En Sıcak Konular

Kaos savar: 1'no lu seçim rehberi!

0 0 0000 00:00 tsi
Kaos savar: 1'no lu seçim rehberi! Herkes tüm aktörleri,  hamleleri, iç ve dış argümanları, hepsini etkileyen fakörleri ve bunlara bağlı olarak seçime giden Türkiye’nin şu anki durumunu netlemekte zorlanıyor. İyibilgi olarak, sandık kararı alınan bu zamanda, bir ‘seçim man

Güncel politika: Cumhurbaşkanlığı seçimini gerçekleşirememiş ve bir sonraki “taze” parlamentoya devretmiş bir TBMM bulunuyor. Aynı parlamento artık tüm konsantrasyonunu erken seçime odaklıyor. Bundan başka tüm konular önümüzdeki iki ayı az aşkın süreç içinde “ikincil” sayılacak! Bu aynı zamanda kamuoyunun bakışını da belli bir noktaya kilitleyecek. Bu durumun ilk handikapı şu; özellikle benzer dönemlerde gündeme getirilmeyen bazı konular biz fark etmeden hayat bulabilir. Çok basit bir örneği daha dün yaşadık. Nükleer santral kurulması kararı bu hengame içinde geçip gitti, çoğu insan bu konu üzerinde düşünme fırsatı bir yana, farkında bile olmadı. Yine bu dönemde siyasi partiler ve hükümetler, faturası kendilerine çıkarılacak herhangi bir krizden uzak kalmak isteyeceklerinden “dışarıdan gelebilecek” etkileri biraz daha esnek karşılayabilirler. Örneğin AB ile sorun çıkması, ekonomik bir kriz olması, bir takım önemsiz görünen anlaşmaların imzalanması gibi. Bunlara karşı biraz hassas olunması gerekiyor. Bir diğer konu Türk Silahlı Kuvvetleri’nin verdiği muhtıra. Bu ikaz ortadan kalkmış değil! Yani ordunun uyardığı konularda sorun çıkması durumunda süratle anımsatılır durumda. Ancak bu bir kriz sayılırsa, o da şimdilik derin dondurucu da. Seçim ertesi bu muhtıranın ne olacağı daha elle tutulur hale gelecek. Yine önümüzdeki iki ay boyunca devletin ve bürokrasinin hemen tüm kurumları seçime kilitlenmiş olacak. Keza hükümet liderlerini ve siyasiler Ankara’da bulmak güçleşecek. Bu halde çözüm bekleyen sıkıntıların giderilmesi için radikal kararlar beklemek doğru değil.

Seçimler: Merkez sağ ve hala şüpheli olan merkez sol’daki birleşmenin nasıl bir ivme yaratacağı tamamen şüpheli. Bu partilerin birleşmesinden ortaya çıkacak bir “oy toplamı”ndan söz edilebilir. Ama seçmenin geri kalan kesimine güçlü bir mıknatıs etkisi yaratacağı şüpheli. MHP ve BBP’de kendini ifade eden Milliyetçi hareketin bir yükseliş göstereceği kestirilebiliyor. Her iki partinin oylarında bir artış olacağı yeni bir bakış değil. Unutulmamalı ki Cumhurbaşkanlığı tartışmalarına kadar Türkiye’nin önemli tartışma konularından biri “yükselen yeni milliyetçilik”ti. Sandıkta kendini ne kadar ifade edeceği ve gücünü tek bir partide nasıl toplayacağı şimdilik bilinmiyor. AKP’nin iktidara geldiğini ilk günden bu ana kadar oy potansiyelinde kritik bir düşüş hiç olmadı. Her iktidarın yaşayabileceği 5 yıllık yıpranma payı ve Laiklik söylemi üzerinden getirilen eleştiriler, oy oranlarını etkileyecek olsa da, kendi seçmeninin henüz bu partiyi terk etmediği ortada. Mağduriyet psikolojisinin AKP’ye ne kadar yansıyacağı tamamen tartışmalı. Nispi oy kaybından daha önemlisi TBMM’ye girecek parti sayısındaki artış. Bu AKP’nin daha çok sandalyesine mal olabilir. Bir başka kritik siyasi oluşum DTP. DTP’nin bağımsız olarak Meclis’e sokacağı vekiller hem diğer partilerden sandalye çalacak hem de uygun dağılım halinde koalisyon olasılıkları içinde ona anahtar konumunu verecek. Bu gerçekten de önemli. Zira DTP milletvekillerinin TBMM’deki tutumu politik varyasyonlar kadar “devlet hassasiyetini”de ilgilendiriyor. Genç Parti ise ittifaksız seçime girmesi halinde sadece oy çalmış olacak ve TBMM’nin mimarisini etkileyebilecek. Bu partinin oy oranlarına ilişkin-şu ana kadar-inandırıcı bir rakam bulunmuyor. Ama isminin çok anıldığı bir gerçek.

Ekonomi: Herkesin bildiği gibi ekonominin makro değerleri “iyi” ve “sabit” sinyaller veriyor. Cumhurbaşkanlığı tartışmaları veya muhtıra benzeri olaylarda sert ve kırılgan reaksiyonlar veren Türk ekonomisi bu sefer denebilir ki bu olayları neredeyse görmezden geldi. Ancak herşey güllük gülistanlık değil. Piyasanın büyük bölümüne hakim olan yabancı para girişi aslında bir çok göstergeyi elinde tutuyor. Bu oldukça riskli. Türkiye her yıl-şimdilik ve normal şartlar altında-30 milyar dolar açık veren bir bütçeye sahip. Bu açığın yamayan ise yabancı yatırımlar. Fakat bu yatırımların anlamlı olması için “direkt yatırım” yani, iş kuran, istihdam getiren, üreten ve kar eldeleyen yatırımlar olması gerekiyor. Burada fabrika kurmak gibi. Yoksa özelliştirmeler ve borsa, dövize gelen para bu bağlamda “sabit” olmayabilir. Değişik rakamların telafuz edildiği rakamlar, doğrudan olmayan bu girdinin miktarını yüzde 70-75 aralığında gösteriyor. Yani şu an Türkiye’de bizim olmayan bir para var ve onu kullanıyoruz. Üzerinde çok iyi düşünülmesi gerekiyor!

Ordu: Aslında ordunun bakışı ve duruşu açısından değişen bir şey yok. İrticai akımlar ve ülke bütünlüğü konusundaki tutumu gayet iyi biliniyor. Bunlarla kim oynarsa oynasın canının sıkılacağı gerçek. TSK’nın son bildirisinde bu gerçeğin altı yeniden çizilmekle kalmıyor, “gelecekte” de durumun değişmeyeceği vurgusu yapılıyor. Bu en yalın ifadeyle sivillere “ne yapacaksanız bunlara göre yapın” demek. Esasında “darbe” korkusu da anlamsız.  Zira TSK demokrasi üzerinden bir tartışma yürütmüyor. Hassasiyetler üzerinden bir tartışma yürütüyor. Kaldı ki TSK’nın darbe ihtiyacı olmadığı da gerçek.. Zira bu kadar kapsamlı işlere girişmeden, birkaç sayfalık bir “sanal metin”le de sivil vektörü değiştirebilecek kadar güçlü. Yeni parlamentonun “tüm” aktörlerinin buna dikkat etmesi elzem. Fakat TSK’nın başka sorunları da var. Terörist PKK ve Irak, ordunun sinirlerini germeyi sürdürüyor. Bu kısmen birbirine bağlı iki dosyanın hal yoluna konulması, bunun için de “gereken neyse” yapılması konusunda sivil otoriteden destek bekliyor. Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın belirttiği gibi TSK, Kuzey Irak’a yönelik bir operasyon konusunda da öyle tenakuz da falan değil, tersine bu görevin yerine getirilmesinde askeri açıdan bir sorun görmüyor.

Dış politika: Seçim döneminde en ağırlaşacak işlerden biri de maalesef dış politika. AB ile ilişkiler zaten belli bir durgunluk dönemi yaşamaktaydı. Önümüzdeki dönemde bu bakışı değiştirecek yeni birşeyin olması beklenmemeli. Yine de Kıbrıs’a dikkat diyelim. ABD ise tıpkı bizim gibi seçimleri bekliyor ve açıkça söylemek gerekirse “çok yakından” izliyor. Bu sıralar atlantik ötesinden klasik diplomasinin gereğinden fazla sözler de beklenmemeli. Ortadoğu ve Irak açısından durum ise çok az farklı. Arap halkları Türkiye’deki seçimleri merakla izliyor. AKP’nin durumu onlar için Türkiye’yi anlamada bir data daha yaratacak. Herhangi bir etkinlikleri olamaz. Ancak Irak, seçim sürecinde de Türkiye’nin özenle izlediği konuların başında gelecek. Özellikle Kuzey Irak’tan gelecek tahrikkar gelişmeler ve PKK eylemleri, Ankara’yı seçim vs. dinlemeden sertleşmeye itebilir.

Medya: Her seçim döneminde olduğu gibi Türkiye medyası çalkantılı dönemler geçiriyor. Benzer dönemlerde Türk basını içinde el değiştirmeler sık yaşanır ve neredeyse bir geleneğe dönüşmek üzere. Ancak bizim ikazımız farklı bir yönde olacak. Basın oranlarının masum haberlerini dahi bu süreçte gözlerimizi açarak izlememiz gerekiyor. Zira bir çok basın kuruluşu çeşitli nedenlerle taraf olabiliyor. Bunların içinde özellikle bundan sonra sık rastlayacağımızı tahmin edebileceğiniz anketlere dikkat! Keza dışarıdan sanki normal haber kanallarıyla geliyormuş gibi gözüken metinlere de dikkat.

Seçim sıcaklığına ilk adımların atıldığı bu günlerde “son derece genel” bir bakışla halihazırdaki tablo bu. Geçen her gün içinde bu bakışların mümkün olan en ince detaylarını ve perde arkasını, olası boyutlarını da ekleyerek zaten vereceğiz. Seçim 2007’ye böyle başlayalım istedik.

www.iyibilgi.com



Bu haber 281 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,452 µs