Aleviler "birlik" ister, bu “ikiliği” kim ister?

0 0 0000 00:00 tsi
Sol partilere karşı politika belirlemeye çalışan bazı Alevi örgütleri, seçim desteği için, "Alevi taleplerini dikkate alın" çağrısı yapacak. Cem Vakfı Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan, AKP'ye karşı "laik cephe" oluşturulmasını önerdi. Doğan, "Solda

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) ve Alevi Bektaşi Federasyonu, bu hafta sonu yapacakları toplantılarda taleplerini, destek bekleyen sol partilere iletecek.  Alevi-Bektaşi Federasyonu Başkanı Selahattin Özer, hafta sonu geniş katılımlı bir toplantı gerçekleştireceklerini, Deniz Baykal, Zeki Sezer ve Murat Karayalçın'la görüşeceklerini söyledi. Özer, sol partilerin karşısına zorunlu din derslerinin kaldırılması ve cem evlerinin devlet tarafından kabul edilmesi gibi taleplerle çıkacaklarını belirtti. Özer, "Bu talepleri dikkate almayan partilere destek vermeyeceğiz. Ön koşul var" dedi. PSAKD Başkanı Kazım Genç de, partiler üzerinde değil ilkeler üzerinde tartışılacağını vurguladı.

Darbe fikrine sıcak bakıyor

Fakat İzzettin Doğan'dan oldukça ilginç bir çıkış geldi.  İzzettin Doğan, Aleviler adına sol partilerle görüşmenin kabul edilemeyeceğini belirterek, "Bir milletvekili koparmak için, ismi şu dernek de olsa, bu federasyon da olsa görüşmek yanlıştır. Solda birliği sağlamak sana mı kalmış? Koca bir kitle adına nasıl konuşursunuz?" diye tepki gösterdi. Genelkurmay Başkanlığı'nın 27 Nisan tarihli açıklamasının "takdir hakkı" olduğunu ifade eden Doğan, "Daha serti olabilir miydi?" sorusuna da, "Hiç tereddüt etmiyoruz" yanıtını verdi.

"AKP Kurtuluş Savaşı'nın rövanşını alıyor"

Doğan'ın "Aleviler adına laik cephe isteği" ne anlama geliyor? Bu durumu iyibilgi'ye değerlendiren Alevi yazar Cemal Şener, artık "sol" tandanslı partilerin laik olmadığını söylüyor. Bu nedenle kendilerini AKP'ye karşı laik cephede konumladıklarını anlatıyor. AKP'nin Kurtuluş Savaşı'nın rövanşını aldığını düşündüklerini belirten Şener, ülkede yeni bir cepheleşme yaşandığını ve bu cepheleşmede sağ -sol, laik cephe ve AKP cephesi olduğunu anlatıyor. "Biz, kendimizi artık solda değil, laik cephede konumluyoruz" şeklinde konuşuyor.

Avrupa, "Türkiye artık iki kutup demişti."

Şener ve Doğan'ın bu söylemleri, Avrupa'nın Türkiye'ye için yaptığı "Türkiye ikiye bölündü" spekülasyonunun, ülkedeki farklı renklerce benimsendiğini gösteriyor. Bu noktada yaratılmak istenen bu kutuplaşmanın kime yarayacağına değil, farkında olmadan bu kutuplaşmaya sürüklenen vatanperver insanların ne kadar zarar görecekleri üzerinde durmak gerekiyor.

"Gelin canlar bir olalım" diyen, ikiliği neden istesin?

Aleviler bu ülkenin, insancıl felsefeye sahip en özel kesimi. Alevi felsefesi, her düşünceye, her ırka, aslında her "can"a saygıyı ve değer vermeyi öğretiyor. "Gelin canlar bir olalım" çağrısı yapan ve bu ülkenin en önemli tutkallarından biri olan birlik felsefesinin temsilcilerinin ülkenin "iki" başlı kutuplaşmaya sürüklenmesine izin vermesi nasıl mümkün olabilir?

Faşizan gruplara geçit mi veriliyor?

Şener ve Doğan, "sol" düşünce ile yer yer örtüşen Alevi felsefesinin, "sol"dan uzaklaştığı anda içinde bulunacağı gruplar hangileri? Aleviler ülkenin bütünlüğünü tehdit eden faşizan gruplara mı yönlendiriliyor? Şayet böyle ise, bu ülkemiz için çok hayırlı bir gelişme olmayacaktır... Bu noktada kaygılarımızın fazla oluşu, son dönemde gündemden düşmeyen Reha Çamuroğlu'nun kamuoyu ile paylaştığı iddialar... Avrupa Alevi derneklerinden bazılarının, para desteği ile "Alisiz Alevilik" düşüncesini yaydığı biliniyor. Ülkemizde Faşizan örgütlenmelerin İslamiyet'i reddetmesi, Kürt faşizanların "Alevilik Zerdüştlük'ten temelini alır", Türk faşizanların ise "Alevilik, Şaman inanışıdır" demeleri bütün bu veriler ışığında çok önemli bir yere oturuyor.

Aleviler de inancı taşıyor göğüslerinde, farklı inanca saygıyı da

Devletin, siyasi iktidarın laik olması vazgeçilmez. Fakat, insanların özel yaşamını "laik" olarak belirlenmesinin istenmesi ve bunu isteyenlerin "laik cephe" adı altında örgütlenmesi, dinini yaşamak isteyenlere büyük bir saygısızlık olmaz mı? Temelini Sünniler gibi İslamiyet’ten alan Alevilerin bunu yürekten istemesi de imkansız. Çünkü Aleviler de bir inancı ve bu inancın gereği inançlara saygıyı göğüslerinde taşıyor... Üstelik dini bir mezhep mensubu oldukları için Alevi olan bir topluluğun, dini özgürlükleri, eğitimlerini ve ihtiyaçlarının karşılanmasını istemenin ötesinde, Alevilik üzerinden siyaseti yönlendirmeleri de, laiklik adına kabul edilemez.

Alevilik adına konuşan "Alisiz Aleviler" mi?

Alevilik ve Aleviler adına söylenenler arasındaki bu uçuruma baktığımızda kafamıza şu soru takılıyor "Aleviliği kullanarak ve “farkında olarak” ülkeyi "ikiliğe" sürükleyenler, insanların özel yaşamını laikleştirmek isteyenler, Aleviliği dinden bağımsız bir folklor olarak ele alan dış destekli gruplar mı? AKP iktidarı bu nedenle mi bu grupların söylediklerini yok sayıp, köylerdeki Alevilerin istekleri ile ilgili çalışmalar yapıyor? 

www.iyibilgi.com

Bu haber 2,035 defa okundu.