En Sıcak Konular

Batı, Mevlana’yı İslam’la anmaktan korkuyor

0 0 0000 00:00 tsi
Batı, Mevlana’yı İslam’la anmaktan korkuyor Tasavvuf üzerine yaptığı çalışmalarla Prof. William Chittick’e göre Batı Mevlana’nın adını İslam’la anmaktan korkuyor. Onlar için Mevlana, şiddet eksenli yaşayan Müslüman ülkelerden "tesadüfen" çıkan bir şair.

İran Devrimi, Batı’nın İslam Algısına Darbe Vurdu

— Bu etkinlikler sebebiyle Mevlana, anlaşılmaktan öte yeni bir imajla büründürülmüyor mu sizce? 

 Birçokları için Mevlana, Ortadoğulu bir şairden ibaret. Aynı durum Türkiye için de geçerli. Türk kültüründe de Mevlana’nın İslam’la ilişkisi tam manasıyla ortaya koyulmuyor. Tüm dünyada insanlar Mevlana’yı kendi anlamak istedikleri gibi gösteriyorlar. Özellikle Batı’da insanlar Mevlana’nın İslam’la ilişkisinin olduğunu söylemeye utanır hale geldi. Çünkü İslam, her zaman terörle anılıyor. Bir nevi İslam’la terör birbirini tanımlayan tanımlar onlar için. Müslüman olduğunu dahi söylemeye utanan çok kişi var. Hâlbuki Mevlana, Müslüman kimliğinden ötürü Mevlana olmuştur. Ancak Batı dünyası Mevlana’yı dini ile bir arada düşünmek istemiyor korkularından ötürü.

— Batıdaki İslam algısının değişmesinde en önemli etken neydi?

Bu uzun hikaye..... 7. yüzyıla kadar dayanıyor. İslam ortaya çıktıktan sonra tüm dünyada hızla yayıldı. Özellikle Hıristiyanların yaşadıkları bölgeleri fethetti. Her zaman İslamiyet Hıristiyan uygarlığını tehdit eden bir din olarak görüldü. İslam’ın ortaya çıkmasından itibaren Muhammed’i kendileri için bir tehdit olarak algıladılar. Bu farklı dini, Hıristiyanlığa karşı düşman olarak tanımladılar. Fakat Ortaçağ’da Arapçadan Latinceye çok sayıda kitap çevrildi. Bunların ardından Hıristiyan dünyası İslam’ı yeniden keşfetti.

— Peki bugün?

Artık devletler, hükümetler din merkezli olmaktan çıktı. Rönesans’tan sonra Batı dünyası tamamen farklılaşması kolay değildi. Batı dünyasındaki bilim adamları her zaman için ‘din’i kavram açısından düşman olarak tanımladı. En çok İslam’dan nefret ettiler; ama aynı tavrı Hıristiyanlık ve Yahudilik için de takındılar. Fakat günümüzdeki demokratik anlayışta dini kişisel yaşadığın sürece sorun değil. Topluma mal etmeyip, kendi başına inanmanda bir beis yok. Bu görüşe göre, ‘ Din bir bilgidir ve inandığın bir şey olarak sende kalır. ‘ Hükümetler ve devletler için böyle devam ettiği sürece mesele değildir. Din tamamen kişisel ve sübjektiftir. Buraya kadar problem görülmüyor; birisi çıkıp da sana neye inanman gerektiğini söyleyene kadar.

— Bu kırılma ne zaman oldu?

 İran Devrimi Batı dünyasında, dinin aynı zamanda politik bir etki ve kimliğe sahip olabileceğinin göstergesiydi. Dinin insanları ve toplumları hareket ettirebilen bir unsur olduğu fark edildi. Bu hareketin, çıkarlarına karşı bir saldırı olabileceği görüşü hakim oldu. Eğer din, İsrail örneğindeki gibi kendi çıkarlarına hizmet ediyorsa sorun yok; fakat aynı tavra İran bürününce ciddi bir problem. Amerika bu devrimin ardından İran’ı ve İslam’ı sürekli kötüledi. Daha sonra olaylar birbirini takip etti; terörist saldırılar, 11 Eylül… ve bunların ardından tekrar Rönesans’tan önceki İslam algısı canlandı. Medya şiddet içeren olaylarla İslam’ın bir araya gelmesine bayıldı ve bu durumu çok destekledi. İnsanların bombalandığına değinenlerin yanında Mevlana ile ilgili haberlerin hiçbir değeri yoktu. Şiddet içerikli haberler varken Mevlana’yı kim izler?

İslam Dünyasında İslam’ım Özü Unutuldu

— Peki, Batı’da karakterize edilen İslam anlayışında Mevlana nasıl konumlandırıldı?

İnsanlar İslam’la ilgili hoşlanabilecekleri şeyler duydukları takdirde, mesela mimari ya da İslam sanatı gibi, bunlara tamamen kültürel bir ürün diyerek bakıyorlar. Genel itibarıyla ‘’ Bu, İran ya da Türk kültüründen beslenmiş; fakat İslam’la alakası yoktur.’’ der ve ikisini birbirinden ayırırlar. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Benzer misallerin en büyüğü Mevlana’dır. Mevlana dünyanın en önemli şair, düşünürlerinden biridir; fakat hiç kimse Mevlana’nın İslam’la alakası olduğunu duymak istemez. Çünkü Batı dünyası İslam’la ilgili güzel şeylere kulaklarını tıkar. Onların tek düşüncesi; Müslümanların tüm dünyayı fethedip, güç kullanarak herkesi Müslüman yapacağıdır. Batı’da herkes politik açıdan aşağı yukarı bana inanır. Özellikle fanatik Hıristiyanlar bu fikre bayılır; İsrail’i sonuna kadar desteklemek için bu düşünceyi kullanırlar. Bu fikirlere sahip kişilerin zaten şiirle, güzellikle, aşkla alakası yoktur, tek dertleri politikadır.

—Buna Müslümanlar nasıl bir tavır geliştiriyor sizce?

Modern zamanda birçok insan İslam’ın ne olduğunu unuttu. Din, bir kabuğun içinde bırakıldı. Bu kabuk, İslamiyet’in kurallarıdır. Eğer ulemaya, mollalara ‘’ Neden kuralları izlemek zorundayız? ‘’ diye sorarsanız size; ‘’ Allah böyle ister, yapmazsanız cehenneme gidersiniz. ‘’ derler. Halbuki bu, esas cevap değildir. Gençler bu sözleri inandırıcı bulmaz; zorlama, kabullendirme çabası şeklinde algılanır. Günümüzde İslam, insanlara entelektüel, felsefi ve duygusal açıdan dokunmayı, onlarla bu şekilde irtibata geçmeyi unuttu. Bunların hepsi katı kurallara uyulması pahasına terk edildi. Kurallar aslında İslam’ın küçük bir parçasıdır. Asıl olan bu kuralların manasını öğrenmektir. İslam’da kurallar elbette vardır; lakin bunlar dinin tamamı, kendisi değildir. Asıl amaç, Allah’ı sevmektir. Onu yeterince sevmiyorsan zaten kuralları uygulamanın bir manası yok. Kuraları izleme sebebin, Allah’ı seviyor olmandır.

Amerika Mevlana’yı Değil, Korku’yu Duyuyor

— Bir yandan İslam’a yönelik korkular artarken diğer taraftan Mevlana ve İbn. Arabî’ye ilgi artıyor. Bu iki durum arasında nasıl bir ilişki var? Birbirini tetikliyor mu?

Amerika’daki insanları düşünecek olursan yüzde 99’u Mevlana ile ilgili hiçbir şey duymamıştır. Sadece yüzde 1’inin haberdar olduğunu düşünsek bile 2, 5 milyon insan eder. Bu bile çok fazla… Mevlana kitapları çok satanlar listesinde değildir. Eğer Amerika’da Müslümanlarla ilgili bir kitap milyonun üzerinde satıyorsa kesin, dini kötülüyordur ve terörizmle alakalıdır. Eğer Mevlana’nın eserleri bir şair kitabı olarak çıkarsa; içinde aşktan, sevgiden bahseden şiirler varsa ancak o zaman çoksatar. Mevlana esasında Amerikalılar için çok şey ifade etmiyor; çünkü mantaliteleri tamamen farklı. Amerikan halkının İslam’la ilgili duyduğu tek şey ‘’ korku’’.

— Son olarak, bu devrin insanlarının Mevlana ve İbn Arabi’den alması gereken en önemli öğüt nedir sizce?

İnsanlar hükümet, kurum ve kuruluşların emirlerinin dinledikleri sürece huzur bulamayacaktır. Mutluluk ve huzuru içimizde aramamız gerekiyor. Bu arayış esnasında, entelektüel ve ruhsal bir kendini keşfetme sürecidir. Modern insan için bu keşif çok daha zor. Mevlana’nın mesajlarının anlaşılması da bugün daha güçtür. İbn Arabi’yi anlamal ise Mevlana’ya nazaran daha meşakkatlidir. Aslında en önemli mesaj; insanın özgür olmasıdır. Kastettiğim, politik değil, ruhsal açıdan bir özgürlük. 

Aksiyon



Bu haber 298 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,910 µs