En Sıcak Konular

Uranyum piyangosu masalı

31 Ağustos 2011 15:35 tsi
Uranyum piyangosu masalı "Temrezli, Akoluk ve Mehmetbeyli köylülerinin Navajo halkının öyküsüne kulak vermesinde yarar var. "

Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Temrezli, Akoluk ve Mehmetbeyli köyleri için “Bu köylere uranyum piyangosu vurdu” başlıklı haberi okuyunca, Navajo halkının “Uranyum Piyangos

u” öyküsünü yazmak istedim. Amerika Birleşik Devletleri sınırları içinde yaşayan Amerikan Yerlilerinden Navajo halkı 1950’li yıllarda uranyum madenciliği il

e tanıştı. Uranyum madeni Navajo halkına korkunç bir miras bıraktı.

Gazete haberine göre, yabancı ortaklı bir şirket Temrezli, Akoluk ve Mehmetbeyli köylerinin ortasına 21 sondaj kuyusu açmayı planlıyor. Sondaj sonuçlarına göre bu bölgede uranyum

üretimi yapıp yapmamaya karar verilecek. Mehmetbeyli köyü eski muhtarı Adem Taş’ın anlattığına göre, şirket yetkilileri geçen sene köylülere iftar yemeği verip, herhangi bir zarar oluşursa karşılayacaklarını söylemişler. Yine aynı köyden Nevzat Elbay, yetkililer köylülerin her türlü zararını karşılayacaklarını, köylülere iş vereceklerini söylediler diyor.

1950’li yıllarda uranyum madeni için Navajo halkının topraklarına gelen şirketler aynı şeyleri söylemişler. Madenlerin çoğu yeraltına açılmış, madenciler tünellerle madene inip, küreklerle çıkardıkları cevheri, el arabaları ile taşımışlar. Madenlerde çalışan Navajo halkı tehlikeli şartlara maruz kalmış. Maden işçilerine uranyumun insan sağlığı için ne kadar tehlikeli olduğundan bahsedilmemiş. Madenlerde havalandırma olmadığı gibi işçilere koruyucu kıyafetler de verilmemiş. Madenci çocukları babalarının üstlerine sarı bir toz bulaşmış halde eve geldiklerini, kıyafetlerini yıkamalarına rağmen bu sarı tozun çıkmadığını söylüyorlar. Bölgede araştırma yapan iki akademisyen, Jovanna Brown and Lori Lambert Amerikan hükümeti ve uranyum şirketlerinin uranyumun tehlikelerini saklamak konusunda gizlice anlaştıklarını yazıyorlar.

Hükümet, esas amacı yerli uranyum üretiminin sürekliliğini sağlamak olduğundan, işçilerin uranyumun tehlikleri konusunda uyarılmasının işçi gücü kaybına neden olacağını düşünmüş. Maden şirketleri maliyetleri düşürmek istediklerinden, gerekli güvenlik önlemlerini ekstra maliyet olarak görüp uygulamamışlar.

Uranyum madeni çıkarıldıktan sonra öğütülerek parçalanıyor, su ile ayrıştırılıyor, filtreleme ve kurutma işlemlerine tabii tutuluyor. Bu işlemler sonunda tortu denilen kumlu bir atık geriye kalıyor. Bu atık hem radyoaktif maddeleri hem de radyoaktif olmayan fakat insan sağlığı için yine çok tehlikeli olan radon ve ağır metalleri taşıyor. Rüzgar, bu kumlu atık maddeyi maden civarındaki tarlalara, köylere taşıyor. Atık madde yağmurla suya karışıyor, yerüstü ve yeraltı su kaynaklarını kirletiyor, su kaynaklarını kullanan insan ve hayvanları zehirliyor. Uranyum üretimi 80’lı yılllarda durdurulmasını rağmen, bugün hala Navajo topraklarında radyasyonlu sarı uranyumlu atık maddeyi görmek mümkün.

Ölen bir Navajo maden işçisinin oğlu Phil Harrison, uranyum madenlerinde büyüdüğünü, çocukların bu madenlerin civarında oynadıklarını, bu sularla kıyafetlerini yıkadıklarını ve yıllarca uranyum bulaşmış radyoaktif suları içtiklerini söylüyor. Madenler açıldıktan 10 yıl sonra ilk kanser vakaları görülmeye başlamış. Bugüne kadar yaş ve cinsiyet ayırımı olmaksızın binlerce kişi kanserden ölmüş ve özürlü bebekler doğmuş. Madenler, Navajo halkının baskısı ile 80’li yıllarda kapatılmasına rağmen, bölge halen radyoaktif ve çok uzun yıllar böyle kalacak.

Uranyum madenciliği yarattığı bütün bu sorunların yanı sıra, dünyanın en büyük ikinci radyoaktif kazasına da yol açmış. 1979 yılında maden işlenirken oluşan uranyumlu suyu toplayan baraj çökmüş. Tonlarca radyoaktif atık su nehre karışmış. Suyu içen hayvanlar ölmüş. Bu kazadan sonra Navajo halkı et ve yün satamamış. Yeraltı sular kirlenmiş.

Madenlerin kapatılması Navajo halkının örgütlenmesi ve çabaları mümkün olmuş. Madenler kapatılmasına rağmen geride bıraktıkları radyoaktif atıklar çevreyi ve insanları zehirlemeye devam ediyor.

Navajo halkı kendilerine vaat edilen iş ve paranın karşılığını hayatlarını, sağlıklarını, topraklarını, evlerini kaybederek ödemişler. Uranyum piyangosu onlara para değil ölüm getirmiş. Temrezli, Akoluk ve Mehmetbeyli köylülerinin Navajo halkının öyküsüne kulak vermesinde yarar var.

Ayşe Eren / http://www.surdurulebilir-yasam.blogspot.com/



Bu haber 1,359 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,010 µs