Faiz çetesi örgütlü suça girer mi? | " /> iyibilgi" /> Faiz çetesi örgütlü suça girer mi? | "/> iyibilgi"/>

En Sıcak Konular

Faiz çetesi örgütlü suça girer mi?

29 Temmuz 2011 09:42 tsi
Faiz çetesi örgütlü suça girer mi? "Yüksek faiz çetesi var mı?" Araştırılmaya değer. Çünkü bir süredir yaşadıklarımız hiç normal değil. Medya da kullanılarak ekonomiye sabotaj yapılıyor. Oğuz Karamuk "Bu adamları soruşturmayacak mıyız" diye soruyor. iyibilgi

Bu adamları soruşturmayacak mısınız?

Bankacılar arasında son günlerde popüler bir tartışma konusu: "Yüksek faiz çetesi var mı?" Araştırılmaya değer. Çünkü bir saredir yaşadıklarımız hiç normal değil. Medya da kullanılarak ekonomiye sabotaj yapılıyor.

AK Partili bazı ekonomi kurmaylarının önemli bir hatası var: Medyada yer almaya çok istekliler. Bu arzu bazen 'kritik' iletişim kazalarına neden oluyor. Söz konusu istek aynı zamanda bu kurmayların medya organlarına dönük seçimlerini de etkiliyor. Kendini merkez medya olarak tanımlayan yayın organlarına daha yakınlık gösteriyorlar. Bunun altında nasıl bir saik var?.. Tartışılması gereken bir konu.

Kim bu gazeteciler?

Oysa, AK Partili ekonomi yetkililerinin arasını iyi tutmak istediği merkez medyanın ekonomi yayınlarını yapan isimler, bambaşka bir çıkarın temsilcileri. Eski bürokrat ya da bankacılık kesiminden devşirme yazarlar, onların desteğiyle kariyer yapmış ekonomi gazetecileri ve akademisyenler vs'den oluşuyorlar. Eski bürokratların çoğunun yıldızı 28 Şubat 1997 darbesinden sonra parladı. Yönettikleri ekonomi ise 2001'de duvara çarptı. Toplumdaki siyasal değişim AK Parti'yi yaratınca onlar da ister istemez bürokrasiden uzaklaşmak zorunda kaldı. Bir bölümü İstanbul'daki bankalar, bir kısmı da Ankara'da TOBB bünyesinde bulunan TEPAV adlı kuruluşta çalışmaya başladı. Aynı zamanda bürokratlıkları döneminde 'son derece kritik' haberleri sızdırıp kariyer sahibi yaptıkları birtakım gazeteciler aracılığıyla medyaya geçip fikirlerini kamuya aktarma şansı buldular. Bu isimler mesleki kariyerlerinde olduğu gibi şimdi de kamuoyunda rantiye ya da faiz lobisi diye bilinen finans kesimiyle yakın ilişki içinde. Diğer yandan ekonomi medyasındaki bu grubun TÜSİAD ve TOBB gibi sivil toplum örgütleriyle karmaşık ilişkileri var. Ayrıca doğal olarak IMF ve küresel yatırımcılardan oluşan yabancı sermayeyle de yandaşlar.

Amaçları ne?

Medyadaki bu oluşum yıllardan beri AK Parti hükümetlerinin ekonomik politikalarına karşı cephe almış durumunda. Kendi bakış açılarından da haklılar. Çünkü AK Parti döneminde Türkiye'de faizler dramatik şekilde düştü. Örneğin 2001'de bankaya 100 bin lira yatıran yatırımcının aylık getirisi 4.500 lira civarındaydı. Şimdi aynı paraya ancak 600 TL civarında faiz kazanılabiliyor. Tabii bu rantiye ya da faiz lobisi denilen kesim ve onun medyadaki temsilcileri açısından da büyük bir sorun. Türkiye'nin dünyanın en yüksek faizini veren en büyük ekonomi olduğu gerçeğini düşünürsek, mevcut durumun yıllardır Türkiye'den yüksek para kazanmaya alışmış yurtdışı partnerler için de geçerli olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Peki bunları neden yazıyoruz, açıklayalım:

Süleyman Yaşar köşesinde sık sık yazıyor, biz de ekonomi sayfalarındaki haberlerimizle konuyu takip ediyoruz. Başbakan Erdoğan'ın seçim öncesinde yaptığı "hedefimiz sıfır reel faiz" açıklamasının ardından hem yurtiçi hem de yurtdışı ekonomi basınından ağır eleştiri geldi. Ancak başta gelişmişler olmak üzere makro verileri Türkiye'den daha kötü olan ülkelerin negatif faiz verdiğinin ortaya çıkması bu eleştirileri gündemden düşürdü. Ardından seçim öncesi başlayan ve The Economist'in "CHP'ye oy verin" açıklamasıyla vatandaşın da gündemine düşen haberler zinciri başladı. 8 Temmuz'da, Sabah ekonomide "Böyle lobi görülmedi" başlığıyla verdiğimiz haberde Wall Street Journal, Financial Times ve The Economist gibi ünlü yayın organlarında, üst üste 10 gün boyunca Türk ekonomisi hakkında 12 tane olumsuz haber yayınlandığını ve bunun bir rekor olduğunu yazdık. Hemen hepsinin ortak noktası Türkiye'nin faiz yükseltmesi gerektiğiydi. Yani sermaye bir yerde Türkiye'den açıkça para istiyordu. Kamudan faiz artışı yönünde sinyal gelmeyince bu kez AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli'nin, aslında piyasalar tarafından fazla takip edilmeyen TV8 televizyonuna Avrupa'daki krizin Türkiye'ye yansımasıyla ilgili açıklamaları -ki Gedikli'den bir hafta önce Ali Babacan, benzer sözleri daha yumuşak bir üslupla dile getirmişti- internet siteleri, gazeteler, ekonomi televizyonları ve piyasa oyuncularına veri sağlayan yerli-yabancı haber ajansları tarafından propagandaya dönüştürüldü. Bir gün sonra Ali Babacan sorulan bir soru üzerine, bir hafta önce yaptığı açıklamaları tekrar etti ve sadece piyasaların değil halkın da gündemine "kriz" kelimesi düşüverdi.

Üst üste gelen şüpheli açıklamalar Türk ekonomisine sabotaj

Ve ardından şov başladı. Merkez Bankası faizi artırmayınca son derece şüpheli haber ve açıklamalarla dolu bir takım olaylar zinciriyle Türk ekonomisi üzerindeki spekülatif baskı linç kampanyasına dönüştü.

Örnekleri sıralayalım:

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch'in yurtdışındaki bir analisti, beklenmeyen bir açıklamayla Türk ekonomisiyle ilgili olumsuz sözler sarfetti. Olay piyasaları karıştırırken, Türkiye temsilcisi Botan Berker, meslektaşını savundu ve "Söylediklerimiz daha önce yaptığımız açıklamalarla çelişmiyor. Herkes bizim Türkiye hakkında olumsuz açıklama yaptığımızı söylüyor. Ancak basının bize nasıl sorular yönelttiğini soran yok" sözleriyle şikayetini dile getirdi. Özetle Berker, kendilerine soru soran basın mensuplarının özellikle olumsuz yönlendirme yaptığından bahsediyordu. Bu açıklamadan hemen sonra, Denizli'de düzenlenen bir toplantıda IMF Türkiye temsilcisi Mark Lewis'in ağzından verilen "Türk ekonomisi kırılgan, ekonomik istikrar tehlikede" sözleri, ajanslara son dakika haberi olarak düştü. Piyasalarda karmaşa büyüdü... IMF temsilcisi aynı gün akşam saatlerinde "Benim açıklamamda Türkiye'yle ilgili öyle bir söz yok. Çeviri hatası var" dedi. Ancak bu 'hata' hem piyasalar hem de vatandaşlar arasındaki paniği büyüttü. Aynı toplantıda konuşan Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın, açık pozisyonla ilgili kendisinden önceki Merkez Başkanları'nın da defalarca tekrarladığı sözleri, aynı medya organları tarafından "Merkez Bankası Başkanı'ndan döviz uyarısı" olarak geçildi. (Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı dünkü konuşmasında, Denizli'de yapılan toplantıda yaptığı sunumun medya tarafından tam olarak yansıtılmadığından bahsetti.) Üst üste gelen bu olayların ardından hafta başında dolar 1.73, euro 2.50 sınırına dayanınca ekonomi medyasındaki bahsettiğimiz isimler, hemen hep bir ağızdan "Faiz artışının kaçınılmaz olduğunu" dile getiren yorumlarla kamuoyunun karşısına çıktı.

'Gerçekten çete var mı?'

Enteresan olaylar zinciri önceki gün Başbakan Erdoğan'ın "Kriz teğet bile geçmez" açıklamasıyla piyasaları yatıştırmasından sonra da devam etti. Reyting şirketi S&P'nin Türkiye analisti Frank Gill, sabah uyanır uyanmaz Bloomberg televizyonuna "Türkiye ekonomisi sert iniş yaşayabilir. Kredi notunu tahmin etmek zor" şeklinde bir açıklama yaptı. Gill'in Türkiye ekonomisinin kaderiyle oynayabilecek sözleri, resmi bir açıklama olarak kendi kurumunun sitesinde de yer almadı. AK Parti ekonomi kurmaylarının ikinci hatası ise daha önce defalarca görülen ve kuşku yaratan bu tip manipülatif olayların perde arkasını araştıracak regülasyon kurumlarını devreye sokmamaları. Daha önce söz konusu basın mensuplarının yönettikleri portföyler ve ilişkide oldukları şirketler hakkında yazılar yazdık. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bir toplantıda konunun üzerine gidileceğini söyledi ve SPK Başkanı'nı göreve davet etti. Ve olay orada kaldı. Bankacılar arasında son birkaç gündür tartışma konusu var: Gerçekten faiz çetesi var mı? Sanıyoruz 13 erin şehit edilmesi gibi bu da araştırmaya muhtaç bir konu.

Oğuz Karamuk/Sabah



Bu haber 1,272 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    4,390 µs