Demirel muhtıradan haberli miydi?

0 0 0000 00:00 tsi
Genelkurmay’ın gece bildirisi taşları yerinden oynattı. Ancak ondan önce Süleyman Demirel’in 28 Şubat’ı andıran girişimleri sonucu yalnızlaştırılan AKP köşeye sıkıştı. Böylece ‘erken seçim’den başka çıkış yolu kalmadı. Demork

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hızla gidildiği yakın günlerde Süleyman Demirel, parti ayrımı gözetmeksizin herkesi TBMM’daki oylamaya katılmamaları yönünde ikna emeye çalıştı.

Esasen buna uygun zemin de mevcuttu. Meclis’in ikinci büyük partisi CHP oylamaya katılmayacağını, o bir tarafa, TBMM kararını Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğini deklare etmişti.

Keza DYP de az milletvekili ile ama merkez sağ’daki ana gövdesiyle oylamada bulunmayacaktı. Zaten Demirel’in DYP üzerindeki etkisi konusunda bir tartışma bulunmuyor.

Kritik parti ANAP ta, yine merkez sağ’ın birleşmesi projesi Mumcu’nun haklı serzenişleşleriyle birleşti ve oylamaya katılmama kararı verdi. TBMM’de geri kalan daha mütevazı partilerin zaten yapacağı bir şey bulunmuyordu. Onlar da çekildiler.

Böylece AKP ve “bağımsız” milletvekilleri dışında kimse kalmadı TBMM’de. Ek olarak, TBMM’de çok sayıda milletvekili bulunan AKP’nin kendi başına Cumhurbaşkanı seçmesini engellemek için de Anayasa Mahkemesi’ne gidildi ve böylece bir anlamda politik bir karar mahkemeye aktarılmış oldu.

Nihayet Genelkurmay’dan gelen açıklama ile iyice köşeye sıkışan AKP’nin erken seçime yönelmekten başka çaresi olmadığı gösterdi.

Peki bu politik varyasyon kime yarar? Demirel’in birleşmeler ve siyasilerle yoğun görüşmelerinin ardında yeni bir alternatif politik yapı, güçlü ve birleşmiş sağ ortaya çıkarmaya çalışmadığı şimdi daha iyi anlaşılıyor.

Bir erken genel seçime gidilmesi, oylarının nispeten azalacağı iddia edilen AKP’nin TBMM’de zayıflamasını, ikiden çok partinin Meclis’e girmesiyle milletvekili sayısının iyice düşeceği, olursa DYP, ANAP ve hatta solda birlik manevralarıyla yeni TBMM’nin çok daha “normalleşmiş ve dengeli” bir yapıya kavuşacağı projeksiyonuna dayanıyor.

Bu halde AKP’nin TBMM’de yine bulunsa dahi iktidar olma ya da kendi başına Cumhurbaşkanı seçme ihtimali gittikçe zayıflıyor. Fakat bu projeksiyon gerçekleşirse, şimdilerde elindeki kozlar hayli sınırlı olan Demirel’in bu manzumeden daha güçlenmiş olarak çıkacağı aşikar.

Şimdi geriye biri geçmiş biri gelecek, iki soru kalıyor… Ya ANAP oylamaya katılsaydı ne olurdu? Veya Anayasa Mahkemesi seçimlere devam derse ne olacak?

Bu haber 276 defa okundu.