Temas

24 Ağustos 2011 13:09 tsi
Nasıl yani? iyibilgi Ankara

iyibilgi Ankara

Norveç, saldırının ağır travmasını atlatmaya uğraşırken, Anders Breivik’in yaşamı neredeyse saniye saniye gözden geçirilmeye, bağlantıları bulunmaya hala devam ediliyor.

Ancak, büyük resim sadece Norveç veya İskandinav ülkelerinde değil Avrupa’nın tamamında muhafazar ve İslam karşıtı partilerin varlığı denli, birbiriyle “bağları” konusunda da daha netleşiyor.

Aslında bunlar bilinmedik noktalar değildi ama görülmeyen (!) noktalardı. Breivik vakası, tüm Avrupa’da sağcı popülist gruplar ve siyasi oluşumların nasıl birbirine kesen, ortak kümeler oluşturan çemberler misali bağlı olduklarını gösterdi.

Fakat şimdi daha da değişik bir tablonun işaretleri geliyor. Bu işaretler bu çaptaki vakalardan sonra ortaya her koldan atılan her renkteki komplo teorilerini aşan bilgiler sunuyor!

Bunlardan biri hayli ilginç: Bu partiler/oluşumlar sadece Avrupa’ya, Batı’ya bakmıyor, Doğu’ya da bakıyor!

Somut bağlara gelmeden, “mantığını” açıklamak gerekiyor: Avrupa’daki bu türden aşırı sağ kanat yapılar, ülkelerinin İslamlaşması olarak gördükleri tehlikeli ile “savaşta”, İsrail’i müttefik görüyorlar. Çünkü onlara göre İsrail, bu cephenin zaten en önünde yer alıyor!

Peki bu temasın somuk bilgileri neler? Doğrusu Avrupa basını bu konuda hayli haber ve elle tutulur bilgi üretiyor.

Birkaç tanesini verelim. Artık herkesin tanığı (2008 yılında İslam karşıtı ‘Fitna’ filmiyle gündeme gelmişti.) öHollandalı sağcı lider Geert Wilders’in “Berlin” ziyareti sırasında yaptığı konuşmadan birkaç cümle: “Avrupa’daki sağcı politikacılar İsrail’in yüzleştiği tehlikelere karşı daha duyarlılar. Likud (İktidarda bulunan ve liderliğini Başbakan Netanyahu’nun yaptığı siyasi parti.) ve İsrail’deki diğer sağcılarla kesinlikle aynı dili konuşuyorlar.”

Ayoob Kara’dan da mini bir alıntı yapalım; “İslam’ın dünyadaki etkisini azaltmanın yollarını arıyorum. Bunun dünyadaki gerçek Nazizm olduğuna inanıyorum. Bu savaşın varlığına inanan herkesle ortağım”.

İlginç değil mi? Kara’nın kimliğini sürpriz olmasın diye sona sakladık.. Ayoob Kara Likud milletvekili ve Gelişim Bakanı!

Peki ama iki ayrı dünyanın insanı bu kadar benzer lafları ve dünya bakışını nasıl kuruyorlar? Çünkü görüşüyorlar ve işin püf noktası da burada zaten. Avrupa’daki bu muhafazakar yapılar Netanyahu iktidarından sıcak karşılama görüyorlar.

Bu organizasyonların İsrail’deki muhafazakar politikacılarla sıkı ilişkiler kurmaya giriştikleri artık biliniyor.

Tabii garip bir durum bu. Çünkü örneğin Avusturya Özgürlük Partisi neo-nazi gruplara çok uzak bir yapı değil. Sadece o da değil, Avrupa’daki bu çizgideki bir çok parti ne kadar anti-semitik olmadıklarını söyleselerde anti-siyonist oldukları hissediliyor.

Yine bu grupların yayın organları Gazze’ye yönelik saldırıyı Talmud ruhuna uygun bir yok etme hamlesi olarak yazıyorlar. Haliyle İsrail’deki kimi isimlerle bu grupların teması artık gazete sayfalarında sayfa sayfa okunabiliyor.

İki taraf arasında açık, çoklu ve yoğum temaslar yaşanıyor. Bunun son örneğin, Avustarya’dan FPÖ Genel Başkanı Heinz-Christian Strache (“Viyana İstanbul olmamalı” demişti), Belang Partisi Başkanı Filip Dewinter, İsveç Demokratları’ndan Kent Ekeroth, İslam karşıtı Özgürlük Partisi’nin kurucusu Rene Stadkewitz, Geert Wilders 2010 yılı sonunda İsrail’i ziyaret ettiler ve hemen ardından iade-i ziyaret gerçekleşti.

Özetle şu söylenebilir ki İsrail’deki kimi yapılar Avrupa’nın geleceğinde bu popülist-muhafazakar siyasilerin rol alabileceğini düşünüyor.

* Bu haberin hazırlanmasında, "The Likud Connection: Europe's Right-Wing Populists Find Allies in Israel” başlıklı çalışmasından yararlanılmıştır. (Der Spiegel English, Charles Harwey, 29.07.2011)

Bu haber 2,405 defa okundu.