'İsrailin saldırıları kasıtlı bir politika'
0 0 0000 00:00 tsi
İsrailin Gazzede bir plajı bombalaması ve ardından gelen diğer saldırılar tartışılmaya devam ediliyor. 'Roketler kimi zaman politik bir amaca hizmet edebilecek yerlere ulaşırlar' diyen Prof. Lipschutz'a göre, saldırılar kasıtlı.
İsrail, Filistindeki sivillere yönelik saldırılarını sürdürüyor. Geçtiğimiz hafta Gazzede bir plaja yapılan saldırı sonrası çocuk ve kadınların ölmesi tüm dünyada tepkiyle karşılanmıştı. İsrail saldırılarını sürdürmeye devam ediyor. California Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü öğretim üyesi Prof. Ronnie D. Lipschutz, Zaman gazetesinde yazdığı yorumda İsrailin saldırılarını değerlendirdi. İşte Lipschutzun yorumu:
İsrailin saldırıları kasıtlı bir politika
Geçen cuma günü, benzer şekilde mermiler yolundan saptı ve Gazze plajında altısı aynı aileden olan, güneşli bir günün keyfini çıkarmak için orada bulunan sekiz kişiyi öldürdü. Onları kimin öldürdüğünü biliyoruz; ancak daha az bilinen husus neden ve ne için öldürüldükleri. Bazıları, bu mermilerin denizin açıklarındaki bir İsrail savaş gemisinden ya da bir İsrail uçağından geldiğine inanırken, İsrail askerî yetkilileri ise ölümlerin kazara- ikincil zarar olduğunu açıkladı ve rastgele ateşlenen top mermilerinin İsraile karşı Kassam roketlerinin kullanılmasını engellemek anlamına geldiğini açıkladı. Aynı kaynaklar, Filistinli sivillerin zarar görmesinden dolayı da üzüntüsünü dile getirdi. Ancak zarar verildi bir kez ve sekiz kişi öldü; ardından da Hamas, İsraile saldırılara yeniden başlayacağını ilan etti. Belki, İsrail açısından bu bir kaza değildi!
Saldırılar daha fazla şiddeti doğuracak
Bu olayın ardındaki ironi şu ki, İsrailin açıkladığı niyetin tam da doğrultusunda Filistinliler tarafından İsraile yerel olarak üretilen, kusurlu bir yapıya sahip olan, kısa menzilli ve çok az kayba, zarara ya da hasara neden olan Kassam füzeleri fırlatıldı. Can sıkmaktan öte bir işlevleri yok. Bunun aksine, İsrailin tepkisi güçlü ve ölümcül. Bu tepki, hem arabalarında, evlerinde ya da kalabalık içinde olan militanları hem de sivil Filistinlileri hedef alarak daimi bir hal almaya başladı. Bu tür saldırılar kızgınlığa, kine ve daha fazla rokete neden olacaktır, hepsinden öte Başkan Abbasın ya da Hamas hükümetinin kontrolünü yitirmesine sebebiyet verecektir. İsrail, Filistinlilerin bildiği tek şeyin şiddet olduğunu ve aralarında müzakere yapacak tek bir kişinin bile bulunmadığını iddia ediyor; ancak bunu yaparken de saldırılarını yineliyor ve suikast korkusu nedeniyle müzakereleri üstlenmeye istekli tek bir Filistinli bile kalmayacak.
Böylesi bir sonuç, tam olarak yeni İsrail hükümetinin başbakanı Ehud Olmertin aradığı şeydir. Peki neden? Son İsrail Parlamento (Knesset) seçimlerinde, rekabet halindeki partiler, son üç aydır komada olan ve hiçbir zaman da uyanacağa benzemeyen eski Başbakan Ariel Şaronun sözde mirası için çekiştiler. Son birkaç yıldır da Şaron, İsrail ve Filistinin fizikî olarak ayrılmasının peşinden gitmeye karar verdi (İsraillilerin bir araya toplanması ya da hitkansut), bu doğrultuda bir duvar inşa etti (bu duvarla Gazzenin en verimli ve değerli bölümü alındı) ve İsrailin tek taraflı olarak Gazzeden çekilmesini başlattı. Bu politikaya, Şarona on yıllardır ait olduğu Likud Partisi içinden Ürdün Nehri ile Akdeniz arasındaki toprakların sahipliğinden vazgeçildiği gerekçesiyle bazı kesimlerce şiddetle karşı çıkıldı. Bu tepkiye karşılık Şaron ayrılık sürecini devam ettirecek yetkiye sahip yeni bir hükümeti kurabileceği umuduyla Kadima isminde yeni bir parti kurdu. Bunları yaparken, hiç şüphe yok ki Şaron ayrılığı nihayetlendirmeyi daha da kolay kılabilecek ve nihai sınırı oldubittiye getirerek kabul ettirecek şekilde Filistinlilerin kendi aralarında anlaşmazlığa düşüp İsraile saldırmaya devam edeceklerini umuyordu.
Kadima, öngörülenden daha düşük bir oy almasına rağmen seçimleri kazandı ve diğer birkaç partiyle birlikte bir koalisyon hükümeti kurdu. Bu yeni hükümet, İsraili Filistin topraklarından ayıran bölünme duvarını tamamlayacak ve Batı Şeriadaki on binlerce yerleşim yerini sökerek, onları duvarın İsrail bölümündeki topraklara taşımaya çalışacaktır. İsrailli Yahudilerin büyük bir bölümü ne olursa olsun ve ne zaman olursa olsun bu planı destekliyor. Tümüyle tartışmalı olan bu süreç aynı zamanda İsraili, İsrailin saldırıları ve şiddet eylemleri konusunda tetikleyecektir. Pek çok kişi, Gazzeden çekiliş sırasındaki mücadelenin yeniden vuku bulacağına, sonucun ise barışçıl olacağına inanıyor. Yine de Gazze, Siyonist ideolojide ve dinî inançta hiçbir zaman Batı Şeria kadar önemli olmadı ve Batı Şeria yerleşimcileri tüm güçleri ile tahliyeye direnme yemini etti. Bu nedenle, Filistinliler tarafından yöneltilen şiddet, Olmert hükümetinin hedef ve çıkarlarına hizmet edebilir. İsrail kentlerinde yeniden patlayacak bombalar Filistin ile savaş riskini ve duvarın yanlış tarafında olan yerleşimcilerin savunmasızlığını riske atacaktır, ayrıca çok sıkı bir şekilde korunan Tel Aviv ve Kudüste bombaların patlaması durumunda, Batı Şeriada Filistinlileri hedef alacak bombaların patlamasının ne kadar kolay olduğunu bir düşünün.
İsrail, kendi çıkardığı karmaşada boğulabilir
Gazzede olduğu gibi, bu eylemler sebep gösterilerek Batı Şeriadan geri çekilme güvenlik önlemi gerekçesiyle rasyonelleştirilmiş olacak ve böylece İsrail seçmeni tatmin edilecektir. Geride ise Filistinliler hiçbir İsraillinin istemediği toprak parçalarıyla baş başa bırakılacaktır. Şaron tarzı çözüm, bu savaşa ya da sivil ölümlere hemen hemen hiç çözüm olmayacaktır. Son on yıldır İsrail grupları arasındaki uyuşmazlık gerçek manada İsraile yüklenebilir. Mükemmel bir güvenlik arayan İsrail sürekli bir biçimde Filistin otoritesinin taleplerini imkansız kıldı. Birleşmiş bir komşudan ziyade bölünmüş bir düşmanla başa çıkmanın daha kolay olduğunu düşünen İsrail, Filistin otoritesini Hamasa ve Cihada karşı çıkarlar ittifakında yönlendirmeyi tasarladı. Bu menfaatperest politikalarının sonucuyla yüz yüze gelen İsrail, şimdi yaratmak için onca çaba harcadığı karmaşadan ellerini yıkayıp çıkmaya çalışıyor. Hiç şüphe yok ki, İsrailliler duvarların sadece duvar olduğunu ve kolayca aşılabileceklerini keşfetmek zorunda. Filistin arasındaki şiddet sürmeyecek ve İsraile akacaktır. Daha da önemlisi, Filistinliler yakında ya da daha sonra İsrailin menfaatperest sömürüsüne karşı birleşecektir. Sonrasında, gerçek savaş Ürdünden Akdenize kadar yayıldığında, aileler ve diğerleri için sadece plajlar tehlikeli yer olmayacaktır.
iyibilgi haber merkezi
Bu haber 283 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle