Hey gidi günler Gürsel abi!

Birçok partide bu tür dalgalanmalar hatta krizler olur. CHP’de de olur ve bir çoklarına göre diğerlerinden fazla olur. Bu tespitte sorun olmasa gerek.

Ancak CHP İstanbul İl Başkanı’nın seçimlere sayılı gün kala görevinden istifa etmesi tabii ki manidar. Fakat büyük bir sır yok ortada. İlseven’in şikayeti bir zamanlar o koltukta oturan Gürsel Tekin’in ağırlığını korumak istemesi.

İddilar, Tekin yeni il teşkilatı oluşkturulurken fazla aktif davranarak İlseven’i baskı altına aldığını gösteriyor.

Zaten bu istifaden kısa süre önce İlseven’in Ankara’ya gelerek Kılıçdaroğlu ile görüşerek dertlerini anlattığı, Tekin’in ekibinin baskın hale geldiğini, çalışmasının zorlaştığını, hatta imkansızlaştığını ancak Kılıçdardoğlu’ndan pek destek bulamadığı anlatılıyor.

Hatta Hürriyet’te bugünkü yazısının bir bölümünde Yalçın Bayer neredeyse görüşmenin kriptosunu veriyor…

“İlseven: Sayın Kılıçdaroğlu, Gürsel Tekin, İstanbul’da 20 kişilik bir ‘gölge’ il yönetimi kurulu kurmuş. Bu iki başlılık değil midir?

Kılıçdaroğlu: Önemli olan halka inmek... İyi niyetle çalışın, onlar da iyi arkadaşlardır.

İlseven: Böyle bir şey olur mu Genel Başkan’ım. Böyle bir durumu hiçbir il başkanı hazmedemez.

Kılıçdaroğlu: Uyum içinde çalışalım; İstanbul’da başarılı olalım.

İlseven: İki başlılığı kabul edemem. Benim elim kolumu bağlar.”

Yani İlseven’in dertleri ve gerekçeleri belli. Fakat burada asıl bakılması gereken, CHP’nin iç politikasındaki yapısal bozukluk.

Bu da çok kısa bir örnek doğrusu. Gürsel bir zamanlar ve yüksek sesle aynı dertlerden şikayet ediyordu. Esasen CHP’deki şu anki konumuna gelene kadar da hep aynı örneklerden şikayet etti.

Sadece bir tanesini söyleyip kapatalım; Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olduğu günlerde Tekin, belediye meclis üyelerinin genel merkezden veya daha açıkça Önder Sav tarafından belirlenmesine itiraz etmiş, kendi belirlediği isimlerin yazılmaması durumunda istifa edeceğini söylemişti!

www.iyibilgi.com