En Sıcak Konular

Eski büyükelçi: Ergenekonu tanıdıkça...

12 Haziran 2011 16:03 tsi
Eski büyükelçi: Ergenekonu tanıdıkça... "27 Mayıs darbesinin Ergenekon zihniyetiyle olan bağlarını biliyorum."

Akın Özçer, 2001-2005 yılları arasında Lyon Başkonsolosuydu. 2005'te Türkiye'ye döndü. AB müzakere sürecine deneyimiyle katkı sağlayabilecek bir isimken göz ardı edilmesini içine sindiremedi ve Dışişleri Bakanlığı'ndan emekliliğini istedi. Özçer, 6 yıl sonra, neden diplomatlık görevini bıraktığını, 27 Mayıs'ın 51. yıldönümünde geldiği Yassıada'da, Zaman'a açıkladı.

Akın Özçer, Dışişleri Bakanlığı'nın sicili oldukça iyi mensuplarından biriydi. 26 yıllık görev süresi boyunca bakanlığının çeşitli birimlerinde ve yurtdışı temsilciliklerinde görev aldı. Madrid Büyükelçiliği'ndeki müsteşarlığı sırasında, özellikle BASK terörü ve İspanya modeline yönelik önemli gözlemler yapıp, bunları kitaplaştırdı. 1998 sonunda Ankara'ya döndü ve AB Genel Müdürlüğü'nde Siyasi Kriterler Başkanlığı'na getirildi. Türkiye'nin AB sürecinde, özellikle 'Kopenhag siyasi ölçütlerinin karşılanması bağlamında yapılması gereken reformları içeren DPT ve İHKÜK (İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu) raporlarına ve Türkiye'nin ilk 'Ulusal Programı'na katkı sundu. 2001-2005 yılları arasında Lyon Başkonsolosluğu yaptı. 2005'te Türkiye'ye döndü. AB müzakere sürecine deneyimiyle katkı sağlayabilecek bir isimken göz ardı edilmesini içine sindiremedi ve Dışişleri Bakanlığı'ndan emekliliğini istedi.

Özçer, 6 yıl sonra, neden diplomatlık görevini bıraktığını, 27 Mayıs'ın 51. yıldönümünde geldiği Yassıada'da, Zaman'a açıkladı: "27 Mayıs darbesinin Ergenekon zihniyetiyle olan bağlarını biliyorum. Ben de bakanlıktan 53 yaşında ayrıldım. O zaman tanımlamakta zorlandığım ama net biçimde sezinlediğim anti-demokratik bir zihniyetin, sessiz sedasız bir darbesini yemiş gibi hissediyordum. Bunu şimdi Ergenekon zihniyeti olarak tanımlıyorum. Konuya bu açıdan bakınca, önümün kesilmek istenmesini çok doğal buluyorum. Kürt sorununun çözümü, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün sağlanması ve asker-sivil ilişkilerinin demokratikleştirilmesi gibi reform çalışmalarında daire başkanı düzeyinde bir bürokrat olarak ismimin ön plana çıkması, bu sonucu doğurdu."

MGK, sivil bürokrasi üzerinde vesayet uyguladı

Lyon'dan döndükten sonra 'liyakat' ve 'kıdem' kuralına göre yüzde 10'luk üst dilime girmesine karşın kendisine 'bekle' denilen ve bunu 'kendisine yediremediği' için diplomatlıktan ayrılan Akın Özçer şöyle devam ediyor: "Aslında bürokrat olarak hepimiz asker-sivil ilişkilerinin Türkiye'de demokratik normlara uymadığını biliyorduk. Ayrıca MGK Genel Sekretaryası aracılığıyla sivil bürokrasinin üzerinde de vesayet uyguladığına tanıktık. Özellikle 2004 reform paketinin kabulünden önce Genel Sekreterlik'in, bakanlıklara ve kurumlara talimat göndermediğini kimse söyleyemez. Bürokraside bazı önemli görevlere hep bazı isimlerin gelmesi tesadüf müdür acaba? Yüksek bürokratlardan gelen 'ricaların' terfi ve tayinlerde 'torpil' sayılmadığı, 'genetik' özelliklerin 'başarı' kıstasında rol oynadığı (!) buna karşılık siyasilerin yaptıkları atamaların 'torpil' olarak duyurulduğu veya daha geniş bir tanımlamayla 'kadrolaşma' olarak nitelendiği bir sistemden söz ediyoruz."

İspanya'ya kadar gelip, İspanya başbakanlarını fişlediler

Türkiye'de güvenlik soruşturmasından geçen memurların, sadece ülke içinde değil, ülke dışında da fişlendiklerini ifade eden Akın Özçer, bilinmeyen bir gerçeği de su üstüne çıkarıyor: "Bugün Ergenekon, Balyoz, Kafes gibi davalarda sanıklar arasında muvazzaf askerlerin bulunmaları ve sivil halkı fişlediklerine dair kanıtlar şaşırtmıyor beni. Fişleme saplantısı bazen ülke sınırlarını bile aşıyordu. İspanya'da görevde bulunduğum sırada, 1997 yılında bu ülke siyasetçileri hakkında bile fişler düzenlendiğine bizzat tanık olmuştum. İnanılır gibi değildi. Jose Maria Aznar (1996-2004 arasında İspanya Başbakanı), Felipe Gonzalez (1982-1996 arasında İspanya Başbakanı) gibi isimlerle başlıyordu yüzlerce politikacıyı kapsayan liste. Ağlasak mı, gülsek mi bilmiyordum doğrusu. Çünkü bu tür listeler İspanya ile sınırlı değildi, birçok ülkeyi kapsıyordu kuşkusuz. Bunları düşündükçe hâlâ utanıyorum."

Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinde reform çalışmalarına bizzat katkı sunan Akın Özçer, hazırladığı bir raporun MGK'dan nasıl ve neden geri döndüğünü şöyle anlatıyor: "2000 yılında 'Kapsayıcı Anayasal Vatandaşlık' başlıklı, resmi olmayan bir belge kaleme almıştım. Bu belgede, Fransız Anayasa Konseyi'nin 'farklılıkları olan Fransız vatandaşlarının bu farklılıklarını dile getirmelerinin engellenmesinin anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğuna ilişkin içtihadını' anlatıyordum. Bu kağıda itiraz etmek, Kürt sorununu anlayamamaktı. Ve bu belge, üzerine 'Katılmıyorum; biri bana bunu izah etsin' notu düşülerek, MGK Genel Sekreterliği'nden Dışişleri Bakanlığı'na geri döndü. O zaman bu notla ilgili olarak AB İşleri Müsteşarı Paris eski Büyükelçisi Uluç Özülker'le Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ görüşmüştü."
 

"61 Anayasası'nın vesayeti yerleştirdiğini sonradan anladım"

27 Mayıs 1960 darbesinde küçük bir çocuk olan Akın Özçer'in babası da, o sırada 'kurmay albay' rütbesiyle emekli olmuş. "Babam 27 Mayıs zihniyetine tümüyle karşı değildi. Elbette her şeyi anlayacak yaşta değildim ve 1961 Anayasası temel hak ve özgürlükleri genişlettiği için fakülte yıllarımda iyi karşılanıyordu." diyen emekli diplomat, 61 Anayasası'nın vesayet kurumlarını yerleştirdiğini sonradan fark ettiğini itiraf ediyor: "Çünkü 1982 Anayasası'na karşı bir dönem 61 Anayasası'nı savunduk." İlk kez Yassıada'ya gelen Özçer, "Burada konuşan, o dönemden kalan siyasetçilerin yakınlarını dinleyince insan daha çok üzülüyor." sözlerini kullanıyor. Demokrasinin içini doldurmak için yeni bir anayasanın zorunlu olduğunu kaydeden emekli büyükelçi, bu amaçla Osman Can'ın da içinde yer aldığı Yeni Anayasa Platformu'nun bir üyesi olarak çalışıyor.

Fatih Vural / Zaman



Bu haber 730 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,602 µs