En Sıcak Konular

Suriye elçisini sorguya çektiler

4 Temmuz 2011 14:05 tsi
Alman Die Zeit Gazetesi'nden Michael Thumann, Suriye'de yaşanaları ve Türkiy'deki gözlemlerini böyle özetliyor:

Michael Thuman / Die Zeit*

Suriye’deki muhalefet sınırdaki bir Türk köyünde şekilleniyor.

TÜRKLER ZOR ŞARTLARDA YARDIM TAŞIYOR

Türk köyündeki bir adam, özgür Suriye’ye ulaşmak için “kaçakçıların” kullandığı vadideki patikadan gidilmesini tavsiye ediyor. Yol, sarp ve kızgın kaya parçaları, devedikenleri ve görevini tamamlayamayan eski ayakkabılarla dolu. Derenin ve dikenli tellerin hemen arkasında öteki Suriye’nin olduğu söyleniyor: Sınır boyunca yaklaşık bir kilometre genişliğinde, Suriye ordusunun gelmeye cesaret edemeyeceği dar bir şerit. Askerlerden kaçarak bu vadide oluşturulan çadır kamplarına sığınan Suriyeliler, en azından bunu umut ediyor. Türk tarafındaki Güveççi köyü yerlileri, muhtemelen bu taşlı patikadan mültecilere yiyecek ve ilaç taşımışlardı, ta ki bu sıcak öğleden öncesine kadar.

İKİ TARAF ASKERİ MEVZİDE

Türk askerleri yolu kapatıyor. Silahlar hazırlanmış, zırhlı araçlar mevzilenmiş durumda. Bir subay, “geri gidin” anlamına gelen el kol işaretleri yapıyor. Askerler, mülteciler ve yardım edenlerin yüzlerinde korku görülüyor. Zira birdenbire dikenli tellerin arkasında Suriye ordusunun askerî araçları beliriyor. Keskin nişancılar, gözetleme kulesinde yerlerini alıyor ve Suriye bayrağını göndere çekiyor. Bir kurşun sıkılsa gerginlik tırmanabilir. Türk ve Suriyeli askerler, bir el bombası atımı uzaklıkta karşı karşıya duruyor.

TÜRKİYE SIĞINAN HERKESİ İÇERİ ALIYOR

Herkes şokta. Türkler, dikenli telleri biraz kaldırıp Suriyeli mültecileri içeriye alıyor ve otobüslerle Kızılayın hazırladığı kamplara taşıyor. Özgür Suriye artık yok, özgür Suriyeliler şimdi, sınırdan önceki son bayırın eteklerindeki köyde kurulan Türk kamplarında yaşıyor.

BİR İNEK AHIRINDA BİR DÖKTATÖRE JARŞI NASIL DİRENİLEBİLİR Kİ?

Köylüler şimdiye kadar bu yoldan Suriye’ye kaçak olarak elektrikli cihazlar götürüyor ve dönüşte şekerle sigara getiriyorlardı. Şimdi ise Güveççi, Şam’daki hükümran Esad’a karşı isyanın bir üssü olmuş durumda. Ancak bir inek ahırından bir diktatöre karşı nasıl direnilebilinir ki?

BAAS ASKERLERİ HELİKOPTERLERDEN SİVİLLERE ATEŞ AÇTI

Birkaç gün önce, Esad’ın askerlerinin şehri ele geçirmelerinden bir gün önce Cisr el Şugur’dan kaçan Muhammed Fisu, oğlunu, kızını ve eşini Güveççi’nin komşu köyünde “dostlarının” yanına yerleştirmiş. Suriye’nin kuzeyindeki bu kentte, askerlerin askerlere karşı savaştığı, helikopterlerden sivillerin üzerine ateş açıldığı, onlarca -hatta kimilerine göre yüzlerce- insanın öldüğü söyleniyor.

KORKU ÇOCUKLARIN GÖZLERİNDEN AKIYOR

Daha sonra askerî polisin ellerinde otomatik tabancalarla evine baskın düzenlendiği haberini aldığını anlatan Fisu, geçen yıllarda vatanında, oturma odasından çok cezaevlerini gördüğünden söz ediyor. İlk kez, çalıştığı inşaat firmasında yolsuzluk yapıldığı şikâyetinde bulunduğu için tutuklandığını anlatan 31 yaşındaki mühendis, çoğulculuk ve düşünce özgürlüğünden söz ettiği için, “Batılı güç odaklarıyla iş birliği” yaptığı gerekçesiyle de hapse atılmış. Fisu, facebook sayfasında gösteri çağrısında bulunduğu için mart ayında Şam’da bulunan istihbaratın cezaevine atıldığını, orada mart ayında rejim karşıtı isyanın başladığı Güney Suriye’deki Dera bölgesinden gelen yüzlerinde ve sırtlarında işkence izleri taşıyan çocukları gördüğünü anlatıyor.

ARTIK ŞEHİRDE YAŞAMAK İMKANSIZ

Serbest bırakıldıktan sonra da -önce Cisr el Şugur’da, birkaç günden beri de Güveççi’de- protesto gösterileri organize eden ve isyanı canlı tutmaya çalışan mühendis, Suriye isyanının organizasyon komitesinde yer alıyor ve diğer eylemcilerle mobil telefonu ve dizüstü bilgisayarıyla sürekli bağlantı hâlinde. Numarasını birçokları biliyor. O an Arap haber kanalı el Cezire muhabiri arıyor. Fisu, ona Suriye’de artık özgürlüğün olmadığını, dikenli tellerin birkaç metre ilerisinde Suriyeli askerlerin durduğunu ve 10 yaşındaki bir çocuğun tutuklandığını anlatıyor. Görüşme sona erdiğinde, Cisr el Şugur’dan yeni gelen bir kamera kaydını, dizüstü bilgisayarına yüklüyor. Bu tür görüntüler her gün sınırdan flash bellekle geçiriliyor. Kayıtta, keskin nişancıların şehrin çatılarında nasıl yiyip içtikleri, güldükleri ve ateş açtıkları görülüyor. “Şehirde yaşamak artık mümkün değil.” diyen Fisu, dizüstü bilgisayarını kapatıyor.

Cisr el Şugur kentinin tamamı Türkiye-Güveççi’ye taşınmış bulunuyor. Buna ilaveten askerler ve gazeteciler de burada. Daha birkaç hafta öncesinde kadar bir eşeğin kaçması bile büyük bir sansasyon olarak görülürken şimdi burada canlı yayın araçları park ediyor, muhabirler çatılarda yerlerini alıyor ve direnişçiler, köy girişindeki bir evde, domates kasaları ile ayakkabılar arasında bir medya merkezi oluşturmuşlar.

Eylemciler dizüstü bilgisayarıyla yerdeki halı veya divanda oturuyor.

ESAD KÖŞEYE SIKIŞTI - HALK İÇİN İSE ARTIK GERİ DÖNÜŞ YOK

Fisu’nun yardımcıları muhalefetin diktatör Esad karşısında uzlaşamayışlarından şikâyetçi. Haziranda Antalya’da toplanan sürgündeki Suriyeliler, rejimin son bulmasını talep etmişlerdi. Daha sonra Suriyeli Müslüman Kardeşler İstanbul’da toplanmıştı. Pazartesi günü ise Esad, muhalefetin Şam’daki bir otelde toplanmasına izin verdi. Güveççi’deki eylemciler ise yeraltındaki Suriyeli müttefikleriyle mutabakat hâlinde isyan deklarasyonunu destekliyor. Geçici bir ulusal konsey talep eden eylemciler, bu konseyde kimin yer alacağı, konseyi kimin yöneteceği sorularını ise yanıtlayamıyor. Fisu’ya göre “Suriye için artık geri dönüş yok”. Şiddetin faydası olmadığını, gençlerin protesto etmekten vazgeçmeyeceğini, yeni partiler oluştuğunu ve rejim üzerinde uluslararası baskının arttığını söyleyen Kürt eylemci Abdulhafız Abdurraman, askerî gücüne rağmen Esad’ın köşeye sıkıştığı ve Türkiye’ye bu bağlamda önemli bir rol düştüğü görüşünde.

SURİYE'NİN ANKARA ELÇİSİ TÜRK DIŞİŞLERİNDE SORGUYA ÇEKİLİYOR

Tayyip Erdoğan’ın muhafazakâr hükûmetinin, yıllar boyunca Esad ile ilişkileri iyiydi. İki ülke arasındaki iyi hava, Suriye ordusu sınıra dayandığı hâlde bozulmadı. Suriye Büyükelçisi, Türk Dışişleri Bakanlığında sorguya çekiliyor. Erdoğan radikal reformlar talep ediyor ve bunların daha sonra değil, derhâl yapılmasını istiyor. Ancak kendisi temkinli davranıyor ve istifadan söz etmiyor. Kendisinin Dışişleri Bakanı, bu hafta Şam’a gidiyor. Erdoğan’ın daha sert davranmasını arzu eden eylemciler, yine de bu arada sayıları 11 bine çıkan mültecilere kapılarını açtığı için Türk hükûmetine müteşekkir. Zira onlar, bazı Türklerin ellerinden gelse kendilerini geri göndermek istediklerini biliyor.

LAİK KEMALİSTLER AÇIKÇA ESAD'I DESTEKLİYOR

Antakya bölgesindeki çok sayıda milliyetçi laik Kemalist açıkça Esad’ı destekliyor. Onlar, laik diktatörün kendilerini Müslüman Kardeşlerden koruduğu görüşünde. Onlara göre çoğunlukla Sünni mülteciler, “ABD’nin casusları”, üstüne üstlük “İslamcılar” ve dindar Erdoğan’ın yandaşları. Dinler ve halkların birbirine karıştığı, Türkiye ve Suriye politikasının çatıştığı Antakya’da durum böyle... 1998’de Suriye ile Türkiye, savaşın eşiğine gelmişti. Acaba ihtilaf yine mümkün mü?

SURİYE ORDUSU SINIRDA YANGIN ÇIKARIYOR

Türk hükûmeti, Suriye’nin Halep kentine doğru giden yol üzerinde, sınırdan bir taş atımı uzaktaki küçük Türk şehri Reyhanlı’da yeni bir kamp oluşturdu. Tepelerinde Kızılay ambleminin bulunduğu beyaz çadırların düzgün bir şekilde sıralandığı, duş kabinleri, çocuk oyun parkları, spor alanları ve yüksek dikenli tellerle çevrili kamptan mültecilerin çıkmasına ve gazetecilerin kampa girmelerine izin verilmiyor. Ama Suriyeli askerler bir sonraki dağdan, çadırların içini veya rejimin ifadesiyle “teröristler” ile “casusların” kampının içini görebiliyor. Askerler ateş açmaya çekiniyorlar ama yangın çıkardılar. Kampın üç kilometre uzağında sınır yanıyor. Alevler, yolu aşarak dikenli tellere kadar uzanıyor. Türk itfaiyesine göre Suriyeli askerlerin yangın çıkarmasının nedeni, daha fazla mülteci gelmesini engellemek ve sınırı daha rahat izleyebilmek. Türkler, Suriye’den yangının söndürülmesini talep etti. İki taraftan da yanan sınır şeridine su yağıyor. Her iki taraf da diğerinden medet umuyor. Havada gerilim yok. Bu durum, bekleme pozisyonunda olan Ankara’daki hükûmetin işine geliyor. Hükûmet, Esad ile görüşüyor ve eylemcileri şimdilik barındırıyor.

MÜCADELE TÜM SURİYE ÖZGÜR OLANA DEK SÜRECEK

Fisu, akşam olunca ailesinin yanına dönüyor. Kendisiyle vedalaşırken “Esad’a ne kadar zaman verdiği” sorusuna, düşünceli bir şekilde, “Eğer ordu onu bırakmazsa daha yıllar sürebilir. Ancak ordunun tutumu üzerinde çalışıyoruz…” yanıtını veriyor. Fisu, uzun sınırdaki taşlarla dolu yollardan birini kullanarak bu hafta Suriye’ye dönmek istiyor. Çocukları burada, dağlık Türk köyündeki dostlarının yanında kalacak. Ta ki sadece daracık bir bölge değil, Suriye’nin tamamı özgür oluncaya kadar.

Tercüme: byegm




Bu haber 747 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,027 µs