En Sıcak Konular

Erdoğan ile Gül arasında

0 0 0000 00:00 tsi


AKP'li bir isim, geçen hafta, dış politikaya şahıslar üzerinden bakarak anlatıyordu: "Bugünlerde, ABD ile ilişkilerde, fiilen bir 'iyi polis-kötü polis' dengesi kuruldu. Başbakan, Washington'da 'kötü polis' gibi algılanırken, Dışişleri Bakanı sanki 'iyi polis'i oynuyor."

Aslında bu gözlem, Washington'da tam paylaşılmıyor. ABD'li yetkililer, İngilizce deyimiyle, Gül'ün "in" (revaçta), Erdoğan'ın "out" (gözden düşmüş) olduğu türünden bir kıyaslamaya itibar edilmemesini istiyorlar.

Buna karşın, Ankara'yı ve Washington'u yakından izleyip de, son aylarda, ilişkilerde yaşanan ikilemi görmemek mümkün değil. Şahıslara farklı bakışın ötesinde bir ikilem bu. Bush yönetimi ile AKP hükümeti arasındaki siyasi mesafe bir yandan artarken, bir yandan da ikili diplomatik ilişkilerde hava yumuşuyor.

Çankaya unsuru

Şurası kesin; Washington, AKP hükümetine kol kanat gerdiği izlenimini vermekten artık kaçınıyor. Bunda, Bush yönetiminin bazı mensuplarının AKP'den soğuması kadar, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine giden yolda Türkiye'nin yaşadığı iç gerilim de etkili.

ABD'li yetkililer, bu gerilimde taraf gibi algılanmak, özellikle de, Köşk'e ilişkin herhangi bir senaryonun destekleyicisi ve kolaylaştırıcısı gibi gösterilmek istemediklerini belirtiyorlar.

Başbakan Erdoğan'ın, Başkan Bush'la arzuladığı hızla görüşememesinde, Beyaz Saray buluşmasının, Türkiye'de iç politikaya dönük bir fotoğraf karesi işleviyle sınırlı kalacağı kaygısı etkili oldu. İzlenimim o ki, Washington, Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkma niyeti taşıdığını düşündüğü sürece, Erdoğan'la her temasının da, bu niyetle bağlantılandırılabileceği hesabıyla hareket edecek; Başbakan'la ilişkisinde belli bir ölçüyü koruyacak.

'Condi'nin arkadaşı'

Öte yandan, Dışişleri Bakanı Gül'ün Washington'daki imajında, son dönemde iyileşme var. Bu, biraz da, Gül'ün muadilinden kaynaklı; ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ve ekibi, Bush yönetimi içinde, Türkiye ile diyaloğu sağlam tutma ihtiyacını en fazla hisseden ve AKP hükümetinin artılarına en fazla vurgu yapan kesim.

Kaldı ki, Çankaya süreci, ABD'nin Gül'e bakışını Erdoğan'a bakışı kadar doğrudan etkilemiyor. Ama Gül'ün tavırları da, buradaki profilinin yükselmesinde etkili oldu. 1 Mart'ın siyasi vebalini dönemin başbakanı Gül'e yükleyen, geçmişte kendisinin, Suriye ve İran konusundaki bazı açıklamalarından rahatsızlık duyan ABD yönetimi, Dışişleri Bakanı'nın son mesajlarından memnun. Tahran'ı dünyayla işbirliğine çağırmak, Bağdat hükümetine destek, Ortadoğu'da demokratik reformun teşviki gibi konularda samimi çaba gösterdiğine, ikili ilişkilerde artık daha titiz davrandığına inanılıyor.

Dahası, yılın ilk aylarında, Türk-Amerikan ilişkisini gölgeleyen iki konu, Gül'ü fazla yıpratmadı. Hamas heyetiyle görüşen Gül'dü, ancak ABD, ziyaretin faturasını, devredışı algılanan Dışişleri'ne değil, doğrudan Başbakan'a çıkardı. Malum filme, Ankara'nın gösterdiği siyasi rağbet de, Gül'ün değil, eşini galaya gönderen Erdoğan'ın hanesine yazıldı. Ayrıca, AKP'li yetkilinin "iyi polis" benzetmesinde, Gül'ün Rice'a eliyle mektup yazması, ABD'li bakanı Ankara'dayken hemen hiç yalnız bırakmayıp makam aracında gezdirmesi gibi kişisel jestler de etkili.

Kamuoyu boyutu

Bir yandan Washington, AKP hükümetiyle ilişkisinde artık daha temkinli ve mesafeliyken, bir yandan da iki başkentin İran, Irak vb. konularda diplomatik uyum sağlaması, Türk-Amerikan ilişkisindeki tek güncel ikilem değil. Daha büyük çelişki, Türk halkının geniş bir kesiminin, bu diplomatik uyumu kavramaması ya da yadsımasında. Anketlere göre, ABD'ye en olumsuz bakan halklardan biriyiz. Sadece Amerikan devletini değil, Amerikalıları, Hıristiyanları, Yahudileri ve genel olarak Batılıları da sevmediğini söyleyen bir toplumuz.

Washington gibi Ankara da, bu vahim tablo üzerine ciddiyetle düşünmeli. Rice ile Gül'ün iki hafta sonra açıklayacakları ortak vizyon belgesi belki de bir fırsat; bu belge, kamuoyuna iyi anlatılmalı. AKP hükümeti, Türk-Amerikan ittifakının temelindeki ortak değer ve çıkarlara inanıyorsa, bunları halkla paylaşmayı da bilmeli. Bu konuda, hem Gül 'e, hem Erdoğan 'a sorumluluk düşüyor.

Bu haber 246 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,353 µs