En Sıcak Konular

İsrail apartheid’ına uçakla meydan okumak!

13 Temmuz 2011 12:04 tsi
İsrail apartheid’ına uçakla meydan okumak! 'Filistin’de Halk Direnişi' adlı kitabın yazarı, Beytülahim Üniversitesi profesörlerinden Mazin Qumsiyeh Siyonist İsrail'in yıllardır Filistin halkı üzerinde uyguladığı ayrımcı faşist politikayı yazdı.

Mazin Qumsiyeh *

Bu hafta (yazı 5 Temmuz’da yayımlandı) yüzlerce eylemci “Filistin'e Hoş Geldiniz” inisiyatifinin bir parçası olarak Tel Aviv yakınlarındaki Ben Gurion hava alanına uçarak İsrail apartheid’ına meydan okumayı planlıyor. Heraklit bir zamanlar şöyle demişti: “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” Gerçekten de insanlık tarihi değişimin tarihidir ve Filistin'e Hoş Geldiniz projesi işte bu geleneği izliyor.

Statükoya meydan okumadan hiçbir değişim meydana gelmez. Modern çağda bile çok az insan ABD'deki medeni haklar, Avrupa'da aydınlanma, köleliğe son verilmesi, kadınlara oy hakkı verilmesi ve dünya genelinde demokrasilerin kurulması gibi şeyleri nasıl başardığımızı anlamak konusuna kafa yoruyor. Adaletsiz bir durumdan (statüko) doğan tüm bu değişimler, kitle hareketi aracılığıyla gerçekleşti.

Bugün ufkumuzda görünen elbette ki on yıllar süren diktatörlüklerden -bu yapıların çoğu Batı tarafından yaratıldı ve desteklendi- kurtulmak için can atan Arap halkının kitlesel hareketidir.

Adaletsizliğe isyan elbette ki Filistin'de apartheid karşıtı mücadelenin de alâmetifarikasıdır. Bu mücadele, 131 yıl önce ilk Siyonist koloninin kurulmasına kadar götürülebilir ve 1948'de ırkçı İsrail devletinin bu sömürgeci yatırımın zirvesi ve vücut bulması şeklinde kurulması ve 1967'de Filistin'in geri kalanını işgal ederek bu devletin müteakip yayılması ile ileriye doğru dev bir sıçrayış göstermiştir.

Günümüzde yeryüzündeki 11 milyon Filistinliden 7 milyonu mültecidir veya yerinden edilmiştir. Filistinli mülteciler, BM istatistiklerine göre dünya genelindeki tüm mültecilerin üçte birini teşkil ediyor. Ancak biz iyimseriz ve değişimin eli kulağında olduğuna inanıyoruz.

Değişimin eli kulağında

Bizler, birçok ve büyük ölçüde başarılı ayaklanmalardan (1881'de başlayıp 1920, 1929, 1936, 1972, 1987 ve 2000'lerden geçti) oluşan kendi tarihimizden çıkardığımız olumlu yaklaşımla ayakta duruyoruz. Bizler, on yılların etnik temizlik girişimlerinden sonra halen Filistin'in nüfusunun (5,5 milyon Filistinli, 5,5 milyon İsrailli Yahudi) yarısını oluşturan halkımızın sumud'u yani sebatı ile ayaktayız.

Hiç şüphesiz, Oslo Anlaşmalarının halk direnişini nasıl sakatladığını düşündükçe kahroluyoruz. Bu öngörülebilir bir gelişmeydi ve İsrailli müzakereci Dore Gold'un 1995'te The Jerusalem Post'a söylediği gibi niyet, “Batı Şeria'da psikolojik bir gerçeklik yaratmaktır. İlk kutlamalardan sonra Filistinliler kendilerini bir dereceye kadar kantonlaştırmaya hapsolmuş bulacaklar.”

Ancak durmaksızın dönüşen yeni direniş biçimlerine gururla bakıyoruz. Bu direnişi ruhunun son tezahürü, -bu yıl 15 Mayıs'ta olduğu gibi Nakba Günü geri dönüş yürüyüşleri sırasında –topraklarımıza ve evlerimize göre dönme girişimleri ve Gazze ablukasını kırmayı amaçlayan Gazze'ye Özgürlük Filosu'dur. Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar (BDS) hareketinin büyümesiyle yürekleniyoruz.

Bir şeyleri ahlaki ve direngen yöntemlerle değiştirmek konusunda bireysel ve kolektif sorumluluğumuz vardır. Dr. Martin Luther King Jr. şöyle demişti: “Bir şerri edilgenlikle kabullenen biri o şerri işleyen kadar buna bulaşmış demektir. Şerri ona karşı çıkmaksızın kabullenen gerçekte onunla işbirliği yapıyordur.”

Diğer seçeneklerin felaket derecede olumsuz oldukları kanıtlanmıştır: politikacılara (seçilmiş veya kendi kendini tayin etmiş) askeri kapasitelerin değişmesinin yaratacağı, önceden kestirilemeyen olaylara bel bağlamak –kitle imha silahlarının geliştirilmesini küçük devletler ve devlet dışı aktörler için bile görece kolay kılan gelişmiş bilim çağında tehlikeli bir gelişme bu. Kimse kendini aldatmasın: büyük bir meydan okumaya yaklaşıyoruz. Bu, sivil toplumun, bu güçlü ve direngen halk direnişi taktikleri uyguladığı için mücadeleyi kazanacağı sivil bir meydan okuyuş olabilir veya konvansiyonel askeri güçlere karşı koymak için modern teknolojiyi kullanan silahlı isyan yoluyla gerçekleşebilir.

Yerel diktatörlüklere meydan okuma konusunda Mısır ve Tunus'ta sivil direnişin gücünü gördük. Sömürgeciliğe karşı, Cezayir'de (1960'larda kurtuldu) ve Güney Afrika'da (daha yakın bir zamanda) halk mücadelesinin ve silahlı mücadelenin bir bileşimi başarıyla meydan okudu. Fakat Güney Afrika'da sivil meydan okuyuşun ve silahlı ayaklanmanın bu bileşimi, uluslararası sivil katılımla gelişti. Her durum benzersizdir ve bizim buradaki yerel tarihimiz ve bu yaklaşan meydan okuma da Filistin'e özgü ve diğer yerlerdekinden farklı olacaktır.

Bizleri ayırma girişimlerini kabul etmeyeceğiz

Özgürlüğe doğru bir sonraki adımımız, yüzlerce erkek, kadın ve çocuğun bizleri Filistin'de ziyaret etmek için Tel Aviv'e uçmayı planladıkları 9-16 [Temmuz] tarihleri arasında gerçekleşmesi planlanan bir dizi etkinliktir. Uluslararası toplum, yurtdışından ziyaretçi kabul etmeye yönelik temel insan hakkımızı tanımalı ve kendi vatandaşlarının Filistin'e taciz edilmeksizin seyahat etme hakkını desteklemelidir.

Özgürlük Filosu'nun denize açılmasındaki gecikmeden dolayı bu iki inisiyatif zamansal olarak çakışabilir. İsrail bizi tecrit etmeye çalıştıkça biz de dürüst insanlar olduğunuz için sizleri açıkça ve gururla bize katılmaya davet ediyoruz. Bizleri ayırma girişimlerini veyahut sizleri alışık olduğunuz kadar dürüstçe konuşmamaya zorlama çabalarını kabul etmiyoruz.

Misafirler, Filistin misafirperverliğinin ve bir ağ kurma, kardeşlik programının ve Filistin kasaba ve köylerinde gönüllü barış çalışmasının keyfini sürecek. Avrupa ve Birleşik Devletler'deki aktivistler delegasyonlar örgütledi ve uçuşlarını ayırttı. Fakat ister bu girişimlerin veya diğerlerinin gönüllüsü veyahut katılımcısı olun, anahtar kelime katılmaktır. Her yerde tiranlığa karşı süren devrimler var. İnsan ruhu sonsuza kadar zincire vurulamaz. Hepimiz bu özgürlük mücadelesine katılmalıyız, çünkü suskunluk aslında suç ortaklığıdır.


* Mazin Qumsiyeh, Filistin Adalet Ağı’nın (PalestineJN.org) uluslararası koordinatörü ve Beytülahim Üniversites profesörlerindendir ve Filistin’de Halk Direnişi adlı kitabı kaleme almıştır.

[Electronic Intifada sitesindeki İngilizce orijinalinden Filistin İçin İsrail'e Karşı Boykot Girişimi tarafından çevrilmiştir.]
Sendika.org


Bu haber 1,226 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,106 µs