En Sıcak Konular

Murat Belge, Özkök'e Fena Çaktı

4 Eylül 2011 15:50 tsi
Murat Belge, Özkök'e Fena Çaktı "Ertuğrul Özkök’ün doğruyla, ilkeyle bir alışverişi yok. "

Işık Koşaner’in medyaya da düşen “kapalı oda konuşmaları”nda söylediği sözler, yayılacağını bilmeden yaptığı itiraflar Ergenekon Cephesi’nin zaten inandırıcı olmayan savunmasını iyice çökertti. Bu konuyu kendi çerçevesi içinde uzun uzun incelemek gerekiyor, ama ben bugün Ertuğrul Özkök’ün bu olay üstüne yazmak zorunda kaldığı “Duygusal Ricat” yazısı üstünde durmak istiyorum.

Özkök, ordusunu ne kadar sevdiğini anlatarak başlıyor. Buna göre “askerî darbelere karşı” olmuş hep. Ama “Türk ordusunun yüreğindeki yeri hep” başka olmuş –darbeleri yapan başka bir yerin ordusuymuş gibi. Böylece bugünlere gelmişiz ve şimdi “Ne yazık ki, Türk ordusu artık gözümde eski Türk ordusu değil.” Bunu hep birlikte bu noktaya getirmişiz: “bazı askerler... içerden”; “Başka bazıları ise dışarıdan; onlar bilinçli, yüzde yüz bilinçli darbelerle..”

Yani bu ikinciler kötü niyetli insanlar. “Bilinçli darbelerle” Türk ordusunu yıpratıyorlar.

Niye böyle yapıyorlar acaba?

Akla gelecek ilk cevap “vatan haini oldukları için” türünden bir şey oluyor. Özkök de cümlelerini öyle bir anlam çıkacak şekilde kuruyor.

Yani, askerler bilerek veya bilmeyerek yanlış işler yapmış olabilirler. Ama bu “dışarıdan” olanlar zaten ve baştan kötü niyetliler

Yani, doğru olan, Ertuğrul Özkök gibi yapmak. Göre göre, bile bile, doğruyu gizlemek, yanlışı öne sürmek.

Peki, Sonuç?

Sonuç, şimdilik (Özkök her an fikrini değiştirebilir tabii) hüsran!

İlkin “Cengiz Çandar ve Mehmet Ali Birand’la ilgili andıç olayında” bir sarsıntı geçirmiş Özkök. “Onu son 4-5 yılda öğrendiklerim, ortaya çıkaranlar izledi. Darbe iddiaları, internet andıçları ve ötekiler.”

Şimdi, bu “ortaya çıkanlar”a yalan, yanlış, iftira demiyor Özkök. Nihayet, Işık Koşaner’in yalanlamadığı, “sonuna kadar arkasındayım” dediği sözlerden sonra, böyle demiyor. Peki, bu “ortaya çıkarılanlar”ı kim ortaya çıkarmış, kim duyurmuş? Burada o bilinçli kötü niyetliler devreye giriyor, “güya demokrasi getiriyorum bahanesiyle...” buyurmuş Özkök. İyi ama, onların dediği galiba doğru çıkmış. Üzüntüsünün nedeni bu değil mi?

Bir yanlışlık olmasın, bu işin içinde? Örneğin, “güya” ve “bahanesiyle” değil de, bu adamlar sahiden “demokrasi olmalı” diye bir şeyler söylemiş ve yapmış olamaz mı? Bunları söyleyince, bilmem kaç darbe yapmış (“ve ötekiler”e girmeden) bu ordudan sadece hakaret ve akıl almaz suçlamalarla karşılaşınca, bu yapıda ve bu zihniyette (Özkök kendisi, bunların “‘ben askerim, kimse bana bir şey yapamaz’ nobranlığıyla” böyle davrandığını yazmış) ısrar eden bir kurumun demokrasinin en büyük engeli olduğunu düşünemezler mi? Düşününce haksız mı olurlar?

Kendi ellerinle “çakı gibi SAT komandoları” fotoğraflarını seç, kendi zevkin, kendi tercihin. Ama onları seçerken, bu kurumun demokrasiyle ilişkisi üstüne de beş dakika kafa yormak imkânsız mı?

Kurumun demokrasiyle ilişkisini olumsuz, sakat, sakıncalı ve tehlikeli bulanları “kötü niyetli” diye damgalayıp rahata ereceğine, söyledikleri sözün bir doğru yanı olup olmadığı üstüne de biraz düşünemez misin?

Ama Ertuğrul Özkök’ün böyle sorunları yok. Doğruyla, ilkeyle bir alışverişi yok. Şimdi, bütün bu olaylardan sonra, “Duygusal Ricat” başlıklı bir yazı yazmak zorunda kaldığında, hâlâ o “güya”ları, “bahane”leri, “bilinçli darbeler”i yazdıklarına yediriyor. Işık Koşaner konuşmasa da, bakmasını ve görmesini bilen için ortada bir sır yoktu, ama bu konuşma çıkınca artık laf dolandıracak, mugalâta yapacak imkân da, yer de, büsbütün kalmadı. Onun için bu “ricat”a geçti Ertuğrul Özkök ve “ricat” ederken, sevgili ordusuna “beni de kandırdınız” diye serzenişte bulunuyor. Gene, derdi, temize çıkmak. Oysa kandırıldığı filan yoktu, hiç olmadı. Her şeyi bile bile yaptı. Gene birilerine çatarak “ricat” geçmesi, asıl görevinin devam ettiğini gösteriyor.

“Çölaşan’laşmak” diye bir laf bulmuş, belli ki bu da kötü bir şey. İyi de, Çölaşan, çölde falan değil, Ertuğrul Özkök’ün yayın yönetmeni olduğu Hürriyet gazetesinde, Çölaşan’laştı. Yönetmeninin “kuvvetli kalem” övgüleriyle (bu payeyi kazanan başkaları da var). Ama şimdi o adamın ipliği pazara çıkınca Özkök hemen onun sorumluluğunu da kendi dışında bir yerlere silkeledi.

Murat Belge / Taraf



Bu haber 1,122 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,371 µs