En Sıcak Konular

Mesut Yılmaz’dan Cumhurbaşkanı olur mu?

26 Mayıs 2007 00:00 tsi
Mesut Yılmaz’dan Cumhurbaşkanı olur mu? Uzlaşılabilecek, bir partiyi açıktan rahatsız etmeyecek, seçim sonrası gündeme gelecek ve çekişme yaratması muhtemel Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde Yılmaz’ın adı ‘doğallıkla’ ortaya atılabilir. Hele çok partili bir TBMM ortaya çıkar ve

2006 yılında Mesut Yılmaz politikaya yeniden dönüşünün sinyallerini vermeye başladığında, merkez sağ kitlede büyük bir heyecan ya da “başından beri” Yılmaz’a soğuk duranlar tarafından “tasvip”le karşılanmadı.

Uzun yıllar politikanın içinde olan ve çeşitli bakanlıklar, Başbakanlık yapmış bir siyasetçi için bunlar normal de sayılabilir. Ama daha önemlisi Yılmaz’ın ardında toplumsal bir desteğin bulunduğunu söylemek de zordu.

ANAP’ın Yılmaz’lı son seçimlerde aldığı oy oranı Mesut Yılmaz’ın Genel Başkan ve Merkez Sağ lider olarak siyaset yapmasını engelledi. Ancak iç siyasete biraz daha soğukkanlık ve dışarıdan bakanlar açısından O’nun TBMM ve politika dışında kalması pek iyi olmamıştı.

Bu teze göre Mesut Yılmaz, geçen zaman içinde neredeyse günlük politikacı tipinden sıyrılarak, özellikle AB konusunda “devlet adamı” kimliğine ulaşmıştı ve bir şekilde devlet sistematiği içinde tecrübelerinden faydalanılması iyi olurdu.

Bu açıdan Yılmaz’ın Türk politik hayatından çekilmesi kayıp sayılmalıydı. Bu söyleme en yakın örnek, Avrupa Birliği ile ilişkileri sürdürecek-bu işlev bugün Bakan Ali Babacan tarafından yürütülmekte-“yetkin ve etkin” bir isim aranırken ortaya çıktı.

Yılmaz’ın AB ile ilişkileri ve tecrübesi düşünüldüğünde çok da kötü sayılamayacak bu olasılık, AKP’nin hakim iktidarı içinde zaafiyet yaratacağı nedeniyle gerçekleşmedi.

Elitler politikası…

Sonra Mesut Yılmaz bir şekilde yeniden oyuna dönmeye karar verdi ve bu yolda Süleyman Demirel, Hikmet Çetin, Hüsamettin Özkan, Mehmet Ağar, Celâl Doğan, Nejat Arseven, Nesrin Nâs, Abdurrahim Albayrak, Cavit Kavak hatta Erkan Mumcu isimleri ile görüşmeler yaptı.

Bunların bir kısmı ile politikaya dönüş ve merkez sağın birleşmesi konusunda çalışmalar yaparken bir kısmıyla da kendi ekibini oluşturmaya çalıştı.

Fakar Mesut Yılmaz ismi başta Erkan Mumcu olmak üzere Mehmet Ağar tarafından geleceğe yönelik olarak hep tehlikeli bulundu. Ağar burada biraz daha geride durdu ve muhtemelen Demirel’in “kapsayıcı” tutumu yüzünden sessiz kaldı.

Yeni formül

Gerçekleşen birleşme sırasında Yılmaz’ın katkıları nedir, ne kadar stratejiktir bilinmez. Ancak Yılmaz bu süreçte ismini en azından vitrinde tutmayı başardı. Fakat DP içinde yer alamadı.

Böylece kendisi açısından en kuvvetli ve bir anlamda mesaj niteliği taşıyan son adımı atarak Rize kartını açtı. Yılmaz’ın bağımsız olarak katılacağı Rize seçimlerinde tökezleme ihtimali az görünüyor.

Öyle ki, bu ihtimal DP’nin barajı geçememe ihtimalinden daha kuvvetli. Öte yandan son gelinen nokta DP’nin de Yılmaz’ın da “şartlı” biçimde birbirlerine yanaşma manevraları sürüyor.

Son formül Yılmaz’ın DP’den “bağımsız” aday olması. Bu formül Yılmaz’a sıcak. Zaten kendi teklifi de, “Rize’den bağımsız aday olacağım, isterseniz sizden de aday olabilirim” şeklindeydi.

Bu teklif Ağar tarafından “yarı yarıya” kabul edilmiş görünüyor. Ancak mesele tatlıya bağlanmış değil. Çünkü Yılmaz DP Kongresi ertesinde partiye aday olarak önerdiği bazı isimlerin de vekil listelerinde bulunmasını-pazarlığa açık biçimde-istiyor.

Sonuç olarak Yılmaz’ın Rize adaylığı kesin ama tam bağımsız olarak mı, yarım bağımsız olarak mı katılacağı DP’nin kongresinden sonra ortaya çıkacak.

Köşk planı…

Mesut Yılmaz’ın 2006 yılında biraz fantezi gibi gözükse de günümüzde gerçek olmaya “biraz” daha yaklaşmış bir planı olduğu da dillendirilenler arasında. Buna göre Yılmaz önce sağda birlik girişimlerinde bulunacak, sonra TBMM’ye dönecek ve ardından Cumhurbaşkanlığı adayı olacaktı.

Eksik ya da fazla bugün ilk iki aşamanın aşıldığı ve Yılmaz’ın TBMM’ye döneceği kestirilebilir. Gerisi ise daha çok konjonktürün getirecekleri ile ilgili.

Ancak bugünden bakıldığında, yani üzerinde uzlaşılabilecek, herhangi bir partiyi açıktan rahatsız etmeyecek, seçim sonrası yeniden gündeme gelecek ve yine çekişme yaratması muhtemel Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde Yılmaz’ın adı kendisinin iteklemesine de ihtiyaç kalmadan ortaya atılabilir.

Yukarıda andığımız “devlet adamı” sıfatını belirginlenştiren medya ve entelektüel kesim desteği de unutulmamalı. Hele çok partili bir TBMM ortaya çıkar, seçim için gerekli “karar-yeter sayısı” da değişmezse.



Bu haber 682 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,768 µs