiz zaman en büyük kıyı Suriye’dedir. O bölgeyi de biz kontrol edeceğiz. Zaten Suriye’ye müdahale etmemiz de söz konusu...

Yani Osmanlı döneminde olduğu gibi mi olacak?

Osmanlı demeyelim... Şimdi Arap ülkeleri zaten kendileri, “NATO buraya girmesin” dediler. Burada Esad’ı tasfiye edeceğiz, güya demokrasiye aykırı bir diktatörü tasfiye edeceğiz! Ama hayır öyle değil, aslında biz orada Şii egemenliğini kırıyoruz.

-Yani Sünni Müslümanları iktidara getireceğiz?

Evet. Sünni Müslümanları iktidara getireceğiz ve İran’la ilişkilerini ortadan kaldıracağız. Yalnız burada şunun altını çizerek belirtmek istiyorum; ben hiçbir zaman insanların ideolojilerine ve inançlarına bakmam, siyasi hesaplara bakarım.

Her türlü Kürt duydum, hiç zenci Kürt duymadım!

PKK eskisi gibi devam edecek mi?

PKK artık o eski yapısından çıkarıldı. Onun liderini hapsettiler fakat Kandil’deki yapıyı muhafaza ediyor Amerikalılar. ABD PKK’ya karşı mı, yandaş mı?

Karşı değil sanırım...

Değilse liderini bize niye teslim etti? Kandil’deki yapıyı niye koruyor o zaman? Bunun cevabını bulmak lazım.

Sizce hocam?

Öcalan, Suriye’de bir gün bir beyanat verdi. Dedi ki, “Artık silahlı mücadeleyi bırakıyorum, siyasi mücadele yapacağım.” Bunun üzerine dediler ki, bize terör lazım, siyasi mücadele olur mu? 1998’de Suriye, Öcalan’ı topraklarından çıkarmak zorunda kaldı. Suriye’den Rusya’ya, oradan İtalya’ya geçen Öcalan, İtalyan hükümeti tarafından da ülkeden çıkarılınca Afrika’ya, Kenya’ya gitti. Kenya’ya gittiği zaman şunu söyledim, birisi bir yere sığındığı zaman ya burada bir organizasyon olur ya bu devlet onu burada himaye eder. Ben her türlü Kürt duydum ama zenci Kürt duymadım! Ne alakası var Türkiye’deki bir örgütün lideri ile Kenya’nın! Ne oldu? Amerika onu oraya götürdü, sonra da bize teslim etti. Neden yolda başına bir kaza gelmedi? Türkiye’ye gelince de bizdeki idam cezasını kaldırttılar. Neden? O da belli; Öcalan eğer ortadan kaldırılsaydı bir efsane haline gelecek ve onun yerine bir lider geçecekti. Bu lider de belliydi, Avrupa’daki bir PKK’lı. Ama Amerika ‘Niye Kürt hareketinin lideri Avrupa’da olsun. Ben kendim bir lider hazırlarım’ dedi. Avrupa’da lider olması düşünülen adam öldürüldü.

Kimdi o lider?

İsmini vermeyeyim... Öcalan’ın yerine yeni bir yapı oluşturdular. Bu yapı başlangıçtaki PKK’dan farklıydı. O zaman PKK ağalık düzenine, feodal yapıya karşı oluşmuş bir örgüttü. Halbuki şimdi bu örgütün içinde bir sürü feodal yapının temsilcisi var. Eğer Öcalan siyaset sahnesine inerse onların çoğu kaybeder.



Bu haber 3,129 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,371 µs