En Sıcak Konular

Suriye'de yeni gelişme

12 Mayıs 2011 15:45 tsi
İşte dakika dakika Suriye'de yaşananlar...

15.09: SURİYE ASKERLERİ HAMA'YI KUŞATTI

Suriye askerleri ve tanklarının ülkenin orta kesimindeki Hama şehrinin etrafını sardıkları bildiriliyor.

İnsan hakları eylemcisi Mustafa Osso, tankların desteğindeki askerlerin, 1982'deki ayaklanmanın kanlı şekilde bastırıldığı Hama kentinin çevresine konuşlandığını ve güvenlik güçlerinin gözaltılara başladığını söyledi.

Suriye İnsan Haklarını Gözleme örgütünden Rami Abdürrahman da yarın düzenlenecek protesto gösterileri öncesinde ülke çapında gözaltıların yapıldığını söyledi. Abdürrahman, "Yetkililer gösteri yapabilecek herkesi gözaltına alıyor" dedi.

Abdürrahman, kuzeydeki Deir Ezzor şehrinde, cuma namazından sonra gösteriye katılacakları saptamak için Usame Bin Affan camisinin içine ve dışına kameralar yerleştirildiğini söyledi.

Rami Abdürrahman ayrıca, daha önce gözaltına alınanlara, işkence görmedikleri ve bir daha "ayaklanmaya" katılmayacakları sözünü verdikleri kağıtların zorla imzalatıldığını da belirtti. 

Bu arada özel El Vatan gazetesi, Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın Hama'dan bir Sünni din adamları heyetiyle 4 saat süren görüşme yaptığını yazdı.

Gazete, din adamlarının Esad'dan, 1982'den bu yana çözümsüz kalan bazı sorunları çözmesini istediğini bildirdi.

13.58: ÇİN: "DIŞ GÜÇLER SURİYE'NİN İÇİŞLERİNE KARIŞMAMALI"

Pekin yönetimi, dış güçlerin Suriye'nin içişlerine karışmaması gerektiğini açıkladı.

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Cian Yü, haftalardır reform talebiyle düzenlenen gösterilerin sürdüğü Suriye'ye istikrarın korunması ve kan dökülmemesi çağrısı yaptıklarını belirtti.

Sözcü Cian, Pekin'deki olağan basın toplantısında, "Suriye Ortadoğu'da önemli bir ülke. Bu ülkede istikrarın korunmasını, tarafların sorunları siyasi görüşme yoluyla çözmelerini ve kan dökülmesinden kaçınmalarını bekliyoruz" diye konuştu.

Uluslararası toplumun Ortadoğu'da barış ve istikrarın korunması için yapıcı rol oynamasını beklediklerini ifade eden Çinli yetkili, dış güçlerin müdahalesinin Suriye'deki durumu daha karmaşık hale getireceğini savundu.

12.37: PERŞEMBE DİYALOG, CUMA GÖSTERİ GÜNÜ

Suriye Adalet Bakanlığının perşembe günlerini "diyalog günü" ilan ettiği bildirildi.

Adalet Bakanı Teysir Kalla Avvad, basına yaptığı açıklamada, her hafta perşembe günü halkın sorun ve şikayetlerini kabul edeceklerini söyledi.

Ülkede yaklaşık iki aydır devam olayların ve protesto gösterisi yapılmasına yönelik çağrıların cuma gününe yoğunlaştığı biliniyor. Bu nedenle bir süredir devam eden reform çalışmalarına ilişkin ilerleme, yeni karar veya kanunlar hakkındaki duyuruların perşembe günleri yapılması dikkati çekiyor.

12.36: DEVLET TELEVİZYONU: "STRATEJİK NOKTALARA SALDIRMAK ÜZERE HAZIRLANAN YÜKLÜ MİKTARDA PATLAYICI ELE GEÇİRİLDİ"

Suriye'de petrol boru hattı, demiryolları, rafineri, otoyol ve şehirlerarası köprülere yönelik saldırılarda kullanılmak üzere hazırlanan yüklü miktarda patlayıcının ele geçirildiği bildirildi.

Suriye Devlet Televizyonu'nun haberine göre, Tartus'a bağlı Banyas ilçesinde sürdürülen operasyonlarda kullanıma hazır yüklü miktarda patlayıcı madde ve silah ele geçirildi. İlçede gözaltına alınan kişilerden edinilen bilgilere göre, bu patlayıcıların ilçedeki rafineri, petrol boru hattı, demiryolları, otoyol ve otobanlarda bulunan köprülere yönelik saldırılarda kullanılacağı öne sürüldü.

Bazı kentlerde güvenlik güçlerine ait binalara yakın noktalara gıda paketleri ve çöp torbaları içine yerleştirilmiş çok sayıda patlayıcı tespit edildiği bildirildi.

Silahlı gruplara mensup olduğu gerekçesiyle tutuklanan Safi Yasin adlı bir kişinin sorgusunda, patlayıcıların nerelerde kullanılacağına ilişkin detaylı bilgi verdiği öne sürüldü. Yasin'in sorgusunda, ülke içindeki bazı din adamlarının selefi emirlik kurulmasına yönelik cihat çağrıları yaptığını, kurmayı planladıkları emirlik için görev ve makam dağılımını tamamladıklarını, bu nedenle patlayıcılarla stratejik noktalara saldırılar yapılması için harekete geçmeye hazırlandıklarını söylediği bildirildi.

12.26: BAŞBAKANLIK BAŞDANIŞMANI KALIN'IN GUARDIAN'DAKİ MAKALESİ:"LİBYA'YA İLİŞKİN ÇABALARIN, ACİL BİR ATEŞKESİN SAĞLANMASI VE SİYASİ SÜRECİN BAŞLATILMASINA ODAKLANMASI GEREKİYOR"

Başbakanlık Başdanışmanı İbrahim Kalın, İngiliz Guardian gazetesinde yer alan makalesinde, Libya'ya ilişkin çabaların acil bir ateşkesin sağlanması ve siyasi sürecin başlatılmasına odaklanması gerektiğini kaydederek, "Ancak otokratik bir rejimin bir gecede demokrasiye dönüşmesinin mümkün olmadığını" belirtti.

Kalın "Libya için yol haritası" başlıklı makalesine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Libya'da yeni bir siyasi sürecin başlaması için Muammer Kaddafi'ye görevini bırakma çağrısında bulunduğunu hatırlatarak başladı. Erdoğan'ın bu çağrısının yine Başbakan tarafından açıklanan Libya'ya ilişkin yol haritasıyla tamamlayıcı nitelikte olduğunu kaydeden Kalın, yol haritasının üç unsurdan oluştuğunu belirtti.

Bu unsurların acil ateşkes, insani yardım koridoru oluşturulması ve yeni bir siyasi düzen için sürecin başlatılması olduğunu bildiren Kalın, tüm bunların özgür ve demokratik bir Libya için gerekli olduğunu kaydetti. Kalın, bu yol haritasının önemli ölçüde uluslararası destek aldığını da belirtti.   

İbrahim Kalın makalesinde, yol haritasının ayrıca Türkiye'nin Arap dünyasındaki rolünü nasıl gördüğünü ortaya koyduğunu ifade ederek, Libya'da olayların çıkmasının ardından Türkiye'nin iki "potansiyel felaketi" önlemeye çalıştığını kaydetti. Kalın, bunları, Libya'da uzun süreli bir iç savaş ya da bölünme olarak sıraladı. Türkiye'nin Libya politikasını makalesinde anlatan Kalın, şunları kaydetti:

"Libya'daki NATO misyonunun askeri ayağı çıkmaza girmiş gibi ve uzun süreli çatışma devam edecek gibi göründüğünden, artık çabaların acil bir ateşkes sağlanması ve siyasi sürecin başlatılmasına odaklanması gerekiyor. Türkiye bunu gerçekleştirebilmek için NATO'daki müttefikleri ve Arap ülkeleriyle birlikte çalışıyor.

Ancak otokratik bir rejimi bir gecede demokrasiye dönüştürmek mümkün değildir. Adalet, eşitlik, hukukun üstünlüğü ve bunları destekleyecek kurumları oluşturmak sabır, ihtiyat, dayanışma ve liderlik gerektirir."

Bunun Libya'da olduğu kadar Tunus, Mısır, Yemen, Suriye ve diğer yerlerde de doğru olduğunu belirten Kalın, makalesinde, "Arap dünyasına değişim anının sonunda geldiği açıktır. Türkiye, reform ve demokratikleşme süreçlerini desteklemeye devam edecektir ve hükümetlere, halklarının haklı taleplerini dinleme çağrısında bulunacaktır" ifadelerine yer verdi.

11.08: HALEP'TE BİNLERCE ÖĞRENCİ GÖSTERİ YAPTI

Suriye'nin ikinci büyük kenti Halep'te binlerce öğrencinin gösteri yaptığı, güvenlik güçlerinin gösteriye müdahale ettiği bildirildi.

Görgü tanıkları ve insan hakları eylemcileri, öğrencilerin Humus, Dera ve Banyas gibi diğer kentlerdeki askeri ablukanın kaldırılmasını talep ettiklerini belirtti.

Suriye'de dün ülke genelindeki gösterilerde ise 18 kişinin öldüğü kaydedildi.

Suriye'de Devlet Başkanı Beşşar Esad'a karşı mart ayından bu yana gösteriler yapılıyor. Gösterilerin başlamasından bu yana yüzlerce göstericinin öldürüldüğü, binlercesinin gözaltına alındığı ifade ediliyor. Suriye hükümeti ise "silahlı terör çeteleri"ne müdahale ettiğini belirtiyor.

10.32: ABD'DEKİ UZMANLARA GÖRE TÜRKİYE'NİN SURİYE'DE ROLÜ ÖNEMLİ

ABD'deki bazı uzmanlara göre, Türkiye'nin Ortadoğu'da liderliği ve rolü açısından Suriye önemli bir test olacak ve Türkiye, yakın ilişkileri nedeniyle Suriye'de yaşanan gelişmeler karşısında önemli bir rol oynayabilecek.

Suriye'de gösteriler ve yönetimin göstericilere karşı şiddet kullanımı devam ederken, ABD'de Amerikan yönetiminin bu şiddet kullanımına verdiği karşılığın ne kadar etkili olduğu sorgulanıyor.

ABD Başkanı Barack Obama, birkaç hafta önce yazılı açıklama yaparak, Suriye'de göstericilerin öldürümesini ve şiddet kullanımını "mümkün olan en üst düzeyde" kınadığını belirtse de, henüz kameralar karşısında Suriye hakkında açıklamada bulunmadı. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ise Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'a sadece reform yapması çağrısında bulundu.

Bununla birlikte Washington yönetiminin Esad'a, gösterilerin yaşandığı diğer Ortadoğu ülkeleri liderlerine yaptığı gibi, "iktidardan inme çağrısında bulunmaması" gözlerden kaçmıyor.

ABD'nin Suriye'ye karşı daha temkinli davranması çeşitli eleştirilere neden oluyor. Bazı yorumcular, bunu yönetimin "zayıf politikası" olarak görürken, bazıları ABD yönetiminin Suriye'deki durumun Libya'dan farklı olduğunu ve bölgede önemli konuma sahip Suriye'de ani iktidar değişikliğinin daha büyük karışıklıkları beraberinde getirebileceğini gözlemlediğini belirtiyor.

"ESAD REJİMİ SADECE TÜRKİYE VE İRAN'A GÜVENİYOR"

Gelişmeler, Suriye ile yakın ilişkilere sahip olan Türkiye'nin de olaylara yönelik tutumu ve Ortadoğu'daki liderliği hakkında bazı tartışmaları beraberinde getirdi.

Konuyla ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtlayan uzmanlara göre, yakın ilişkileri nedeniyle Suriye konusunda Türkiye önemli bir rol oynayabilir ve Türkiye'nin Ortadoğu'daki rolü ve konumu açısından da Suriye önemli bir test olacak.

Düşünce kuruluşu Carnegie Endowment for International Peace uzmanlarından Henri Barkey, Suriye'de yaşanan "vahşet" karşısında "Türkiye'nin sessiz kalmasının saygınlığına zarar vereceğini ve bundan dolayı gelecekte fatura ödeyebileceğini" söyledi.

Libya'nın Bingazi kentinde Türkiye karşıtı gösteriler yapıldığını hatırlatan Barkey, bunların Suriye'de de görülebileceğini ifade etti. Barkey, aslında Türkiye'nin perde arkasından Suriye konusunda çaba gösterdiğini ve Esad rejimini reform yolunda "itmeye" çalıştığını ifade ederek, Esad ve Suriye rejiminin halen sadece Türkiye ve İran'a güvendiğine dikkati çekti.

"ERDOĞAN'IN ELİNDE ABD VE AVRUPA'DA OLMAYAN KOZLAR VAR"

Özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın elinde, ABD ve Avrupa'da olmayan kozlar bulunduğuna işaret eden Barkey, şunları söyledi:

"Türkiye'nin elindeki en büyük koz, Esad'ın Başbakan Erdoğan'a olan yakınlığı. Esad, Avrupa ve ABD'ye daha hasmane bakıyor. Türkiye'nin verebileceği bazı mesajları dinlemesi mümkün. Esad ve ailesi halen çok yalnız ve gücü yok. Dolayısıyla Suriye'nin en çok ihtiyacı arkadaş, dost, müttefik. Bunlar sadece Türkiye'de var.

İran, bölgede yalnız kalmak istemediği için Suriye'deki rejim değişikliğini istemiyor, ama Türkiye gelişmiş ve müreffeh bir Suriye arzuluyor. Bunlar Türkiye'ye avantaj sağlıyor, ama Türkiye bu avantajları kullanabilecek mi, başka bir konu. Eğer Başbakan Erdoğan o yakınlığı ciddi biçimde kullanamazsa, ileride 'Türkiye'nin Ortadoğu'da saygınlığı ve nüfuzu var' demek çok zor olacak. Tabii sonuçta kararı Esad ve ailesi verecek ve bu şiddete devam ederlerse onları kimse kurtaramaz".

Suriye konusunda Türkiye'nin yaklaşımının Başbakan Erdoğan'ın Arap dünyasındaki imajı için de test olacağını ifade eden Barkey, "Eğer Erdoğan hem Esad'ı ikna edemezse ve Esad bundan sonra da böyle katliamlara devam eder ve Erdoğan hiçbir şey söylemezse, o zaman imajı muazzam zedelenebilir" dedi.

"TÜRKİYE'NİN DURUMU GÜÇ"

Başbakan Erdoğan'ın "halen yaptığı gibi Şam'a yetkililer göndererek ve Suriye'ye karşı eleştirinin dozunu biraz daha yükselterek" Esad üzerinde nüfuzunu kullanabileceğini ifade eden Barkey, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'nin durumu güç. Esad'ın gideceği şüpheli, ama bence bir yıl sonra başta bile olsalar Suriye'de bu rejim daha fazla dayanamayacak, çünkü kendi halkına vahşet kullanan bir rejim eninde sonunda gidecektir. Bunu bence Türkiye hükümeti de çok iyi anlıyor. Önemli olan Türkiye'nin bu değişime nasıl bir katkıda bulunacağı.

Bence burada Türkiye'nin oynayabileceği çok önemli bir rol var, ama bu rolü, Amerikalılar ve Avrupalılarla birlikte yapılması gereken bir çalışma olarak düşünmek lazım. Çünkü, Türkiye'nin elindeki bazı kozlar Amerikalı ve Avrupalıların elinde yok, ama Avrupa ve Amerikalıların elindeki bazı kozlar da Türkiye'de yok. Onların hepsinin beraber sepetin içine konularak Suriye üzerine baskı yapılması gerekecek."

"ABD, BAAS PARTİSİNİN BİR GECEDE ORTADAN KALKMASINDAN KORKUYOR"

Barkey, Suriye'nin üzerine baskının rejimin hemen düşmesi değil, yavaş yavaş dışa açılması şeklinde olabileceğini de söyledi.

ABD'nin Suriye'de radikal bir rejim değişikliği taraftarı olmadığını belirten Barkey, sözlerini şöyle sürdürdü:

"ABD, Baas rejiminin bir gece içinde ortadan kalkmasından korkuyor, bir çeşit düzenli geçiş istiyor. Çünkü orada kan gövdeyi götürebilir ve kontrolsüz saldırılar, iç savaş çıkabilir. Müslüman Kardeşler çok kuvvetli şekilde ortaya çıkabilir. Ancak, ABD'nin Suriye'de şu anda hiçbir nüfuzu yok, eli kolu bağlı. O nedenle aslında bence ABD'nin en çok istediği şey Türkiye ile beraber çalışıp bu geçiş dönemini hazırlamak. Bence bu nedenle Obama geçen gün Erdoğan'ı aradı. Ben ABD olsam, Türkiye ile yakın bir ilişkiye girer, kriz ünitesi kurup ciddi şekilde beraber çalışıp, geçişi bir an önce hazırlardım."

"TÜRKİYE, SURİYE REJİMİNİ SERT ŞEKİLDE KINAMALI"

German Marshall Fund uzmanı Ian Lesser da AA muhabirine, Suriye'de kısa vadede kaotik bir durum oluşmasını beklediğini söyledi.

Libya'da görüldüğü gibi herhangi bir askeri müdahalenin Suriye'ye yapılacağını sanmadığını belirten Lesser, ABD ve Avrupa'nın Suriye rejiminin kendi halkına karşı güç kullanmasını kınadığını hatırlatarak, ABD'nin şu aşamada zaten Suriye'ye yönelik önemli yaptırımları bulunduğunu ve iki ülke arasında pek bir diyaloğun olmadığını kaydetti.

Lesser, bu noktada ABD'nin yapabileceği çok fazla bir şey olmadığını savunarak, Türkiye'nin Suriye rejimini halkına yönelik şiddeti nedeniyle çok daha sert şekilde kınaması gerektiğini ifade etti.

Suriye'deki olayların sonuçlarının Türkiye açısından çok ciddi riskler taşıdığının farkında olduğunu belirten Lesser, "Türkiye, Suriye'nin kaosa gittiği tabloyu görmek istemeyecektir. Çünkü bu, Türkiye'nin çıkarları ve güvenliğini tehlikeye atar. Suriye'deki karışıklık, rejim istemese bile PKK'nın kendini orada tekrar ortaya çıkarmasına yarayabilir" dedi.

"TÜRKİYE'NİN ROLÜ AÇISINDAN SURİYE ÖNEMLİ BİR TEST OLACAK"

Türkiye'nin Suriye'deki olaylara yaklaşımına ilişkin yazı kaleme alan ABD'deki Brandeis Üniversitesi Crown Ortadoğu Araştırmaları Merkezi uzmanı Joshua Walker da Türkiye'nin Tunus ve Mısır'daki halk hareketlerinin arkasında durması ve iktidarları yönetimden çekilmeye çağırmasıyla, Ortadoğu halkları üzerinde oluşturduğu "ilham verici ülke" imajını, Libya'daki duruşuyla "sarsıntıya uğrattığını" savundu.

Ancak Başbakan Erdoğan'ın Kaddafi'yi iktidardan inmeye çağırmasıyla, Türkiye'nin demokrasi ve reform konusunda "bölgesel ilham kaynağı" olması özelliğini geri kazandığını belirten Walker, Suriye'de devam eden gösterilerle birlikte Ankara'nın bölgesel rolünün oluşturulacağı veya kırılacağı yerin de Şam olduğunu ifade etti.

Walker, Türkiye'nin Ortadoğu'daki yeni evrilen dinamizmindeki rolü açısından Suriye'nin son derece önemli bir test olacağı yorumunda bulundu.

Suriye ile ciddi anlamda artan ilişkilerin Türkiye'nin komşularıyla "sıfır sorun" politikasının en büyük başarı örneklerinden biri olduğuna dikkati çeken Walker, "Statükocu yapının korunması anlamındaki 'istikrar', Erdoğan ile Esad arasındaki gerçek kimyayı destekler şekilde, Ankara'nın Suriye kriziyle baş etmede kullandığı bir söylem. Ancak gerçek anlamda reformlar yapması amacıyla retoriklerin ötesine geçmesi noktasında Ankara'nın Şam'ı teşvik etmesinin zamanı" değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Erdoğan'ın "Esad'ı kendi hükümetinin aşırılıklarından koruyacak dünyadaki belki de tek lider olduğunu" belirten Walker, "öncelikle Suriye'deki güvenlik güçlerinin şiddet eylemlerine son vermesi, ikinci olarak da net ekonomik teşviklerle de desteklenen siyasi reformların yapılması konusunda yol haritası geliştirilmesi noktasında Esad'a açık ve dürüst mesaj vermede en iyi şansa sahip yer Ankara" ifadesini kullandı.

10.30: SURİYELİ MUHALİF BESSAM EL KADI: "REJİM YA İNTİHAR EDECEK YA DA CİDDİ REFORMLAR YAPACAK"

Suriyeli muhalif Bessam El Kadı, ülkede hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını ve rejimin önünde sadece intihar etmek ya da ciddi reformlar yapmak seçeneklerinin bulunduğunu söyledi.

El Kadı, "Suriye'de insanların büyük çoğunluğu rejimin ve çeşitli taleplerle ortaya çıkan silahlı örgütlerin uyguladıkları şiddete karşı. İnsanlar gerçekçi bir yol istiyor. Değişimin güvenlik ve istikrar ortamında olmasını istiyor" dedi.

Suriye'deki olayları ve reform ihtiyacını AA'ya değerlendiren El Kadı, rejime muhalif çalışmaları nedeniyle hayatının yaklaşık 14 yılını hapiste geçirdiğini ve hala birtakım haklardan yoksun bulunduğunu kaydetti.

Siyasetin insani uğraşların temel bir parçası olduğuna inandığını belirten El Kadı, "3 kez hapse girdim. Nedeni ise, rejime karşı siyaset yapmamdı. Benim seyahat etme hakkım 25 yıldır elimden alınmış, Suriye dışına hiçbir şekilde çıkamıyorum. İnsani haklarımdan da yoksunum, 17 yıldır ne ev alıp satabiliyorum ne de seçimlere katılabiliyorum" diye konuştu.

El Kadı, 2005'ten beri kadınlara, çocuklara ve engellilere yönelik şiddete ilişkin çalışmalar yapan ve bağımsız bir örgüt olan Suriye Kadın Gözlemevi'nde faaliyetlerine devam ettiğini söyledi.

Ülkedeki olayları basın veya resmi söylemler yerine örgütün ülke çapındaki üyeleri ve temasta olduğu kişilerle takip ettiğini belirten El Kadı bir süredir devam eden olayların rejimin ve yönetimin hataları, dış komplo; gerçekten reform talep eden, ancak sessizliğini koruyan halk ve silahlı gruplar şeklinde değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti.

"YÖNETİM REFORM YAPMAK İSTİYOR, AMA KORKUYOR"

El Kadı, ülkedeki rejimin önünde iki seçenek bulunduğunu belirterek, "Rejim ya intihar edecek ya da gerçekçi ve kökten reformlar yapacak. Suriye'deki yönetim 3 ay öncesine bile dönülemeyeceğini biliyor. Yönetim, ciddi reformlar yapmak istiyor, ama korkuyor. Yönetim, Irak, Lübnan, İsrail ile ilgili mevcut durumlar, AB ve ABD ile ilişkiler gibi nedenlerle korkuyor. Bir diğer neden ise ülkedeki silahlı grupların varlığı" ifadesini kullandı.

Ülkede önceki dönemlere göre olumlu gelişmelerin başladığını anlatan El Kadı, Suriye'de gösteriler devam ederken olağanüstü halin ve devlet güvenlik mahkemelerinin kaldırılmasının olumlu gelişmelerin önemli göstergelerinden olduğunu söyledi. Ancak ülkedeki rejimin "Reformları bildiğim yöntemlerle yaparım" görüşünün yanlış olduğunu belirten El Kadı, "Bugün, yarın ve daha sonrası geçen haftadan daha iyi olacak. Ordu, silahlı grupları büyük ölçüde bozguna uğrattı. Rejimin elinde, reform yapmamak için bir bahane kalmayacak. Güvenlik sorunu çözülecek ve halkın önünde silahlı gruplar olmayacak" diye konuştu.

Ülkede değişimin zorunlu olduğunu vurgulayan El Kadı şöyle dedi:

"Böyle bir değişim de bir günde olmaz, seneler gerekir. (Suriye Cumhurbaşkanı) Beşşar Esad, ilk yönetime geldiğinde Suriye'de hemen hemen her kesim onunla beraberdi ve onunla birlikte yeni bir yola girmek istiyordu, güvenlik ve istikrarla beraber hürriyet ve demokrasi istiyordu. Suriye halkı, bunların hepsinin bir arada olmasını istiyor ki bu da mümkün."

"DIŞ KOMPLO TABİİ Kİ VAR"

Ülkede meydana gelen olaylarda dış kaynaklı komploların etkisi olduğu yönündeki iddialara katıldığını anlatan El Kadı şunları söyledi:

"Suriye sınırları açık sınırlardır. Bütün Arap ülkelerinden ve Türkiye'den sadece kimlik kartıyla girilebiliyor. Bu durum, sızmaları daha çok mümkün kılıyor. Bunun yanında Suriye'de büyük bir yolsuzluk var ve bu yolsuzluk parası ödenen her şeyin ve herkesin ülke içine geçmesini sağlıyor. Suriye yönetimi, yolsuzluğun engellenmesiyle bugünkü komplonun da önüne geçebilirdi. Başlamadan önce bitirmeye muktedirdi aslında, ama başarısız oldu."

"Dış komplo tabii ki var" diyen El Kadı, "dış komplonun yönetim tarafından yansıtıldığı gibi olmadığını ve rejimin mevcut dış komployu kullanmaya çalıştığını" söyledi.

Bu durumun, "halkın devlete olan güvenini zayıflattığını" belirten El Kadı, "Birtakım silahlı insanların olduğu bir gerçek. Bunlar devletin askerini vurarak ve çoğu zaman halkı da öldürerek bir savaş veriyor. Komplo var, ancak rejimin bununla mücadele biçimi çok kötü. Çok kolay bir soru sormak istiyorum: Ordu eğer vatandaşlarına karşı hareket etmiyorsa Dera'da, Banyas'ta neden ordu var? Bu durum hiçbir şekilde mantıklı gelmiyor" ifadesini kullandı.

Silahlı grupların sivil halka zarar verilmeden yakalanması gerektiğini anlatan El Kadı, "Suriye yönetimi ve rejimi bunu yapabilir. Bunu yapabildiği zaman, bütün halk onun arkasında duracaktır. Kimse Suriye'de silahlı örgütleri istemiyor" diye konuştu.

El Kadı, siyasi tutukluların serbest bırakılması, yeni ve demokratik bir gösteri kanunu hazırlanması, siyasi partiler yasasının beklentileri karşılayacak bir şekilde düzenlenmesi, ülkeye giriş veya çıkış yasağı olanların affedilmesi gerektiğini belirterek, "yönetimin, bu konularda ne tür çalışmalar yapacağına ilişkin bir program açıklaması gerektiğini" söyledi.

Suriye'de yaklaşık iki aydır devam eden olaylara katılanların önemli bir bölümünün hürriyet ve demokrasi istediğine inandığını anlatan El Kadı şöyle konuştu:

"Bence gösterilerde genel olarak yükselen talepler doğru taleplerdir. Ancak gruplaşmaya, mezhepçiliğe ve rejimin çökmesine yönelik talepler de var ki, bunlar doğru talepler değil. 7 haftalık süre zarfında silahlı gruplar da devreye girdi. Şu anda mezhepçilik ve gruplaşmalar var. Ordu ve emniyet birimlerine karşı saldırıda bulunan ve bazılarını da öldüren bir kesim var. Tabii ki yönetim de insanlara karşı şiddet uygulamaya devam ediyor. Bu da bilinen bir gerçek."

El Kadı, rejimin çökmesi taleplerine karşı olduğunu kaydederek, "Suriye'de insanların çoğu rejimin çökmesini değil, rejimin ıslah edilmesini istiyor" dedi.

"REFORM İSTEYEN ÇOĞUNLUK NEDEN SOKAĞA ÇIKMIYOR"

El Kadı, ülkede reform yapılmasını isteyen milyonlarca insan bulunduğunu belirterek şöyle devam etti:

"Bu çoğunluğun sokağa çıkmaması korkudan değil. Konuşacak, kendilerini ifade edebilecek alan bulamıyorlar. Mevcut gösteri kanunu nedeniyle sokağa inip gösteri yapmak çok büyük bir sorun. Diğer taraftan bu insanlar, 'Biz demokrasi istiyoruz ve şiddet istemiyoruz; değişim istiyoruz, ama silahlı gruplar istemiyoruz' demek için sokağa inecektir. Ancak BBC, El Cezire, El Arabiye ve hatta Suriye televizyonu bile bu sesi duymayacaktır. Çünkü bu taleplerde aksiyon yaratacak bir şey yok. Gerçek olan ses, televizyonlarda istenen ses değil."

Suriye dışında yaşayan bazı kişilerin kendilerini muhalif olarak nitelendirdiğini söyleyen El Kadı, "Bunlar muhalefet değil. Suriye'yi düşünmüyorlar. 'Beşşar Esad olmazsa, Mahir Esad olmazsa ve bu yönetim giderse yönetimde biz oluruz' fikri onların düşündüğü tek şey" diye konuştu.

(AA) 

 



Bu haber 1,142 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,863 µs