CHP'nin sol bir parti olmadığını herkes biliyor!

25 Mayıs 2007 00:00 tsi
CHP'den ayrılıp DYP'ye geçen İnal Batu son günlerde sol bir partiden sağ bir partiye geçtiği şeklindeki suçlama ile karşılaşıyor. Ancak İnal Batu çok net: CHP sol bir parti değil ki!

Terörist başı Abdullah Öcalan’ın İtalya’ya sığındığı dönemde Türkiye’nin Roma Büyükelçisi olarak büyük çaba sarf eden Emekli Büyükelçi, eski CHP’li, yeni DP’li milletvekili İnal Batu, terörist başının İtalya maceraları hakkında daha önce hiç konuşulmamış bilgiler hakkında açıklamalarda bulundu.

Batu, terörist başının Pakistan’a gönderilmesi için büyük çaba sarf ettiğini, Kenya’ya gönderilmesinin ise Türkiye’nin bilgisi dışında ABD tarafından düzenlenen bir operasyonla gerçekleştirildiğini kaydetti. Batu, CHP’dan kopuşunun öyküsünü anlatırken de bu partinin sol parti olmadığını iddia etti. İşte Batu’nun çarpıcı açıklamaları;

Terörist başı Abdullah Öcalan’ın İtalya’ya sığındığı dönemde Türkiye’nin Roma Büyükelçisi olarak büyük çaba sarf ettiniz. Bu kriz sırasında İtalya Başbakanı olan D’alema ile kaç kez görüştünüz? Nasıl bir diyalog geçti aranızda?

D’alema eski bir sokak eylemcisiydi. Öcalan’ı bir ulusal kurtuluş lideri gibi görüyordu. Kendisini Türkiye’nin müttefiki olarak, kendi kafasındaki Kürt sorununu çözmek için en elverişli lider olarak görüyordu. Kriz döneminde kendisiyle üç kez görüştüm.

Kendisinin bulutlardan aşağı inmesini en münasip şekilde anlattık. PKK’nın ne olduğunu anlattık. İtalya’daki uyuşturucu trafiğinde bu örgütün rolünün ne kadar büyük olduğunu raporlarla dile getirdik.

Tabi yalnızca dönemin Başbakanı D’alema ile değil, o dönemin anamuhalefet lideri Silvio Berlisconi ile de çok yararlı görüşmelerimiz oldu. Yine Prodi ile yakın işbirliğimiz oldu.

D’alema’nın terörist başına kucak açması, öncelikle Türkiye’de yatırımları bulunan, Türkiye ile ticaret yapan sanayici ve iş adamlarını, silah üreticilerini çok fazla rahatsız ediyordu.

Biz bunlarla da yakın diyalog içinde bulunduk. Bu çevrelerin İtalya Başbakanı üzerinde büyük bir baskı oluşturmasını sağlamaya çalıştık. Gerçekten de bunda başarılı olduk.

Berlisconi, bu krizde tamamen yanımızdaydı. D’alema ile defalarca bu konuyu görüşerek aklını başına almasını söylemiştir. Bu adamın İtalya’ya büyük zarar verdiğini söylemiştir.

Görüşmelerinizde İtalya’dan ne gibi talepleriniz oldu?

Terörist başının İtalya’dan çıkartılıp üzerinde uzlaşacağımız bir ülkeye gönderilmesini Başbakan’dan bizzat talep ettim. Türkiye’ye iadesini isteyemiyorduk, çünkü Türkiye’de idam cezası vardı. Bu nedenle Avrupa dışında başka bir yere gönderilmesi üzerinde durduk. Öncelikli olarak gönderilmesini istediğimiz ülke dost ve kardeş ülke Pakistan’dı. Orada bir tür ev hapsinde tutulmasını temin etmeyi planlamıştık. Pakistan olmazsa Libya’nın da düşünülebileceğini ifade ettik. Ancak buna ABD şiddetle karşı çıktı. Böyle bir teröristin Kaddafi’nin elinde olmasını hiçbir şekilde kabul edemeyeceklerini bildirdiler. Bu nedenle Libya seçeneği üzerinde fazla durmadık.

ABD’nin bu krizdeki tutumu ne olmuştu? Başından beri aktif olarak krize müdahil miydiler?

Apo krizi sırasında ABD’nin İtalya Büyükelçisi ile yakın bir çalışma ilişkisi içindeydik. ABD Büyükelçisi de bu krizin en makul şekilde sonlandırılması için benimle birlikte hareket ediyordu. Kendisi İtalyan kökenli bir Amerikalı olduğu için İtalya’nın bu beladan bir an önce kurtulması için de kişisel çaba sarf ediyordu.

Kenya operasyonunu baştan sona götüren ve sonuçlandıran ABD’dir. Ben Apo’nun Kenya’ya gönderileceğinden Türkiye’nin daha önceki bir aşamada haberdar olduğunu zannetmiyorum. İşi ABD kotarmıştır. İş bittikten sonra Türkiye’ye haber verilmiştir. Türkiye bu operasyonda devrede değildi. Amerikalılar bu operasyonun duyulmasını istemediler. İş çığrından çıkar diye endişeli olduklarını sanıyorum.

Kenya’ya para ödendi mi?

Kenya’ya Türkiye’nin para ödeyip ödemediği konusunda net bilgiye sahip değilim. Ama Kenya’ya para ödenmişse, bunu ABD’nin bizzat ödediğini düşünüyorum. Çünkü onların operasyonuydu.

CHP’den kopuşunuzun nedeni neydi?

Ben CHP’de küskün bir milletvekiliydim üç yıldır. Benim kopuşum, tüzük kongresi için yapılan girişime verdiğim destekle başladı. Yerel seçimlerde Hatay’a gidip haftalarca çalıştım. O seçim sonuçları bende büyük hayal kırıklığı yarattı. Parti yönetimi, yerel seçimlerde alınan sonuçlara başarılı dedi. Bense başarısız olduğunu söyledim. Öte yandan CHP’nin sosyal demokrat çevreden koptuğunu düşünüyordum. Avrupa’daki sosyal demokratlarla yeterince diyalog içinde olmamasını da eleştiriyordum.

2002 seçimlerinde halkın oyunun yüzde 45’inin çöpe atılmış olmasından büyük huzursuzluk duyuyordum. Yüzde 10 seçim barajından büyük rahatsızlığım vardı. Ben, Türk demokrasisi için DYP’nin Meclis’e girmesinin Türk demokrasisi için büyük bir gereklilik olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle birleşme öncesi DYP’ye geçmeye karar verdim.

Kimse benim sol bir partiden sağ bir partiye geçtiğimi iddia etmesin, çünkü CHP’nin sol bir parti olmadığını herkes hergün söylüyor, herkes tarafından biliniyor.

Cumhurbaşkanı’nı halkın seçeceğine inanıyor musunuz?

Günün birinde mutlaka. Ama hemen değil. Yeni parlamento tarafından bu işin sonuçlandırılacağına inanıyorum.

cafesiyaset.com

Bu haber 253 defa okundu.