En Sıcak Konular

'Türkiye'ye atılan çelmeler artabilir'

18 Nisan 2011 13:33 tsi
'Türkiye'ye atılan çelmeler artabilir' Washington'daki çok önemli toplantıdan notlar: ABD ve Avrupa'daki kimi odaklar Türkiye'nin artan rolünden rahatsız...

Geçtiğimiz hafta Washington'da düzenlenen uluslararası ABD-İslam Dünyası Forumu'nu takip eden Zaman gazetesi yazarı Ali H. Aslan, bu önemli toplantıya dair ilginç detayları bugünkü köşe yazısında paylaştı. Toplantıya Türkiye'den Başbakanlık Başdanışmanı Dr. İbrahim Kalın ile İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu katılmıştı. Aslan'ın yazısından ilgili kısım:

Üç gün süren konferansta Türkiye genelde Ortadoğu'da başarılı bir örnek olarak defalarca gündeme geldi. İbrahim Kalın; Fareed Zakaria, Dr. Zbigniew Brzezinski, Senatör John Kerry gibi önde gelen uluslararası siyaset uzmanları arasında, Türkiye'yi parlayan yıldızına yakışır şekilde temsil etti.

Dünyadaki tüm iddialı ülkelerin aktif olduğu Ortadoğu'yu yakın zamana kadar sadece tribünden seyreden, iç sorunlarından başını kaldıramayan Türkiye, Osmanlı'nın yıkılışından bu yana ilk kez bölgede yeniden sahnede. Peki dostun da düşmanın da artık teslim ettiği bu başarı, Washington'dan nasıl görünüyor? Bana göre Türkiye şu an ABD için Ortadoğu'daki varlığı itibarıyla ne vazgeçilebilen, ne de tam manasıyla hazmedilebilen bir ülke. Ve Washington, bir yandan Türkiye'nin nevzuhur kabiliyetlerinden azami derecede faydalanmaya çalışırken, diğer yandan bölgede başını tamamen alıp gitmesine de razı gibi görünmüyor.

'Neden öyle düşünsünler ki, ABD ile Türkiye stratejik müttefik değil mi?' diye soranlarınız çıkabilir. Washington ile Ankara arasında karşılıklı çıkarlara dayalı ittifak ilişkisinin sürdüğüne kuşku yok. Ancak bu, tarafların tatlı bir rekabetten geri duracağı manasına da gelmiyor. Çünkü uluslararası ilişkilerde dostluk başka, pazarlık başkadır. Ve önce can gelir, sonra canan...

Dr. Brzezinski, Ortadoğu'daki stratejik dengenin evrimini anlatırken, ABD'nin bölgeye 1945'te güçlü şekilde girdiğini, İngiliz ve Fransız sömürgecilerin kovulması adına bunu faydalı gören halklarca önce hoş karşılandığını, ancak zaman içinde yapılan hatalardan dolayı küstürülen büyük kitlelerin bugün ise ABD'yi bölgeden çıkarmak istediğini kaydetti. Fareed Zakaria, İbrahim Kalın'a ilk sorusunu yöneltirken, 'Amerikalılardan, Sovyetlerden, İngilizlerden ve Fransızlardan önceye bölgeye hakim olan dış güç sizdiniz.' girizgâhını yaptı.

Washington'daki birçok dış politika analizcisinin nazarında Türkiye, ABD'nin bölgede zemin kaybetmesinden kaynaklanan boşluğu doldurmak üzere yeniden topa girmeye çalışan eski bir büyük güç. Bölgesel güçlerden Türkiye'nin, global güçlerden ise Çin'in Ortadoğu sahnesinde yeni oyuncular olarak boy göstermesi, Amerikan hakimiyeti pahasına gelişmeler cümlesinden görülmekte. Erdoğan hükümetinin, gücünü artan demokratik ve ekonomik özgüvenden alan özgün, milli ve bağımsız dış politikası, bu algıyı güçlendiriyor. Arap kalkışmalarıyla açılan bakir stratejik alanın kısmen Türkiye tarafından doldurulma ihtimalinin Washington'da çoklarını fazla mutlu ettiğini sanmıyorum. Hele Türkiye'nin yeri geldiğinde Batılı müttefikleriyle ve İsrail'le açıktan ters düşmekten çekinmeyen bir üslupla bunu yapması, Amerikalıları iyice işkillendiriyor. Yakın zamana dek Ankara'nın bölgede rol kapma çabaları küçümsenir, pek gerçekçi bulunmazdı. Şimdiyse oldukça ciddiye alınıyor.

Washington yönetiminin Türkiye'nin yeni dış politikasına ilişkin şaşkınlık aşamasını artık biraz aştığını düşünüyorum. Belki bir kısım hırçın İsrail muhipleri ve neoconlar hariç, Amerikalıların çoğu durumu olduğu gibi kabul etmeye, en azından ediyor gibi görünmeye çalışıyor. O nedenle ikili resmî görüşmelerde de karşılıklı ilzam gayretinden ziyade birbirini medenice ikna ve istişare üslubu ön plana çıkıyor. Akordu veren ise yönetimin ta en tepesi, yani Başkan Barack Obama. Artık Türkiye, beğenilse de beğenilmese de görüşlerine çok iyi kulak verilmesi, nabzı tutulması, mümkünse istifade edilmesi ve daha fazla savrulmaması için elinden sıkı tutulması gereken, çok önemli bir bölgesel oyuncu addediliyor. Dr. Kalın'ın Washington'daki resmî temaslarında Obama yönetiminden yüksek seviyede kabul görmesinin ve görüşmelerinin iyi geçtiği izlenimini edinmesinin temel sebebi bu.

İkili müzakerelerde şu sıralar en çok Libya, Suriye ve İsrail konuları gündemde. Washington'da, Türkiye'nin NATO'da İngiltere-Fransa-ABD üçlüsüne karşı Almanya'yla ittifak edip Libya operasyonlarını müşkülleştirdiği kanaati hakim. Amerikalı resmî kaynaklar, Erdoğan hükümetinin barış planına ABD'nin destek verdiğini söylüyorlar. Türkiye Libya'da her ne yapıyorsa, 'daha fazlası'nı yapması arzu ediliyor. Ankara insani yardım vurgusu yaparken, ABD'nin ise daha çok sorunun askerî boyutuyla ilgili olduğu dikkat çekiyor. Obama yönetimi, herkesi zorlayan Libya krizinde kendisi de tutarlı bir çıkış stratejisi belirleyememiş olması hasebiyle, Ankara'nın Kaddafi'ye hâlâ 'çek git' dememiş olmasını fazla eleştiremiyor. Türkiye'nin Suriye'de ise Esed rejimi ve halkla iyi bağlarını kullanarak reform yönünde somut sonuçlar elde edilmesine katkıda bulunması isteniyor. Şu sıralar Ankara'ya en çok telkinde bulundukları konulardan biri de, İsrail'le ikinci bir Mavi Marmara krizi yaşanmaması için gerekli tedbirlerin alınması.

Evet, yeni Türkiye'nin yeni Ortadoğu'daki ağırlığı artıyor. Görünür gelecekte bu olguyla yaşamak durumunda olan ABD ise daha gerçekçi bir çizgiye kayıyor. Ankara'ya düşen, bir yandan bölge açılımlarını sürdürürken, diğer yandan ABD ve Avrupa'daki muhtemel kıskançlıkları ve kaygıları aşırı tahrik edici davranışlardan mümkün mertebe kaçınmak. Yoksa Türkiye'ye atılan çelmeler artabilir...

Ali H. Aslan / Zaman



Bu haber 1,676 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,778 µs