3 maymunu oynayan medya!
9 Temmuz 2011 22:11 tsi
"Hakikatlerin bu kadar gizlendiği, yönetimlerin taraftar duygusallığı ardına bu kadar saklandığı, düşünen ve eleştiren taraftar gruplarının en başta kendi kulüplerinin yönetimi tarafından bu kadar ezildiği, medyanın taraftar kuyrukçuluğunu bu kadar aleni
3 temmuzun ardından neredeyse bir hafta geçti ama futbol tarihimizin en büyük soruşturması ilk günün heyecanıyla sürüyor.
Bu bir hafta boyunca her gün bir şeylere şaşırdık. Ama itiraf etmeliyim ki en fazla şaşırdığım şey üç maymunu oynamaya devam eden medyanın bir bölümü oldu. Gözaltılara kadar mışıl mışıl uyuyan ve haberi vatandaşla birlikte öğrenen medya şimdi ortalığı karıştırmaya, bulandırmaya çalışıyor daha çok. Sansasyonel “sızdırma” haberlerle ortalığı toza dumana bulayıp esası gözlerden kaçırıyor. Bir de bu vesileyle fikir beyan eden ve soruşturmaya gölge düşürmek için yazı üzerine yazı döşenen, “majesteleri Başkan’ın yakın ahbabı” anlı şanlı gazeteciler var. Siyasi ve toplumsal konulara geldi mi, temizlik ve adalet şampiyonluğunu kimseye bırakmıyor bunlar. Konu tuttukları takım Fenerbahçe’ye ilişkin oldu mu, soruşturma hakkında şüphe akıyor kalemlerinden. Bundan sonra bunların “adalet” ve “temiz toplum” lâflarına kim inanır! Öyle değil mi? Körleştirilmiş taraftarsan öyle kalacaksın, tutarlı olacaksın.
Sekiz aydır sürdürülen bir soruşturma ve belge toplama sürecinden bahsediyoruz burada. Kulüpler Birliği’nin ve Fenerbahçe’nin başkanı soruşturuluyor. Yöneticileri ve öteki kulüplerin başkanları tutuklanıyor. Başkanların ve yönetimlerin çevrelerinde dolaşan, medyanın kim olduklarını, ne iş yaptıklarını araştırıp yazmaya zahmet etmediği birtakım adamlar ilk kez soruşturmaya konu oluyor. Kimse de, “Allah Allah durup dururken bu nereden çıktı?” diyemiyor. En “üstü örtücüler” bile, “Niye şimdi? Neden daha önce değil?”diyebiliyor. Ne bu telaş? Bekleyin iddianame ortaya çıksın, dava açılsın. Bildiğiniz bir şey varsa o zaman söylersiniz. Hakikatlerin ortaya çıkmasında sizin de tuzunuz olur. Ha, mahkeme adil yürümezse, süreç sulandırılırsa, kesintiye uğrarsa o zaman birlikte mücadele ederiz. Bu aşamada insanları “suçsuz” ilan etmek “suçlu” ilan etmek kadar sakıncalıdır.
Tamam, yönetimlerin sürekli rakip düşmanlığını körükleyerek körleştirdiği taraftarları anlıyorum. Onların gönül verdikleri takıma karşı mantık ve vicdanlarıyla hareket etmeleri zor. Ayrıca hakikatlerin bu kadar gizlendiği, yönetimlerin taraftar duygusallığı ardına bu kadar saklandığı, düşünen ve eleştiren taraftar gruplarının en başta kendi kulüplerinin yönetimi tarafından bu kadar ezildiği, medyanın taraftar kuyrukçuluğunu bu kadar aleni yaptığı bir ortamda taraftar gerçeklere nasıl ulaşabilir ki... Şimdi onlar için de bir fırsat. Bu asırlık kulüpler başkanların, yöneticilerin değil, taraftarın malı. Bizim malımız. Kulüplerimizi bu adamlardan temizleyelim. Kendi takımlarımızdan temiz ve adil oyun bekleyerek gerçek ve vefakâr taraftar kimliğimize kavuşabiliriz yeniden.
Efendim lig başlayacakmış, Avrupa kupaları başlayacakmış, fikstür çekilecekmiş. Dolayısıyla şimdi ne olacakmış? Çivisi çıkmış lig başlasa ne olur başlamasa ne olur? Ertelensin. Ya da hiç oynanamasın. UEFA’ya “Bizi bir süre kupalardan affedin, evimizi bir temizleyip düzene koyalım, ondan sonra geliriz” densin. İnanın çok sayıda futbolcuyu öz kaynaktan yetiştirerek ve bu oyuna gönülden bağlı çok sayıda taraftar kazanarak çok daha sağlıklı ve verimli temelde başlar futbol yeniden.
Bakın zaten Aykut Kocaman da futbol ortamının bir “bataklık” olduğunu söylüyor. Ama aynı konuşmada, daha iddianameyi beklemeden kendi maçlarına bataklık çamurunun bulaşmadığını iddia edebiliyor. Ve sanki şike, teşvik primi sportif bir şeymiş gibi, onca takip ve soruşturmayı bir yana iterek “Maçlarımızı futboldan anlayan biri izlesin” diyebiliyor! Anlaşılan en aklı başında olanlarımız için bile bir tutarlılık sınavı bu süreç.
Efendim kombine bilet satışları, yayın haklarından alınan pay, forma satışları falan ne olacakmış... Bu paralar, abonelik paraları, bilet ücretleri olarak vatandaşın cebinden çıkıyor zaten. Vergi aflarıyla kamu bütçesinden tırtıklanıyor. Aşırı borçlanmayla kulübün geleceğinden ve herkese spor yaptırma misyonundan çalınıyor. Peki, nereye gidiyor bu paralar... Durumdan vazife çıkaran mafyöz şikecilere, teşvik primcilere gidiyor. Arada bir sürü adamın sürümden kazandığı multi-milyonluk emekli star transferlerine gidiyor. Ekran ve gazete köşe başlarına yerleştirilen majestelerinin yorumcularına gidiyor... Futbolcu ve çalışan kitlesinin ezici bir çoğunluğu yine üç kuruşluk paralara talim ediyor, o paraları da ne yazık ki doğru dürüst alamıyor.
Efendim, koskoca kulüp küme düşer miymiş. Ne olacak, düşer, sonra çıkar ama nereye çıkar? Önemli olan bu. Hepimiz“Bataklık Ligi”ne düşmüşüz zaten. Gün “Bataklık Ligi”nden çıkıp “Adalet ve Temizlik Ligi”ne yükselme zamanı... Nerede mi bu lig? Muktedirlerin gözünüze taktığı at gözlüklerini atıp bakarsanız, futbolseverin gönlünde olduğunu görebilirsiniz.
Gülengül Altınsay/Taraf
Bu haber 977 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle