En Sıcak Konular
Batı elçileri neden hep 'o bölgeler'e gider?
13 Temmuz 2011 10:41 tsi
Diplomatik dokunulmazlık kınama ve eleştirileri de kapsıyor olmalı.. Çünkü bir çok ülkenin büyükelçisi, bir çok ülkenin açık yaralarını ziyaret etmeyi her türlü hayıflanmaya rağmen seviyor.. Taze bir örnek üzerinden, safiyane bir diplomasi eleştirisi̷
Zaten gariplik bir ülkenin aradaki soğukluk nedeniyle uzun zaman büyükelçi atamadığı, biraz işler yoluna gidince atamayı düşündüğü, fakat atamayı işler tersine gitmeye başladığı bir dönemde yapmasında da var.
ABD’nin Suriye Büyükelçisi Robert Ford nihayetinde atanmış bulunuyor ve Şam tarafından kabulü de tamamlanmış halde, 2011 yılının ilk ayından beri.
Ancak “seramoni” kısa sürdü; Suriye’de yaşanan karışıklık Şam yönetimi ile ABD Büyükelçisi’ni burun buruna getirdi.
Mesele şu: ABD Büyükelçisi Robert Ford, Şam yönetiminden izin almadan olayların sürdüğü Hama’ya gitti ve buradaki olayları kışkırttı. İddia böyle olunca, Suriye ABD'yi kınadı, ülkesinin içişlerine karışmakla itham etti, “kışkırtıcılık yapıyorsunuz” dedi, dahası büyükelçiyi sabotajcılarla görüşmekle suçladı.
Hama zaten karışık ve tarihi nedeniyle (1982 Hama Katliamı) oldukça hassas bir şehir. Bu ziyaretler sırasında 400 binden fazla insanın gösteri yaptığı söyleniyor. Bunlar hiç olmuyormuş, Şam gerilmiyormuş gibi üzerine de Fransa Büyükelçisi Eric Chevallier de Hama'ya gitti. Evvelsi gün ise adı geçen ülkelerin elçiliklerine saldırılar başladı.
Peki büyükelçilerin tutumunu değerlendirirken ne türden objektif kriterler kullanmalıyız? Suriye’nin son dönemde yaşadıkları ve buna karşı Türkiye’de dahil bir çok Batı ülkesinin aldığı tavıra bakarak, diplomatların yaptıklarını onaylamalı mıyız?
Çünkü öyle veya böyle, zaten karışık ve ayakta bulunan bir bölgede, ABD ve kimi Avrupa ülkelerinin büyükelçilerinin halk tarafından görülmesi bile farklı şekilde okunuyor.. Bu açık.
Öteki taraftan, diplomatların bulunduğu ülkelerde “gezmek” için izin almaları gerekmiyor, bilgi veriyorlar, izin almak zorunda kalmaları hoş karşılanmıyor, "demokratik ülkelerin bu tür kısıtlamalar koymaması gerektiği" övülerek tavsiye ediliyor.
Suriye’nin veya Arap Baharı ülkelerinin yaşadığı özel durumlar iyi tartıldığında, yabancı diplomatların, “o konularla taraflı biçimde ilgilendikleri aşikar” misyon temsilcilerinin ziyareti izne tabi olmalı mı?
Peki ama doğru bir isyan, diktatöre, demokrasi düşmanlarına, fakirliğe, özgürlüğe veya adı her ne ise “haklı” bir direniş olsa da, ülkedeki demokrasi savunucusu ülkelerin diplomatları hassas ziyaretlerde bulunmamalı mı? Örneğin, bu tür ziyaretler kısıtlanır veya sonrasında, “karışmayın” çıkışında bulunulursa, o ülkelerin dışişleri bakanlarıı çıkıp, “O lider ardık meşru değil” diyebilir!
Bu sorunun yanıtı herkese göre değişebilir. Ama doğru kararı o ülke yöneticileri verecektir. Veya tersi de söylenebilir belki; ülkeyi yönetenlerin kararı doğru olacaktır!
Bu haber 1,728 defa okundu.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle