En Sıcak Konular

'Sporculara CHP’ye üye olma zorunluluğu...'

7 Temmuz 2011 15:40 tsi
Sporla siyasetin içiçe olduğunu belirtwen Euroasia Sport’un patronu Kaan Ark, yüz yıldır siyasetin sporla iç içe olduğunu ve spora müdahale ettiğini söylüyor. Ona göre günümüzde bu müdahale en az seviyede.

II. Abdülhamid’in spora karşı olduğu kocaman bir yalandır.” Bu sözler Kaan Ark’a ait. Ekonomist, eski sporcu ve spor yönetiminin çeşitli alanlarında görev almış biri Ark. Şu anda uluslararası spor organizasyonlarına imza atan Euroasia Sport isimli şirketin sahibi. Bank Asya 1. Lig’i marka hâline getiren, uluslararası spor organizasyonlarının planlaması konusunda dünyaya bilgi ihraç eden bir şirket Euroasia Sport. Son olarak, yelkenin Formula 1’i kabul edilen ve dünyada 220 milyon kişinin izlediği Extreme Sailing yarışlarını Haliç’te gerçekleştirdi. Aynı zamanda spor tarihine meraklı. Bizim konumuz da onun bu merakı zaten. Kendisiyle II. Abdülhamid’den günümüze spor siyaset ilişkilerini konuştuk.

"100 YIL İÇİNDE SPOR'A EN AZ AK PARTİ MÜDAHAL ETTİ"

Ülkemizde resmî tarihle gerçek tarih arasında öteden beri bir çelişki yaşanıyor. Kaan Ark, spor tarihinde de bu tür çelişkilerin olduğunu söylüyor. Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün Saray’ın dibinde kurulduğunu, II. Abdülhamid’in buna en ufak tepki göstermediğini hatta kulübün bazı spor dallarındaki müsabakalarına izleyici olarak katıldığını belirtiyor. Ona göre, Osmanlı’dan günümüze kadar spor siyasetle iç içe olmuş. Şu iddia da ona ait: “Tüm yüzyılı incelediğimizde spora siyaseti en az karıştıran AK Parti hükümetidir.”

Son yüzyılın spor ve siyaset haritası üzerinde bir yolculuğa çıkıyoruz kendisiyle. Bu konuda oldukça dolu: “II. Abdülhamid’in hafiyelerinin spor sahalarını bastığı tamamen uydurma. Bunlar hedef saptırmaktan başka bir şey değil. Saray, sporun yanındaydı. F.Bahçe’nin yöneticilerine bakın, içlerinde şehzadeler var.” Dediğinde çok haklı, çünkü Şehzade Ömer Faruk Efendi F.Bahçe’nin fahri başkanıydı. Ona göre, 1908’den sonra İttihat Terakki’nin iktidara gelmesiyle işin rengi değişiyor. İş biraz militer hava alıyor. Kulüplerde de İttihat Terakki’nin ciddi kontrolü başlıyor.

"MİLLİ SPORCULARIN CHP'YE ÜYE OLMASI ZORUNLUYDU"

Spor tarihine baktığımız zaman F.Bahçe, G.Saray ve Beşiktaş’ın her dönem yönetimlerinde siyasi parti temsilcilerinin olduğunu görüyoruz. 1930-40’lı yılların tek partisi CHP’nin daha da ileri giderek milli sporculara CHP’ye üye olma zorunluluğu getirdiğini hatırlayalım mesela. Osmanlı’da ilk kurulan kulüplerin yöneticileri, II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesinden sonra iktidarı ele geçiren İttihatçılarla iyi ilişkiler içindeydi. İttihatçılardan sonra Cumhuriyet’in kurulmasıyla kulüp yönetimlerinin Atatürk’ün etrafındaki insanlara yanaştığına şahit oluyoruz. Daha sonra bu böyle sürüp gidiyor. Yine kısa bir araştırma yaptığımızda Kaan Ark’ın ne kadar haklı olduğunu anlıyoruz. Zira, 1942’de başbakan olan Şükrü Saracoğlu, 16 yıl F.Bahçe’de başkanlık yapmıştı. 50’li ve 60’lı yıllar arası F.Bahçe, Beşiktaş ve G.Saray’ın yöneticilerinin çoğu Demokrat Parti’ye üyeydi. Beşiktaş Başkanı Nuri Togay, Demokrat Parti Çanakkale milletvekiliydi örneğin. F.Bahçe’ye başkanlık yapan Agah Erozan ile Medeni Berk yine bu partidendi. G.Saray’ın başkanlarından Sadık Giz de DP’liydi.

"DARBECİLER SPOR MÜDAHALE EDİYORDU: EVREN KÜME DÜŞEN TAKIMI 1. LİGE ÇIKARDI"

27 Mayıs 1960’tan sonra ise darbeyi gerçekleştiren kadrolara yakın isimler ile CHP’liler kulüp yönetimlerine giriyor. Bu süreç Kenan Evren’in 12 Eylül darbesiyle yakın geçmişimize kadar geliyor. Kulüpler hep böyle siyasetle tandem (ikili) hâlinde işi idare ediyor. Evren’in küme düşen Ankaragücü’nü birinci lige çıkardığını hepimiz biliyoruz. Turgut Özal dönemi ise sporla siyasetin ayrışmaya başladığı döneme denk geliyor. Futbol özerkleşiyor. Özerkliği tüm federasyonlara yayan ise AK Parti oluyor. Zaten Kaan Ark’ın söylediği de bu. Ona göre spor ve siyasetin en az iç içe olduğu dönem AK Parti dönemi. Üstelik, AK Parti kulüplere büyük imkânlar sunuyor: “Bugün üç büyüklerin yönetimlerinde AK Parti’ye mensup üye bulmakta zorlanırsınız.” Bu noktada TT Arena Stadı’nın açılışında Başbakan’a gösterilen tepkiyi hatırlatmakta fayda var.

FUTBOL'DA KORKUNÇ PARAALR DÖNÜYOR

Kaan Ark dünya çapında organizasyonları da ülkemize getiren bir isim. Bu tür organizasyonlara dair söyleyecekleri var. Sporun, yüz yıldır küresel güçlerin kontrolünde olduğunu iddia ediyor. Tıpkı finans, sigorta sistemi ve diğer birçok alanda olduğu gibi. Spor organizasyonlarında asıl pastayı küresel güçler alıyor: “2010’da G.Afrika’da bir dünya futbol şampiyonası düzenlendi. Ülke bu organizasyon için 3 milyar dolar harcadı. Bu paranın çoğunu İngiliz firmaları kazandı. FIFA da reklam, yayın hakları ve sponsorluk gelirlerinden 3 milyar dolara yakın parayı kasasına koydu. G.Afrika’nın ne kazandığı veya ne kazanacağı ise belli değil. Şu günlerde yaşadığımız Formula 1 olayı var. Bernie Ecclestone hikâyesi yani. Bunlar gücü elinde tutan insanlar. Bunlara karşı sizin ne kadar güçlü olduğunuz önemli. Yoksa ipi onlara verirseniz, onlar da sizinle kedinin fareyle oynadığı gibi oynar.”

"SPOR KÜRESEL GÜÇLERİN KONTROLÜNDE"

Spor yüz yıldır küresel güçlerin kontrolünde diyen Ark’a, uluslararası spor örgütlerinde görevli spor adamlarımızın bu güçler tarafından kullanılıp kullanılmadığını soruyorum. “Spor adamı demeyelim onlara” diye başlıyor söze ve devam ediyor: “Küresel güçlerin Türkiye’deki kompradorları olarak tanımlayabiliriz onları. Bu isimler o güçler adına köşe başlarını tutmuş. Onlarla bulundukları yerler itibariyle gurur duyduk; ama Türkiye’ye bir faydalarını görmedik. Formula 1’in, FIBA’nın, FIFA’nın, TMOK’un, UEFA’nın Türkiye’deki temsilcileri öyle üç-beş senede değişmez. 15-20 sene aynı koltukta otururlar. Spor gibi dinamik bir yapı içinde 15-20 sene aynı koltukta oturmak sporun doğasına aykırı. Bu insanlar yerlerine kimseyi yetiştirmez, oralardaki görevlerinde küresel ilişkileri sayesinde kalırlar. Kim olursa olsun, görev süresi iki üç jenerasyon sürüyorsa o kişinin Türk sporuna hizmet ettiğini söylemek saflık olur.”

KENDİ KÖKLERİMİZE DÖNELİM

Kaan Ark, Türkiye’nin küresel güçlerin spor üzerindeki etkisini kendi hinterlandında bitirebilecek bir konuma sahip olduğunu düşünüyor. “Yeter ki köklerimizi hatırlayalım” diyor. Ona göre, küresel güçlerin argümanlarıyla onların karşısına çıkmalıyız. Mesela bir Avrasya oyunlarını düzenlesek buna 60 ülkenin katılabileceğini söylüyor. “Yüzümüzü hep batıya çevirdik hâlbuki doğuda bizi bekleyen milyonlarca insan var. Endonezya’ya gidin, orada en büyük futbolcu Hakan Şükür’dür. Pakistan’a, Malezya’ya gidin aynı şeyi görürsünüz. Siz kendi markanızı kendi imkânlarınızla birleştirirseniz bir yere gelirsiniz. Spor Türkiye’nin gücünü artıracak inanılmaz bir faaliyet alanı. Bunu 70-80 yıl kavrayamadık. Ama bugün farkına varmaya başladık.”

"FUTBOL HALKI UYUTUYOR"

Türkiye’deki spor ve futbol modelini komünist ülkelerdeki modele benzeten Ark, bazı ülkelerin futbol sayesinde halkı uyuttuğu düşüncesine de katılıyor. Toplum mühendislerinin apolitik bir toplum oluşturmak için futbolu kullandıklarını 80’li yıllarda ‘ne sağcıyım ne solcu, futbolcuyum futbolcu’ söyleminin de bu maksatla ortaya atıldığını söylüyor.

KİRLİ BİR OYUN VAR

Bir dönem Beşiktaş’ta yöneticilik yapan Kaan Ark’la, geçen sezon şaibe söylentileri altında biten lige dair de konuşuyoruz. Türkiye’de futbolun sadece sahada oynanmadığını iddia eden Ark, “Saha dışında maalesef kirli bir oyun var. Parayı takip ederseniz bunu gün yüzüne çıkartabilirsiniz.” diyor.

Aksiyon

Bu haber 896 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,515 µs