Son örtülü operasyon: TSK'yı Kuzey Irak'a çekmek!

0 0 0000 00:00 tsi
ABD son günlerde Türkiye'nin operasyonlarına çok sıcak bakıyor, hatta destekliyor! Kimilerine göre bu hayra alamet değil. Tecrübeli gazeteci Avni Özgürel bir kaygısını dile getiriyor: "Birlikte batmak" ABD'nin son örtülü operasyonu!

Avni Özgürel'in yazısı:

Birlikte batmak!

Mehmet Ali Kışlalı'nın yönetiminde Yankı dergisinde çalışırken oluşturduğumuz dosya konularından birinin başlığı aklımda: Türkiye batıyor mu?

O çerçevede rahmetli Metin Toker'le yaptığım söyleşinin bir cümlesi aklımda: "Evet, batıyor... Devletler böyle batar, ne sanıyorsunuz gemi gibi suya gömüleceğini mi." Doğrusu, bunca yıl geçtikten sonra yüreğimden kalemime yansıyan tehlike uyarısını aynı sözcükle ifade edeceğim aklıma gelmezdi.

Kürt meselesinin ne denli önem taşıdığını yazmış, çözüme yönelik görüşlerimi maddelerle ifade etmiştim. Aynı şeyleri tekrarlamak gereksiz. 2007'yi işaret etmiştim. Kanaatim aynı. Üstelik vade yaklaştı. Bir daha söyleyeyim:

Sorunu ya biz çözeceğiz ya da bizim dışımızda Amerika-AB mekanizması çözecek ve biz olup bitene rıza göstermeye mecbur kalacağız!

22 Temmuz sonrasında kimin iktidar olacağı, AKP'nin yüzde kaç oy alacağı, CHP'nin durumu, MHP'nin ve ANAP-DYP ittifakının alacağı sonuç değiştirmeyecek tabloyu. Sonuç olarak korkarım ki, Cumhuriyet tarihinin en sıkıntılı dönemine gireceğiz. Önceki günkü gazetelerde ABD'nin Ankara Büyükelçisi'nin 'Terör konusunda Türkiye'nin müttefiklerinden beklediği desteği göremediği'ne ilişkin sözleri vardı. Timsah gözyaşı kabilinden itiraf.

Washington'da hazırlanan ve olgunlaştırılan Kürt projesi geçmişte anti-Amerikan söylemlere itibar eden Avrupa'nın önüne taşınmaya hazır hale geldi artık. Üstelik Almanya'da Merkel'in başbakanlığa gelmesinin ardından Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerini Sarkozy'nin kazanmasıyla, 'Sonuna kadar ABD'den yanayız' diyen bir kadronun Avrupa siyasetine hâkim olmasının verdiği güvenle. Bu durum bizi ilgilendirmez, ne yapabilirler ki, ezer geçeriz türünden söylemlerle sıkıntıyı geçiştirme, erteleme, hamasiyatla örtme imkânımız yok artık.

İster fazla iddialı bir laf sayın ister komplocu yaklaşım; aklımdakini söyleyeyim; ABD'nin son bir örtülü oyunu daha var: TSK'yı Kuzey Irak'a çekip orada başarısız kılmak!

Nasılına niçinine geleceğim. Ama önce şunu düşünün; düne kadar Ankara'nın hışmını üzerlerine çekmemek için ağızlarından çıkan her lafı kırk kere ölçüp biçip tartan Kuzey Irak liderlerinin son bir yılda yaptıkları kışkırtıcı konuşmalarla neyi davet ettiklerinden habersiz olduklarını düşünür müsünüz? Aynı şekilde ABD'den gelen açıklamalar ya da sergilenen resmi tavırla neyi amaçladığını? TSK'nın hırpalanmasında ya da itibarının gölgelenmesinde ABD'nin ne çıkarı olabilir ki, diye düşünüyorsanız 2000'lerin başından itibaren gerek ABD'den gerekse AB'den TSK'ya yöneltilen açık/kapalı eleştirileri hatırlayın derim.

Yakın zamanda TSK'nın zihniyet problemi konusunda düşündüklerimi yazdım. Ordunun vizyon kaybettiğini, sorumluluk alanındaki konuları bırakıp evhamlarla uğraştığını, bu nedenle Türkiye'nin karşı karşıya olduğu güvenlik sorunlarının siyasi yaklaşım ve karar gerektirten ama tek başına siyasetin çözemeyeceği de belli olan konularda zemin oluşturmayı ihmal ettiğini vs. Böyle düşünmeme rağmen söz konusu satırları yazarken şu gerçeğin de farkındaydım elbette: Yaşanan sıkıntılı tablolara rağmen ordu Türkiye'de hâlâ 'Türk halkının en fazla güven duyduğu kurum.' Bu, gerek ABD, gerekse AB'nin bildiği bir tablo. Aynı zamanda bu Türkiye'den gerçekleştirmesini istedikleri siyasi açılımların önünde engel gördükleri tablo!

Ankara'nın siyasi karar oluştururken bugün için görüş ve eğilimlerini birinci derecede dikkate aldığı kurum olan ordu şayet halk nezdinde itibar kaybına uğrarsa ya da gözü saplandığı bataklıktan çıkmaktan başka bir şey görmez hale getirilirse, o ortamda ne için ve ne kadar engel kalacağını düşünürsünüz? Küçük ayak oyunlarıyla meşgul olmaktan, birbirimizle itişip kakışmaktan önümüzdeki tuzağı görmüyoruz.

radikal

Bu haber 293 defa okundu.