En Sıcak Konular

Neonazilerin sosyal medya atağı

22 Temmuz 2011 16:02 tsi
Sosyal medyanın kitleleri harekete geçirebilmekteki gücünü, Neonaziler de keşfetti.

Açıklanan yeni bir rapor, aşırı sağcıların internette giderek nasıl büyük bir tehlike haline geldiğini, bir kez daha gözler önüne serdi. 1997 yılında gençleri internette koruma amaçlı kurulan “Jugendschutz. net" adlı kurum ve Federal Siyasal Eğitim Merkezi, internette Neonazilerle mücadelenin ele alındığı bir rapor hazırladı.

“Web 2'nin tüm cephelerinde mücadele" adıyla açıklanan rapor, internette giderek artan aşırı sağcı eğilimlerle mücadelede yeni stratejilerin gerekli olduğunu ortaya koyuyor. Facebook, Twitter ve Youtube gibi platformların erişim ve paylaşım konusundaki başarısı, aşırı sağcı çevrelere de kendi ideolojilerini yaymak için yeni olanaklar sağlıyor.

Federal Siyasal Eğitim Merkezi Başkanı Thomas Krüger, gençleri etkisi altına alabilecek, yeni ve çok tehlikeli bir alanın oluştuğuna şöyle dikkat çekiyor: ‘'Bu yeni trend, yani aşırı sağcıların nefret propagandası ve ırkçı etkinliklerinin normal internet platformlarından sosyal medyaya geçişi, son dönemde büyük hız kazandı. Yaptığımız incelemelerde, sosyal medyanın kullanılmaya başlanmasından sonra, bu propagandaların 3 katına çıktığını tespit ettik. Bu da, bir an evvel yeni hukuki stratejilerin geliştirilmesi gerektiğine işaret ediyor. ” Hedef; internetle büyümüş gençlik İnternet dünyasındaki dinamizm, bu tür etkinlikleri sistemli bir şekilde izleme ve kontrol etmeyi neredeyse imkânsız kılıyor. Tüm dünyada internete her dakika ortalama 35 saatlik görsel malzeme yükleniyor. Almanya'daki yaklaşık 19 milyon Facebook kullanıcısının büyük bir kısmının, sadece internetle büyümüş ve klasik medyanın aşırı eğilimlere karşı caydırıcı yayınlarından uzak bir kuşak olması tehlikenin ciddiyetini gözler önüne seriyor.

Gençleri internetin zararlı yanlarından korumak için kurulan "Jugendschutz. net" adlı kurumdan Stefan Glaser, Almanya'daki aşırı sağcı çevrelerin, hedef aldıkları genç kuşağı duygusal açıdan etkilemeye odaklandığını kaydediyor ve bunu şöyle örnekliyor: ‘'Müzik ve videolar aşırı sağcıların propagandalarında en çok kullandıkları şeyler. Bunları paylaştıkları sosyal medyada da her zaman daha fazla bilgiye nereden ulaşacağınıza dair bir mesaj bulmanız mümkün. Yani bu platformlar geniş kitleleri harekete geçirmek için bire bir denilebilir. "

"Irkçı yayınlara müdahale etmek zor"

Peki, tüm bu tehlike ile nasıl başa çıkılacak? Stefan Glaser, Almanya'da internet servis sağlayıcılarıyla işbirliği yapmanın mümkün olduğunu, ancak bunun tek başına yeterli olmadığı gibi, birçok zorlukları da bulunduğunu kaydediyor. Servis sağlayıcıları kendi kullanıcılarının yorumlarından sorumlular ve ırkçı söylemler gibi hukuka aykırı yorumları silebiliyorlar. Ancak bunun için "Jugendschutz. net" gibi bir kurumun ya da şahısların şikâyette bulunması gerekiyor. Stefan Glaser, servis sağlayıcıları ile işbirliğinin iyi yürüdüğünü kaydediyor. Glaser "İnternette düşünce özgürlüğü hâkim, dolayısıyla paylaşılan ırkçı video ya da yorumların sadece yüzde 15'inin yasadışı oluğunu iddia edebiliyorsunuz" diyor. Bununla birlikte silinen ırkçı bir videonun yerine yenisinin eklenmesi de saniyelik bir iş. Söz konusu servis sağlayıcısının ABD gibi düşünce özgürlüğünün daha geniş tanımlandığı bir ülkede olması halinde, yayınlara müdahale etmek iyice zorlaşıyor.

Çözüm önerileri

Önerilen çözümlerden biri internet servis sağlayıcılarının kesin kurallar getirmesi ve bu kuralları ihlâl edenleri cezalandırması. Bir diğeri ise filtre uygulaması. Federal Siyasi Eğitim Merkezi Başkanı Thomas Krüger, bu öneriye ise ekonomik çevrelerden böyle bir yatırıma hazır olmadıkları gerekçesiyle yoğun itirazlar geldiğini söylüyor. Krüger, umudunu, internetin kötü amaçlar için kullanılmasına karşı mücadele eden, duyarlı internet eylemcilerine bağlıyor ve internette de bazı kuralların geçerli olması gerektiğine dikkat çekiyor. Zira "jugendschutz. net" örgütü geçen yıl Facebook, Twitter ve benzeri platformlarda yaklaşık 6 bin aşırı sağcı propaganda içeren mesaj, video veya bildiri tespit etmiş. Bu da son iki yılda üç misli artış anlamına geliyor.

DW



Bu haber 639 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,728 µs