FT: İlgiyi üzerine çekme zamanı

29 Haziran 2011 13:56 tsi
İngiliz Financial Times gazetesi, Başbakan Erdoğan'ın seçim öncesi verdiği vaatlerden dolayı dikkat çetiğini söyledi ve şimdi 'ilgiyi üzerine çekme zamanı' dedi.

İngiliz Financial Times gazetesinde Delphine Strauss'un kaleme aldığı Türkiye analizinde şunlara yer verildi;

Recep Tayyip Erdoğan, iktidardaki AK Partiyi üçüncü kez iktidara taşımak için, yeni yollar, hızlı tren hatları, konut ve hastaneler ve okullarda öğrencilere “ipad” verilmesi gibi çeşitli vaatlerde bulundu.

Vaatler karşılığını buldu. 12 Haziranda Erdoğan, oyların yüzde 50’sini alarak seçimleri kazandı ve modern Türkiye tarihinde her iki seçmenden birinin oyunu alan üçüncü lider oldu.

Zaferin büyüklüğü, Partinin sekiz yıllık iktidarındaki gerçek başarılarının bir yansıması. Erdoğan, daha önce görülmemiş ölçüde siyasal ve finansal istikrar getirerek neredeyse kişi başına düşen geliri ikiye katladı.

Fakat hükûmet,  kurulduktan sonra dikkatini seçim kampanyasında neredeyse hiç yer verilmeyen acil konulara yoğunlaştırmalı: Haddinden fazla ısınan ekonominin yarattığı riskler, Orta Doğu’yu kasıp kavuran ayaklanmalara yanıt üretmek üzere dış politikanın acilen gözden geçirilmesi ihtiyacı, ihmal edilen AB ilişkileri, güneydoğudaki Kürtlerle bir uzlaşmaya varma zorunluluğu, hızlı kalkınmanın çevre üzerinde yarattığı baskı ve ifade özgürlüğündeki kısıtlamalara ilişkin artan kaygılar...

Yabancı yatırımcılar, AK Partinin elde ettiği güçlü seçmen desteğinden cesaret alarak yeni hükûmet dönemindeki ilk icraatlarından birinin mali politikalarda sıkılaştırmalara gitmek olacağını umuyor.

Türkiye’nin bütçe dengeleri sağlıklı fakat ekonomisi pek çok iktisatçıya göre sürdürülemez bir hızda ısınıyor. Kredilerde yaşanan hızlı artışlardan aldığı destekle 2010 yılında gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) yüzde 8,9 oranında büyürken, ilgili bakanlar 2011 senesinde de büyümenin yüzde 6 oranında devam edeceği beklentisinde.

Merkez Bankası, talebi soğutmak için uyguladığı, düşük faiz oranlarıyla TL’nin değerini düşürme ve bankalara şart koşulan rezerv miktarını artırarak verilen banka kredilerini azaltma politikasının yavaş yavaş etkili olmaya başladığında ısrarlı. Ancak yatırımcıların şüpheleri sürüyor. Royal Bank of Scotland’tan iktisatçı Tim Ash, “Ne kadar uzun süre dengesizliklerdeki artışa bırakılırsa nihai müdahaleler de o kadar sert olmak zorunda olacak.” diyor. Fakat teknokrasiye ait bu zorlukların ötesinde, Erdoğan seçimlerin ertesinde, Parlamentodaki önceliğinin, sahip olduğu değerler, din ve etnik kimliği ne olursa olsun “içinde herkesin kendisini bulduğu” yeni bir anayasa için uzlaşı sağlamak olduğunu ifade etti.

Erdoğan’ın, muhalefet partilerinin desteğini almak için, söz konusu projede kendi gücünü pekiştirmek ve güçlü bir başkanlık makamına oturmak gibi bir gelecek planı peşinde olmadığına ikna etmesi gerekiyor. Aynı zamanda, tekrar eden internet yasakları ve sene başında yaşanan araştırmacı gazeteci tutuklamalarıyla artan ifade özgürlüğü kısıtlamalarına dair endişelere de cevap bulması gerekiyor.

Öte yandan Türkiye'nin, bölgedeki gücünü artırmak için bölge ülkelerine iyi bir örnek teşkil etmekten daha fazlasını yapması gerek. Arap baharı sürerken Ankara’nın, Orta Doğu’daki rejimlerle olan ilişkilerinde acilen yeni bir değerlendirme yapması gerekiyor.

Fakat mevut durum, hayırlı bir sonuca da vesile olabilir. Bölgede kargaşa devam ederken yakın zamanda gerilen AB ve ABD ile olan bağlarının değerini yeniden keşfedebilir. Aynı şekilde, ikili ilişkilerdeki kopuşu onarmak üzere İsrail ile diyaloğu yeniden başlatabilir.

Carnegie Orta Doğu Merkezinden Paul Salem, yakın zamanda yayımladığı araştırmasında şunları ifade ediyor: “Türkiye’nin demokrasi ve reformdan yana taraf alarak bölgede liderlik rolünü geliştirmek için hâlâ manevra alanı mevcut. Bu, Orta Doğu’da Türkiye’nin beklediği an da olabilir, kaybedilen bir fırsat da...”

Bu haber 1,019 defa okundu.