En Sıcak Konular

Seçim yaklaşınca Baykal AB'ci oldu!

0 0 0000 00:00 tsi
Seçim yaklaşınca Baykal AB'ci oldu! CHP lideri Deniz Baykal, hem partisinin eknomik programı hem de DSP ile yapılan güç birliği hakkında bilgi verdi. Baykal'ın sözleri "Seçim yaklaşınca Baykal AB'ci oldu" yorumlarına yol açtı... Üstelik Baykal Mevlana'yı da hatırladı...

CHP lideri: Globalleşen ekonominin gerçeklerini inkâr etmeyiz. AB'yle sorunlar var ama çatışarak, düşmanlık göstererek siyaset yapmamız söz konusu değil

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin iktidara gelmesi halinde yabancı sermaye, serbest ticaret ve küreselleşen ekonomi karşısında 'gerçekleri inkar etmeyeceğini' belirterek, "İktidar değişikliğinin ekonomi politikasında kesinti, kopukluk, kriz yaratması hiçbir şekilde söz konusu değildir" dedi.
CNN Türk'te Ankara Kulisi programda partisinin ekonomi programı hakkında bilgi veren Deniz Baykal, bugün dünyada 'likidite bolluğu' yaşandığından Türkiye'de ekonomik istikrar olduğu yönünde bir görüntünün ortaya çıktığını belirterek, "Ama hepimiz çok iyi biliyoruz ki, bu dolar bolluğu ortamı Türkiye'nin temel sorunları için en iyi biçimde değerlendirilmiş değildir. Türkiye, sanayisini ithalatını karşılayacak kadar ihracat yapan bir düzeye çıkarmak zorundadır. Bunu başarmak zorundayız" diye konuştu.
CHP olarak ne yabancı sermaye, ne serbest ticaret ne de dünyada globalleşen ekonomi karşısında gerçekleri inkâr eden tavır içinde bulunmalarının söz konusu olmadığının altını çizen Baykal, "Bir iktidar değişikliğinin ekonomi politikasında bir kesinti, kopukluk, kriz yaratması hiçbir şekilde söz konusu değildir" dedi.

AB ile ilişkiler güvencesi
Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile ilişkileri konusunda sorunlar yaşandığını herkesin gördüğünü savunan Baykal, bunda 2004'ten beri yürütülen dış politikadaki 'bazı yanlışlıkların' da etkili olduğunu vurguladı.
AB'den de Türkiye'ye yönelik bakışın giderek 'kararsız ve olumsuz bir noktaya doğru çekildiği' tespitini yapan Baykal, şöyle konuştu: "Türkiye bu tabloyu da aşar. Ama, artık biz bunu aşmak için kendi sorunlarımızı kendimiz çözme çabası içine girmeliyiz. Bizim AB ile çatışarak, ona düşmanlık göstererek siyaset yapmamız söz konusu değil. Ama AB'nin bizde bir hayal kırıklığı yaratması elbette söz konusu. Yani AB'nin beklediğimiz şekilde Türkiye ile ilişkileri hızla geliştirmeye katkı vermediğini üzüntüyle görüyoruz. Bu konuda bizim tutumumuzun da yanlış bir gelişmeye neden olduğunun da farkındayız.
Ama hiç merak edilmesin bizim ilke olarak prensip olarak sağlıklı bir AB ilişkisi tercihi içinde olduğumuz nettir."


'AB'ye mecbur değiliz, masadan kalkmakta geciktik...'
Baykal, yakın geçmişte TCK, 301. madde ve Vakıflar Yasası tartışılırken AB'ye sert eleştiriler yöneltmişti. Bunlardan bazıları şöyle:
Hükümetin AB'nin ilerleme raporundan önce yeni TCK'yı Meclis'ten geçirme girişimi nedeniyle 18 Kasım 2004'te düzenlediği basın toplantısında: "Korkarım ki, bir süre sonra TCK'nın içeriğiyle ilgili yeni arayışlar, yeni girişimler, yeniden müzakere önerilerinin ortaya atılması gibi bir durumla karşı karşıya kalacağız. TCK'nın içeriğine de el atılmaya başlanacaktır. Bu, hem Türkiye'nin içinde hem de AB ilişkilerinde daha ciddi sorunların ortaya çıkmasına yol açabilecek. Türkiye AB'ye mecbur değildir.
Londra'da BBC Türkçe servisini ziyareti sırasında (29 Eylül 2005): AB'yle ilişkilerimizi olumlu bir zemine sokmak için biz zamanında masadan kalkmak gerektiğine inanıyoruz. Geç kalınmıştır.

Türkiye'ye yönelik tuzak
TBMM Grubu (26 Eylül 2006): (AB'nin çıkmasını istediği) Vakıflar ve Özel Öğretim Kurumları Yasa tasarısına karşı çıkmak, azınlık düşmanlığı değil. Cemaatlere hükmi şahsiyet yükleyerek, önce siyasal sonra da yaygınlaştırarak başka statü kazandırma olayıdır. Türkiye'nin postmodern bir sömürge haline getirilmesine izin vermeyeceğiz. Cemaat vakfı kurmak mümkün oluyor. Bu tasarı yasalaşırsa Türkiye yabancı vakıflar cennetine dönüşür. Yunanistan'da bir Türk vakıf kurabilir mi, bu sayılanları yapabilir mi? AB bizden böyle bir vakıf yasası istiyor olamaz. Bu yasalar Türkiye'nin ulusal bütünlüğü, iç güvenliği açısından fevkalade önemli. Bu Türkiye'ye yönelik bir tuzaktır.
TCK 301'le ilgili tartışmalarda: Tavrımız pek çok çevreyi kızdırdı. İtalya ceza hukuku, Fransa basın yasası, İspanya ceza yasası, Almanya, Hollanda ve Avusturya yasalarında benzer maddeler var. Hakaret ve tezyifin yasaklanması düşünce özgürlüğünün kısıtlanması anlamına kesinlikle gelmez. Türklük utanılacak bir olaymış gibi gösterilmeye çalışılıyor. Neredeyse Türk olduğumuzdan ötürü özür dilememiz istenecek. Ben de diyorum ki, 'Başka kapıya, CHP'den destek yok.'
10 Mayıs 2007'te Referans gazetesine demeci: AB hedefinin devam etmesi gerekiyor. Ama başlangıçtaki yanlış mimarinin yeniden değerlendirilmesi lazım. O mimariyle bir yere gitmek mümkün değil. Bunu yeniden sorgulayacağız.

Radikal



Bu haber 294 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,864 µs