En Sıcak Konular

"Bu hesap yanlış bir hesap"

0 0 0000 00:00 tsi
"Türkiye'yi istikrarsızlaştırıcı her aktör, önümüze çıkacak sandıkta seçmen tarafından cezalandırılacak. Bu hesap yanlış bir hesap. Herkes hesabını yeniden gözden geçirmeli."

Prof. Dr. Mümtazer Türköne'nin yazısı...

Genelkurmay Başkanlığı'nın gece yarısı bildirisi, İç Hizmet Kanunu'nun 43. maddesindeki siyaset yasağına aleni bir aykırılık taşıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi etrafındaki parti rekabetini etkileme amacı taşıyan bu bildirinin mutlaka soruşturmaya konu edilmesi ve sorumlularının cezalandırılması gerekir.

Üstelik bu müdahale rejimin ortak değerleri üzerinden yapıldığı için, toplumsal mutabakatı da yaralıyor. Anayasamızın 102. maddesi, "Üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğunu sağlayan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur." diyor. Toplantıyı açmak için 367 şartını aradığınız zaman, bu maddeyi uygulanamaz hale getiriyorsunuz. 367 ısrarı aslında Anayasa ihlali anlamına geliyor. Hukuk zorlanıyor. Kurallar ihtiyaçlara göre yeniden tanımlanıyor ve demokrasiyi daracık bir parantezin içine sokuyor. Demokrasinin diğer aktörleri, başta muhalefet partileri bu daracık alanda çıkar hesabı yapmaya kalkınca her şey rayından çıkıyor. Demokrasi, asgari düzeyde kendisini var eden kurallardan mahrum kalınca devreye dışardan oyuncular giriyor. Siyasi alan, dışardan gelen ağır bir müdahale ile akıl ve mantık sınırlarının dışına çıkıyor.

Kim çıkar sağlıyor? Kim zarar görüyor? Genelkurmay bildirisinde, "Türkiye Cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerini aşındırmak için bitmez tükenmez bir çaba içinde olan bir kısım çevrelerin, bu gayretlerini son dönemde artırdıkları müşahede edilmektedir." deniliyor. Meclis'te 367 tartışmasının yapıldığı gün böyle bir bildirinin yayımlanması ve "son dönemde" sadece cumhurbaşkanlığı seçiminin gündemde olması, bu bildirinin cumhurbaşkanlığı seçim süreci üzerinde ilave bir ağırlık oluşturması anlamına geliyor. Hâlâ iki alternatif var: Birincisi, cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin usulüne uygun bir şekilde sonuçlandırılması. Anayasa işleyecek, kurallar işleyecek. Türkiye doğal merhaleleri aşarak yeni cumhurbaşkanına kavuşacaktı. Başı kapalı bir eşi olan Cumhurbaşkanı ile, Cumhuriyet rejimi ve değerleri ile mesafesi olanlar yüksek düzeyde temsil edildikleri için rezervlerini kaldıracaklar ve laik-demokratik rejim daha geniş bir mutabakata konu olacaktı. Muhafazakâr değerlerin yüksek düzeyde temsili, anayasal düzen konusundaki hassasiyetleri artıracağı için cumhurbaşkanlığı ve hükümet üzerindeki denetim artacak, böylelikle basit muhafazakâr talepler bile karşılık bulamayacaktı. Bu durumdan Cumhuriyet rejiminin ortak değerleri güçlenerek çıkacaktı.

İkinci ihtimal, AK Parti'nin cumhurbaşkanlığı ile büyüyecek iktidarını, laiklik üzerinden yürütülecek, anayasal düzeni zorlayacak teşebbüslerle engellemekti. Genelkurmay bildirisi ve Anayasa Mahkemesi'nin beklenen kararı, rejimin hassasiyetleri üzerinden yürütülen bir iktidar mücadelesi olarak yorumlanacak ve bu işten sadece ve sadece AK Parti kârlı çıkacak. Türkiye'de demokratik süreci doğal mecrasından çıkartan her teşebbüsün tersine sonuç verdiğini, durdurulmak istenen aktörün elini güçlendirdiğini yeteri kadar tecrübe etmedik mi? Genelkurmay'ın bildirisi, süreci belirlemekten ziyade etkileyecek gibi görünüyor. Bu bildiri, içeriği itibarıyla bir muhtıra değil, cumhurbaşkanlığı seçim sürecini AK Parti aleyhinde etkilemek için bir gelişme. Türkiye sadece cumhurbaşkanlığı seçiminden geçmiyor, ondan çok daha fazla önem taşıyan bir genel seçime doğru hızla yaklaşıyor. Cumhurbaşkanlığı seçim dengelerindeki değişiklik, kronik mağduriyet profili ile genel seçimde AK Parti'nin elini güçlendirecek. Üstelik erken genel seçim, cumhurbaşkanlığı krizinden devşirilmiş olacak. Muhtemel en önemli sonuç, Merkez Sağ'daki rekabetin, daha seçim atmosferine girilmeden sona ermesi olacak. ANAP ile DYP arasındaki yakınlaşmadan, seçim sonrasında da devam edecek bir ortaklık çıkacak ve bu güçlü ortaklık yeni bir sentez üreterek bir sonraki seçimde AK Parti karşısında alternatif olacaktı. Görünen o ki, bu iki partinin oluşturacağı potansiyel ağırlık, cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde bütün sermayesini tüketmiş olacak. Türkiye'yi istikrarsızlaştırıcı her aktör, önümüze çıkacak sandıkta seçmen tarafından cezalandırılacak. Bu hesap yanlış bir hesap. Herkes hesabını yeniden gözden geçirmeli.

Zaman



Bu haber 207 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,979 µs