En Sıcak Konular

Karayılan ve Bayık'ı Öcalan mı tasfiye etti?

27 Ağustos 2011 12:57 tsi
Karayılan ve Bayık'ı Öcalan mı tasfiye etti? "Öcalan kendisini açığa düşüren PKK liderlerini tasfiye ediyor. Öcalan’ın liderliğini tartıştırmamak gibi bir özelliği olduğu da gözönüne alındığında ikinci ihtimalin de doğru olma olasılığı yüksektir."

Aşağıda yazacağım değerlendirmeler somut bir bilgiye dayanmıyor. Sadece sorunu uzun süredir takip eden biri olarak altıncı hislerimin beni yönlendirmesini yazacağım. Bir anlamda ”educated guess” yani ”deneyime dayalı tahmin” olarak okunmalı. Peşinen ifade edeyim fena halde yanılabilirim de.


Bilindiği gibi Abdullah Öcalan uzun süredir avukatlarıyla görüşemiyor. Avukatları üzerinden kamuoyuna açık bilgiler paylaşamıyor. Bu süre içersinde BDP’liler de dâhil olmak üzere Öcalan ile görüşme girişimleri oldu ama ya hava muhalefet etti ya da gemi arızalandı. Bu arada örgüt kanadında tuhafıma giden bir sessizlik var. Normal koşullarda örgüt bu tip durumlarda sokakları hareketlendirir, hemen her gün polisle çatışmalar olur, molotoflar, parti binaları basmalar vs. olurdu. Hatırlayın bundan bir süre önce Abdullah Öcalan’ın yerinin değiştirilmesi sürecinde odası sadece 16 cm. küçülmüş olduğu için örgüt taraftarları ortalığı ayağa kaldırmıştı. Yine Öcalan, nefes almakta zorlanıyorum açıklamasını yapınca da ortalık ayağa kalkmış, sokaklar alev topuna dönmüştü. PKK liderleri arkası arkasına açıklamalar yapıyor tehditlerin bini bir paraya gidiyordu.

O dönem avukatlar en fazla birkaç haftalığına görüşememişti Öcalan’la. Ortalığın karıştığı o dönemde aslında İmralı denkleminde bir kayma yaşanmıştır. Öcalan’la görüşen ve ona birtakım telkinlerde bulunan heyet değişmiş inisiyatif sivillerin eline geçmişti. Belli ki Öcalan inisiyatifin yeni ekibe geçmesinden rahatsız olmuş ve önündeki belirsizliği bir mesaj ile yeni ekibe göstermeye çalışmıştı.


Şimdi durum eskisinden daha vahim görünüyor. Bir yanda devlet Kuzey Irak’ı bombalıyor, örgüt Ramazan ayında onlarca askerin canına kıydı. Hemen her gün çatışma haberleri geliyor ama nedense örgütün sokakları hareketlendirme durumu yok ortada. Diyarbakır’da yüzbinler sokaklara dökülüp Öcalan’ı ”tecrit”i protesto etmiyor, molotoflarla sokaklar alev topuna döndürülmüyor. Adeta PKK kanadında bir ”karabasan basması” duygusu var. Hani uykudayken karabasan basar ve bir türlü bağırıp kurtulamazsınız, mücadele edersiniz ama sesiniz çıkmaz ya, o duygu. PKK’nın en etkin olduğu sokakları esir almış gibi. Dağda çatışmalar, Kandil’de bombalar, lider kadrolar kayıp, bir tür dağınıklık hali ama sokaklar bir türlü bağıramıyor...


Peki, sokaklar gerçekten bağıramıyor mu yoksa bağırmıyor mu? İki olasılık da mümkün... Sokaklar hareketlenemiyor olabilir zira polisin KCK yapılanmasına vurduğu darbe nedeniyle örgüt sokakları harekete geçiremiyor olabilir. Bu ciddi bir olasılıktır. Bu bağlamda Kandil’e yapılan operasyon beyin ile omurilik (liderler ile KCK network’u) arasındaki ilişkiyi sarstığından dolayı da bir tür ”karabasan basması” halini yaşıyor olabilir örgüt. Bir tür felç duygusu yani.


Ya da ikinci olasılık geçerlidir. Örgüt sokakları harekete geçirmemiştir. Yani bağırmıyordur. Bunun bir tek nedeni olabilir. Abdullah Öcalan ile aslında bir tür görüşme trafiği devam ediyordur. Bu görüşmeden devlet ile Öcalan görüşmelerini kastetmiyorum. Öcalan ile örgüt arasındaki irtibat devam ediyor olmalı ki sokaklar molotofkokteylleriyle yakılmıyor.

Peki, böyle bir olasılık mümkün mü? Teknik olarak Öcalan’ın avukatları adaya gidemediklerine göre bu ilk etapta mümkün görünmüyor. Şimdi soru şu: Adaya sadece Öcalan’ın avukatları veya akrabaları mı gidiyor? Bilindiği gibi adada Öcalan ile birlikte hapis yatan beş ya da dokuz mahkûm daha var. Bu mahkûmların da yasalar çerçevesinde görüşme hakları var. Avukatları ve akrabalarıyla görüşme yapıp telefon açabilirler. Yani teknik olarak Öcalan’la görüşmeler için o adada bulunan diğer mahkûmların varlığı bir arka kapı yaratıyor.

Unutmadan söylemek gerekiyor Silvan saldırısından sonra yükselen tansiyona rağmen Öcalan devlet görevlilerinin kendisi ile görüşmelerinin devam ettiğini söylemişti. Tansiyonun bu kadar yüksek olduğu dönemde de hele de böylesi bir arka kapı varsa düşük profilli görüşme trafiğinin devam etmemesi için bir neden olmayabilir. Hatta böylesi görüşmeler bir arka kapı olarak birtakım mesajların alınıp verilmesi noktasında uzun süredir devam ediyor bile olabilir. Yeniden söyleyelim benimki sadece bir ”educated guess” ama bir teknik arka kapının varlığına işaret etmek noktasında da somut bir durumu ifade ediyor. Yeniden ifade edeyim, bu tesbiti Kürt sokağındaki ”karabasan basması” halinden hareketle yapıyorum.


Karayılan ve Bayık’ı Öcalan mı görevden aldı?

Eğer durum böyleyse o halde Kandil’de olanlarla ilgili yeni bir soru sormak da gerekiyor. Kandilde olanlar Öcalan’ın inisiyatifiyle mi oluyor? Bilindiği gibi Öcalan’ın 15 temmuzda “savaşı tırmandırmaya gerek yok” açıklamasına rağmen PKK savaşı tırmandırdı ve Öcalan’ı en hafif deyimiyle açığa düşürdü. Kamuoyu Öcalan’ın liderliğini ispat etmek için kendisini açığa düşüren PKK liderlerine bir ders vermeyi beklerden PKK liderleri birden bire ortadan yok oldular. Önce İran Karayılan’ın yakalandığını duyurdu ama bu bilgi doğru çıkmadı. Ama ortadan kaybolan sadece Karayılan değil. 15 Ağustos yıldönümünde Duran Kalkan’dan başka kimse ortalıkta görülmedi. Herkes bunun hava harekâtıyla ilgili olduğunu düşünüyor ama hava harekâtı 17 ağustosta başladı PKK liderleri daha önceden beri kayıp.


Ya harekâtın olacağını haber aldılar. Ki bu yukarıda saydığım senaryolardan daha gerçekçi maalesef. Zaten bu yönde ciddi iddialar var ve TSK’nın planının PKK’ya sızdığı tartışması devam ediyor. Ya da Öcalan kendisini açığa düşüren PKK liderlerini tasfiye ediyor. Öcalan’ın liderliğini tartıştırmamak gibi bir özelliği olduğu da gözönüne alındığında ikinci ihtimalin de doğru olma olasılığı yüksektir. Bu durumda aslında Öcalan’ı açığa düşüren PKK liderliğini Öcalan inisiyatif kullanıp görevden aldırmış olabilir.

Tabii ki bütün bunlar olumlu senaryolar. Belki de böyle düşünmek istediğim için böyle düşünüyorum. Bir de ortada görünen ”somut gerçeklik” var. Daha dün HPG’nin başı Nurettin Sofi Erdoğan’ı tehdit ediyordu. Ancak bu açık ve net tehdide rağmen PKK esiyor gürlüyor ama bir türlü yağamıyor. Ya KCK ve sınır ötesi operasyonlar nedeniyle melekelerini kaybetti, yapabileceği bir şey yok ya da onların elini ayağını tutan bir başka gelişme yaşanıyor perde arkasında. Her iki ihtimal de şiddetin frenlenebilmesi noktasında iyi bir durumu ifade ediyor...

Emre Uslu / Taraf



Bu haber 1,824 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,889 µs