En Sıcak Konular

Asıl kriz 20 Eylül'den sonra

5 Eylül 2011 09:29 tsi
Asıl kriz 20 Eylül'den sonra "BM raporundan sonra görüş bildiren Amerikan dışişleri yetkilileri ve Türkiye üzerine analiz yapanlar, “Bu kriz başka boyutlara doğru yükselebilir” diyor."

İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Devletler Hukuku Profesörü Hasan Köni ile Vatan gazetesinden Mine Şenocaklı'nın yapmış olduğu röportajdan ilgili kısım:

Türkiye’nin içinde bulunduğu güç sistemi dediniz... Bu sistem nedir?

Amerika ve Batılı ülkelerin içinde bulunduğu güç sistemi içinde ekonomik, sosyal, siyasi ve askeri olarak varlığını sürdürüyor Türkiye. Ve şimdi içinde bulunduğu bu güç sistemi nedeniyle, komşularıyla izlediği sıfır sorun politikasından vazgeçiyor. Bunun için “Libya’da demokrasi olsun” diyor. Halbuki oradaki olaylar başta Fransa olmak üzere Batılı ülkelerin kendilerine ekonomik olarak pay çıkarmak istemeleri nedeniyle oluyor. Tabii bir de Çin’i enerji bölgeleri dışında bırakma çabası olarak ortaya çıkıyor. İşte gördük, Fransa Libya’daki petrollerin çoğunu kendisine bağladı. Türkiye de bu görüşmelere katılıyor ama ne aldı, ne verdi yakında göreceğiz. İkincisi Suriye... Suriye’nin kuzeyi olduğu gibi Kürt. Orada Türkiye’nin izlediği politika, bulunduğu güç sistemi nedeniyle kimin işine yarıyor? İsrail’in işine yarıyor! Çünkü Suriye, Hamas ve Hizbullah’ı destekliyor. Aynı zamanda onları İran da destekliyor. Şimdi 20 Eylül’de Filistin devleti ilan edilecek. Filistin devletini Suriye destekleyecek. İşin içinde Hamas ve Hizbullah da var. Onlar da baskı yapacak İsrail’e... İsrail ve Amerika ise böyle bir devletin oluşturulmasını istemiyor. Bu yüzden de Suriye’nin destabilize olması lazım. Bu politika ise aslında İsrail’e yarıyor değil mi? işte biz şimdi bütün bu olanlar arasında tutup bir de Filistin’i tanıyacağız.

Tamam ama Türkiye Filistin’i zaten tanıyor?

Tanıyor ama Filistin otoritesini tanıyor, şimdi devlet olarak tanıyacak. 20 Eylül’de BM’de Filistin’in devlet olma statüsü oylanacak. Eğer kabul edilmezse, Filistin otoritesi kendisini fesh edecek ve Ortadoğu’da üçüncü intifada ve çatışmalar yeniden başlayacak. Yani şimdi bir kriz yaşıyoruz, 20 Eylül’den sonra ikinci bir kriz yaşayacağız. Sayın Cumhurbaşkanı Gül ne diyor? “Daha başka tedbirler de düşünebiliriz!” diyor... Bu tedbirlerin içinde savaş olmayacağına göre, Filistin’i tanıyacağımızı da belirttik ama kıymetli büyük müttefikimiz Amerika ve onun evladı istemiyorlar bunu, öyleyse nasıl olacak? Bir yandan da Suriye’yi karşınıza almışsınız. İran’la ilişkiler kurmuyorsunuz ve rahatsızsınız. İran’ın yarattığı Şii alanına karşı başka, daha karmakarışık yeni oluşumlar var Ortadoğu’da. Siz de içindesiniz. Ama öbür taraftan İsrail’le çekişiyorsunuz...

Öyleyse Cumhurbaşkanı’nın kastettiği tedbir ne olabilir?

Bakın Mavi Marmara olayında belli bir abluka alanı olabilir ama bu alan bütün bir Doğu Akdeniz’i kapsayacak bir alan olamaz. Bu bir... İkincisi, geminin zaten İsrail’in baskısı karşısında Gazze’ye gitmeyip yönünü Mısır’a değiştireceğini de biliyorlar. Buna rağmen bir saldırı oluyor. Sen gemiye çıkıp, adamları nefes bile aldırmadan öldürüyorsun, hiç olmazsa BM raporunun bu kısmında tazminat ödenmesine dair bir karar çıkması lazımdı. BM’nin raporu, “Bu deniz ablukasına aykırıdır” diyor, insanların öldürülmesini gözardı ediyor. Aslında bu da yeni değil. Mesela Lübnan iki İsrailli askeri kaçırdı diye, 6 ay Lübnan’ı bombaladı. Aşırı güç kullandı, bin 400 sivil ve askeri öldürdü, biz de seyrettik. Ama kendilerini nasıl savundular? “Biz meşru müdafa yapıyoruz” dediler. Sen iki asker kaçırıldı diye bin 400 kişiyi öldürüyorsun, 9 vatandaşı öldürülen Türkiye buna bir reaksiyon göstermesin mi? Bir o mantığa bak, bir de bu mantığa... Biri 4 milyonluk, öbürü 74 milyonluk ülke... Ama maalesef bu uluslararası konjonktürü dikkate almak lazım. Öbür türlü konuşmalar edebiyat olur. Yani bu büyüklükte bir ülke olmamıza rağmen uluslararası konjonktür ve Batı tamamen İsrail’in arkasında yer alabiliyor. Ve maalesef Türkiye’nin de aslında bu diplomatik zorlamaların dışında yapabileceği çok şey olacağını zannetmiyorum.

-Asıl büyük kriz 20 Eylül’den sonra gelebilir diyebilir miyiz o zaman? Bu bir ön kriz mi?

Öyle diyebiliriz. Hiç olmazsa bir ay geriye atmaya çalıştı Amerika bu krizi. Onu da gazetelerden öğreniyoruz. Palmer raporunu İsrail basına sızdırmış. Dolayısıyla 20 Eylül’de Türkiye’ye baskı yapılacak diye düşünüyorum, biz de tanımayan ülkeler arasına girelim diye...

-Bu baskı işe yarar mı peki? Bu kadar sert açıklamalar yapan Davutoğlu ve Erdoğan geri bir adım atabilir mi? Bu mümkün mü?

Vallahi ne kadar sert olduğumuzu bilemiyorum. Ama sonuçta Türkiye Filistin’i tanıyacaktır. Erdoğan elbette aksi bir karar vermez ama bunlar konuşulacaktır. İkna edilmeye çalışılacaktır. Başka boyutlar gözükecektir.

Ne gibi?

Şimdi Suriye’den sonra, Amerika’nın isteği üzerine İran füzelerine karşı Türkiye’ye bir radar sistemi yerleştiriliyor, değil mi? Füze kalkanının rampaları yurtdışında olacak, gözetleme burada olacak... Rusya geldi, “Biz bundan rahatsızız. İran füzeleri niye Avrupa’ya atsın, füzeler olsa olsa İsrail’e karşıdır. Rusya’ya karşı bir kalkandır bu” dedi. Ama Türkiye bu konuda da ikna oldu. Kondu... Yani bir yandan hem Türkiye’ye, İsrail’i korumak için radar sistemini yerleştiriyorsun, hem Suriye’yi sıkıştırıyorsun diğer yandan da haklı olduğun bir konuda bu muameleyi görüyorsun.

Nasıl Türkiye’den bu gemiyi, Mavi Marmara’yı kaldırıp, Türkiye’yi bu açmazın içine soktular, İsrail’le karşı karşıya geldik onu da anlamıyorum. Burada birtakım antagonist, yani birbirine zıt durumlar var gibi geliyor bana... Çünkü bir yandan İsrail’i koruyucu hareketlere girişiyorsun büyük patron ABD’nin baskısıyla, diğer yandan da İsrail’le çatışıyorsun. Burada birbirine zıt bir davranış şekli yok mu sence?

Evet ama füze radar sistemi yerleştirildikten sonra tam tersine İsrail’e karşı Türkiye güçleniyor yorumları da yapıldı...

Ortadoğu ve Türkiye’de terör yükselir

O zaman olanı biteni nasıl değerlendireceğiz? Gidişat nereye doğru? Türkiye safını seçecek ve tümüyle Amerika ile İsrail’in yanında mı yer alacak? Kürt meselesini de çözme adına...

Ortadoğu tamamen karıştı. Ortadoğu’daki karışıklıkların nedeni ise Batılı dostlarımız! Rusya’nın ya da Çin’in Ortadoğu’ya gelip bir laf söylediğini, “Demokratikleşin” dediğini duydun mu? NATO uçakları Libya’yı vuruyor. Başbakan Erdoğan’ın söylediği doğruydu. Ne demişti? “Böyle saçmalık olur mu yahu! NATO’nun ne işi var Libya’da? NATO, mensubu olan ülkelerden birine müdahale yapılması halinde böyle bir şeyi gündeme getirebilir. Bunun dışında Libya’ya nasıl müdahale edebilir? Türkiye olarak biz bunun karşısındayız. Böyle bir şey konuşulamaz, böyle bir şey düşünülemez” demişti.

Ama konuşuldu, düşünüldü... NATO uçakları Libya’yı vurdu... NATO destekli muhalifler Trablus’u ele geçirdi. Kaddafi’nin oğulları teslim oldu...

Aynen öyle... NATO, Sovyetler Birliği’ne karşı kurulmuş bir örgüt. Bu doğru ama o güç sistemi buraları destabilize ediyor. Belki Çin’e karşı petrol aramaları ve diğer gelişmeler bunu zorluyor, peşinden Arap dünyasını yeniden düzenlemek amacıyla bütün bunlar yapılıyor. Ama bunlar Batı dünyası tarafından, yani bizim içinde yer aldığımız müttefiklerimiz ve güç sistemi tarafından yapılıyor. Ve Türkiye de buna uymak zorunda. Ha, şimdi bu politikayı eleştiren muhalefet iktidarda olsa buna uymaz mı? O da uymaya mecbur. Şimdiye kadar, 60-70 senedir bu mecburiyetleri yerine getirdik. Mecbursunuz, bu sistem böyle.

Erdoğan duygusal kararlar veren bir lider aynı zamanda. One Minute’da gördük bunu, Mavi Marmara’da gördük... Bu kadar sert açıklamalardan sonra nasıl aynı masada yer alacağız İsrail’le?

Hükümet, kamuoyu ve diplomasi açısından bu tür zorlamaları, açıklamaları yapmak durumunda. Ben ABD Başkanı Johnson tarafından Başbakan İsmet İnönü’ye Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesini önlemek amacıyla 1964’te gönderilen ve kaba bir üslupla yazılmış mektubu hatırlıyorum. İnönü o meşhur Johnson mektubu geldiğinde, “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye orada yerini bulur” demişti. Ne oldu? 6 ay sonra İnönü hükümeti tepe aşağı gitti... Bu gelişmelerin hepsi çok dikkate alınması gereken gelişmeler. Kamuoyunun durumu başka, gerçek reel politikalar başka. Bu yüzden Eylül ayı heyecanlı geçer. Özellikle 20 Eylül’de Filistin devleti ilan edildikten sonra Ortadoğu’da terör yükselir...

Türkiye’de de tabii?

Tabii... Türkiye’de de yükselir.

Peki 1964’te İnönü hükümetinin başına gelenler, AK Parti hükümetinin başına da gelebilir mi? Böyle bir tehlike görüyor musunuz?

BM raporundan sonra görüş bildiren Amerikan dışişleri yetkilileri ve Türkiye üzerine analiz yapanlar, “Bu kriz başka boyutlara doğru yükselebilir” diyor. Üstü kapalı konuştukları için bunun ne demek olduğu anlaşılamıyor. Tehdit midir, başka bir gelişme midir, nedir belli değil. Ama ümidimiz iki ülkenin de yüzünü kızartmayacak bir ara çözümün bulunması... Bakın, Kürt Kongresi toplanıyor. Bütün Batılı ülkeler, Meksika katılıyor... Bu ülkelerden Kürtlere bir destek var. Özerklik ilan edilecek gibi görünüyor. Peşinden PKK, PJAK’la İran’a karşı savaşıyor. Hiç bu kadar karışık ve iç içe geçmiş bir durum ortaya çıkmamıştı. Bu durum çok rahatsız edici...



Bu haber 2,063 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,552 µs