En Sıcak Konular

Gidin diğer sitelerin 'yorumları'na da bakın

27 Temmuz 2011 15:25 tsi
Gidin diğer sitelerin 'yorumları'na da bakın İyibilgi farklı.. Okuru da öyle.. Hiç itirazımız yok. Peki nasıl farklı? İşte böyle...

Bugün, manşet haberlerimizden biri bildiğiniz gibi Norveç faciasının ardındaki sırrı çözmek için, "Boynuzun altında kim var" sorusunu soruyor. İşte bu haberimize bir okurumuz aşağıdaki yorumu gönderdi...

Hiç ellemeden diğer okurlarımızla paylaşalım istedik...

"Petrol zengini, kalkınmışlık düzeyi tüm Avrupa’dan daha yüksek, uluslararası ilişkilerde kendinden beklenmeyecek derecede aktif, silah tüccarlarının ve/veya kaçakçılarının cirit attığı, Libya’dan Afganistan’a ABD’nin her daim yanında yer alan Nato üyesi, BM üyesi, ilk BM genel sekreteri dahi Norveçli olabilen bir ülkenin başkentinde iki ayrı noktada biri bombalı diğeri silahlı katliamlar yapmanın anlamı ayrı ayrı ilk saldırıyla Avrupa Başkentlerine ve ikincisiyle Avrupalılara Judaik Neocon zihniyetin dikte edilmesidir.

Başkent Oslo’nun kalbini hedef alan bombalı eylem; Paris’e, Londra’ya, Berlin’e Roma’ya, Madrid’e, Viyana’ya, Bern’e ve diğerlerine göçmen politikalarını gözden geçirmeleri, yabancı düşmanlığını önleme, ırkçılığı törpüleme, ezan sesi ve minare karşıtlığını giderme adına çok açık ve sert bir mesajdır . Zamanından önce ya da başka bir deyişle Judaik Neocon Hegemon yapının istediği zamandan önce; Avrupa’nın göçmenlerden ve kendi dinlerinden olmayan halkları kendi sırtında öncelikle ekonomik, sosyolojik ve politik bir yük olarak görüp atmaya çalışması Oslo Hükümet meydanında patlatılan bombayla önlenecek ve ötelenecektir.

Tersine Göç’ün başlamasına karar verecek tek yetkili merciinin bu saldırıyla Judaik-Neocon karanlık güç olduğu, hem Avrupa başkentlerine hem de Atlantik ötesine kanlı zarflar içinde anlatılmıştır. Avrupalı liderlerin saldırı akabinde verdiği mesajla daha düne kadar verdikleri çok kültürlülüğün bittiği yönündeki açıklamalar arasındaki fark, gece-gündüz gibidir. AB’nin düne kadar kılını dahi kıpırdatmadığı yabancı sorunu üzerine alelacele yüklenmesi ise panikten başka bir şey değildir.

Saldırı üzerine yapılacak değerlendirmelerin 2012 seçimleri ekseninde, Filistin ve İsrailden Akdenize girmesi kıta Avrupasının altından geçerek Kuzey Kutbundan çıkması hatta okyanus ötesine taşarak Amerikan ve Kanada sahillerine petrol-enerji olarak dalga dalga vurması tüm kısa vadeli öngörüleri haklı çıkarsa bile kaçınılmaz son olan Tersine Göç’ün yıkıcılığı, Avrupa Birliğinin parçalanacağı, Avrupa’nın yeni savaş alanı olacağı gerçeğini gölgelemeyecektir.

Anders Breivik’in şahsında 17 temmuzda günübirlik açılan facebook hesabında ki fotoğrafların Hollywood starlarına taş çıkartırcasına özenle ve operasyonel olarak seçilip Avrupa’nın hasta ruhunun genetik kodlarına ari ırkın kutsallığının yenilmez, savaşçı ve entelektüel olduğunun işlenmeye çalışıldığını, ince bir işçilikle bilinçaltına hitap eden haber servisinde görüldüğü şekliyle Utoeya katliamı anında caninin Yüzüklerin Efendisi film müziğini dinlerken orada çocukları değil bahsi geçen film ve Tolkien’in romanında anlatıldığı üzere Orc’ları katlettiği gerçeğini ve belkide en önemlisi 2083 tarihinin aynı zamanda 1453 tarihiyle de ilintili çıkabileceğini, 3.derece masonik apronla verilen pozun judaik-neocon zihniyetin operasyonun altına attığı masonik imza olduğunu görmezden gelmek mümkün değildir.

Müslümanlara, göçmenlere ve kendinden hissetmediği her adem oğluna genetik düşmanlık besleyen Avrupalı tetiklenmiştir. Avrupalı liderlerin bu saatten sonra geriye doğru yapacakları her türlü iyileştirme çabası ters tepecektir. İstenen de açıkça budur. Daha derin bir kavganın oluşmasını sağlayarak yıkıcılığın şiddetinin kat be kat artırılması tasarlanmaktadır. Her geçen gün ekonomik daralmayı iliklerine kadar hissedecek eski kıta, neocon güdümlü sağın yükselmesini engelleyemeyeceği gibi sefaleti yaşacak ılımlılarını dahi kaybedecektir. Önce kendi aralarında çarpışacaklar, ardından yüzlerini doğuya döneceklerdir. Judaik yapının beklentisi bu yöndedir ve bunu gerçekleştirebilmek için daha çok kan dökecektir.

Almanların, son dönem sessizliğini ve Rusya’ya yanaşıyormuş izlenimi vermeside bahse konu diğer bir mevzudur. Irkçılıktan ve göç hareketlerinden etkilenme kapasitesi kendi gücüyle geometrik orantılı olan Almanya’nın iki dünya savaşının baş aktörü olduğu unutulmamalıdır. 200 yıllık bir travma yaşayan Türklerin basit spor hadiselerinde dahi duy sesimizi diyerek etrafı inletmelerinden hareketle Almanların aynı şekilde bizle benzer bir travma yaşamadıklarını söylemek ne derece doğru olabilir. Yeni Kutsal Roma-Germende başrolde hangi ulusun olacağını söylemek dahi yersizdir. Ancak unutulmaması gereken mesele Almanlar yenildi diye yenilen Osmanlının başına gelenlerin, ABD-Ortadoğu-Rusya üçgeninde kavrulacak, yanacak, çalkantı üstüne çalkantı yaşayacak Avrupa’dan kaçıyor gibi yapan Almanlara kucak açma ihtimali olan Rusların’da başına gelebilecek olmasıdır.

Senaryo bellidir; Sarkozy ve Merkel’in önderliğinde AB kapısında beklettiği Türklere ve Müslümanlara bakış açıları değişmeyecektir. Onlar dün bu planın içindeydiler, yarında olacaklar. Arap Baharı, Demokrasi, Kalkınmışlık, Lider Ülke Türkiye imajının içi doldurulmadıkça, kazanıyoruz dediğimiz anda Kutsal Roma-Germen üzerimize kabus gibi çökecektir.

Oslo saldırısının derinleşen ekonomik krizle birleşme ihtimali önümüzdeki on yıllar boyunca Avrupa siyaset haritasının dizayn edilme sürecinin tohumlarıdır denilebilir.

İslamofobik, diyalogdan uzak, kendinden başka kültürleri varlığı için tehdit olarak algılayan Neocon zihniyet liderliğinde vücut bulacak bu dizayn şeklinin Avrupa coğrafyasında tartışılır hale gelmesiyle birlikte Rusya-ABD-Ortadoğu üçgeninin tam ortasında ekonomik sıkışmışlığı da yaşayacak Yeni Avrupa, fetret devrine girecektir.

Dün Asyada, Ortadoğuda ve Afrikada kandan beslenen hegemonyanın yeni savaş alanının Avrupa olacağı, siyasi ve/veya kanlı çatışmanın burada derin yaralar açarak tam da 2083 manifestosunda belirtildiği haliyle yükselen Türkiye, Arap baharını yaşayan Ortadoğu ve Kuzey Afrikanın refah seviyesindeki artışa paralel olarak nefretin sessiz intikamını alabilme adına parçalanacak Avrupa Birliğinden Yeni Kutsal Roma-Germen ittifakına uzanan stratejinin temellerini atma girişimi olduğu gerçeği görülebilmelidir.

Saldırının gelişmişlik seviyesi yüksek, ancak nüfus bakımından güdük Norveç'i hedef alması Avrupa Halklarına ilk şokun rahatlıkla atlatılabilmesi için zaman tanıma hareketidir. Kurban olarak hristiyanların seçilmesi, müslüman halkların öldürülen genç hristiyanların gelecekte sorumlusu gösterilerek katliamın üzerlerine yıkılacak olmasındandır.

Tüm olup bitecek herşey Judaik Neocon yapının kontrolü altında gerçekleştirilecektir.

Arap Baharı ve Yükselen Türkiye imajının amaçlarından biri Tersine Göçtür...

Parçalanacak Avrupa Birliği'nden başlayacak ilk göç hareketleri müslüman kimlikli yabancılar tarafından gerçekleştirilecektir. Göç hareketlerinin ilk güzergahları elbette kendi anavatanları olacaktır. Müslümanlardan tamamen kanlı veya kansız temizlenecek steril Avrupa, tarihi bir tekerrüre imza atarak muhtemelen Kudüsü ele geçirmiş Filistine yine yeniden haçlı seferleri düzenlemekten çekinmeyecektir.

Önümüzdeki 20-30 yıl ülkemiz adına parlak görünse bile Oslo Tezgahının sonuçları üzerine akılcı strateji geliştiremeyen devletler şamar yemekten kurtulamayacaktır. Mahir Kaynak'ın geçen hafta Tvnet'te söyleyip detaylarına girmediği öngörü üzere dünya yahudileri ülkemize gelecek, toplanacaktır.

Umalım ki bu gelişleri ilk gelişlerinden sonra yaşadıklarımızı yeniden bize yaşatmasın.

Norveç'in Filistin'in destekçisi ve onu tanıma ihtimali en kuvvetli ilk Avrupalı ülke olmasını, Norveç'e ders verildi olarak görmektense...

Norveç'i bu hadiseyi yaşayabilmesi için seçilmiş kurban bir ülke olarak okumak daha rasyonel olacaktır..."

Zihni Z / 27 Temmuz 2011 11:57



Bu haber 2,112 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,845 µs